Mahkemece davalı ile ölen arasında hizmet ilişkisinