Davalı şirket vekili; davacının iş kazası olduğu iddia ettiği olayın iş harici bir olay olduğu, dolayısıyla iş kazası olmadığını, olayın davacının kendi kusurundan meydana geldiğini, maluliyet ile olay arasında herhangi bir bağ bulunmadığını, Kurum tarafından olayın iş kazası olmadığı yönünde verilen kararın yerinde olduğunu belirterek kararın kaldırılması gerektiğinden bahisle istinaf yasa yoluna başvurmuştur. GEREKÇE Dava, iş kazası tespiti istemine ilişkindir. İstinaf başvuru sebep ve gerekçeleri ile kamu düzeni kapsamında Daire önüne gelen uyuşmazlık; 01.10.2015 günü meydana gelen ve davacının yaralanması ile sonuçlanan olayın; iş kazası olup olmadığının belirlenmesidir. Davanın yasal dayanağını 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi oluşturmaktadır....
ın davalı işverene ait işyerinde 22.07.2010 tarihinde geçirdiği iş kazasının Kuruma bildirildiğini, oysa bu iş kazası sonucu oluşan sürekli işgöremezlik derecesine etki eden ilk kazanın 21.06.2010 tarihinde gerçekleştiğini, ancak bu durumun iş kazası olarak bidirilmediğini iddia ederek, bu olayın iş kazası olduğunun tespitini talep etmiştir.Mahkemece verilen davanın kabulüne dair ilk karar Dairemizin 10.05.2016 tarihli kararıyla “Mahkemece, öncelikle ilk kazaya ve ikinci kazaya ilişkin tüm tedavi evrakı celbedilmeli, iddiayı teyit eden bir tedavi süreci olup olmadığı, varsa birincisinin ikinciye etkisi irdelenmeli ve sonuca göre hüküm kurulmalıdır.”gerekçesiyle bozulduğu, Mahkemece “Her ne kadar davacı ...'ın davalı iş yerinde 21/06/2010 tarihinde geçirmiş olduğu kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesi talep edilmiş ise de Adli Tıp Kurumu 3....
a ait işyerinde 19.08.2003 tarihinde geçirdiği iddia olunan iş kazası nedeniyle yapılan inceleme, araştırma ve soruşturma sonucunda; ... Kandağ'ın kaza tarihi olan 19.08.2003 tarihinde Meral ...'a ait işyerinde sigortalılık niteliği konusunda 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesinin 7. fıkrası uyarınca bir tespit yapılamadığından söz konusu olayın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceği belirtilmiştir. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti ön sorundur. İş kazasının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumu'nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında Kurum taraf değildir. Davacılar temyiz dilekçelerine Bakırköy 4. İş Mahkemesi'nin 2007/310 Esas sayılı dosyasında 05.03.2007 tarihinde iş kazasının tesbiti davası açtıklarına ve davanın derdest olduğuna ilişkin yazı işleri müdürünün 11.09.2008 tarihli yazısını eklemişlerdir. Yapılacak iş, davacıların Bakırköy 4....
Davada, olayın SGK açısından iş kazası sayılamayacağı ekli rapor ve topluluk sözleşmesi hükümlerine göre açık ise de; davacının işverenine karşı açtığı davada, olayın işveren yönünden BK'nun 332. ve 4857 sayılı Yasa'nın 77. maddeleri kapsamında iş kazası olduğu tartışmasızdır. Davacı, Türk işveren nezdinde yurt dışında bulunan işyerinde çalışmakta iken kaza geçirmiş olup, işverenin iş sözleşmesine dayalı olarak çalıştırdığı işçisinin geçirmiş olduğu kaza nedeni sorumlu olduğu halde, mahkemece olayın SGK yönünden iş kazası sayılamayacağı için davalı işveren yönünden de bu gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Yapılacak iş; davacının davalı işveren nezdinde çalışmakta iken 26.11.2006 tarihinde geçirdiği olayın davalı işveren yönünden iş kazası olduğunun kabulüyle iş kazası sonucu oluşan maluliyetini yöntemince tesbit ettikten sonra, olaya ilişkin kusur ve hesap raporlarını alarak oluşacak sonuç gereğince bir karar vermekten ibarettir....
Maddesinde belirtilen beş yıllık hak düşürücü sürede açılmadığından kuruma bildirmeyen süreler ile ilgili hak düşürücü süre gerçekleştiğinden bu sürelere ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, -Öncelikle davacı T1 müvekkili kurumda bulunan dosyasında yapılan incelemelerde davacı Berberoğlu İnşaata ait iş yerinde 28/03/2018 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde yaralandığını, iş yerinde, görevini yapmakta iken geçirdiği kazanın iş kazası olarak nitelendirilmesini kurumdan talep ettiğini, iş yerinin ise iş kazası bildiriminde bulunmadığını ve davacı T1 davalı iş yerinde sigorta kaydının bulunmadığını, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi hükümleri dâhilinde iş kazası olduğuna dair yeterli belge olmadığından ve iş kazası bildiriminin süresi içerisinde yapılmamasından dolayı Sakarya Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından iş kazası olmadığına karar verildiğini, -Müvekkili kuruma 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi hükümleri dâhilinde iş kazası olduğuna dair yeterli belge sunmadığından...
Yapılacak iş; olayın Kuruma bildirilip bildirilmediğini, Kurum tarafından olayın iş kazası kabul edilip edilmediği, sürekli iş göremezlik oranının belirlenip belirlenmediği, gelir bağlanıp bağlanmadığını Kurumdan sormak, kuruma bildirilmediği anlaşıldığı takdirde, davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi giderek iş kazası sigorta kolundan sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir....
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME Bir olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın nihayetinde 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanması sonucu doğabileceği gibi, diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir. Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın asıl amacı, 506 ve 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmasının teminine yöneliktir. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve olay da iş kazası ise, Kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir....
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I.DAVA Davacı vekili, davacının "plastik" alanında faaliyet gösteren işverenlik bünyesinde üretim bölümünde 'imalat işçisi' olarak çalıştığını, çalışma süresi esnasında iki kez iş kazası geçirdiğini, ilk iş kazasını 16.06.2011 tarihinde ve ikinci iş kazasını 24.10.2013 tarihinde geçirdiğini, müvekkilinin geçirdiği 24.10.2013 tarihli iş kazası SGK tarafından iş kazası olarak kabul edildiğini, ancak müvekkilin geçirdiği ilk iş kazası SGK tarafından iş kazası olarak kabul edilmediğini belirterek, dava konusu ilk kazanın iş kazası olarak tespitini talep ve dava etmiştir....
in 31.08.1995 tarihinde nohut mahsulü ayırımı yaparken patos makinasının içine düşerek iş kazası geçirerek vefat ettiğini ileri sürmesi karşısında öncelikle olayın iş kazası olup olmadığı belirlenmeli,Uyuşmazlığın meydana geldiği 31.08.1995 tarihinde yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanaklarından olan 2926 sayılı Kanunun 3/g bendine göre iş kazası; ''tarımsal faaliyetleri dolayısıyla sigortalıları hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olay'' olarak tanımlanmıştır.Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için olaya maruz kalan kişinin sigortalı olması ve olayın, 2926 sayılı Yasanın 3/g bendinde belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur....
Davaya konu olan ve tespiti istenen "iş kazası" mevzuatımızda 506 sayılı Kanunun 11-A ve 5510 sayılı Kanunun 13. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, her iki kanunda da iş kazası tanımlanmamış, kazanın hangi hal ve durumlarda iş kazası sayılacağı yer ve zaman koşulları ile sınırlandırılarak belirlenmiştir. Eldeki davaya konu olayın meydana geldiği tarih itibari ile davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 13.maddesidir....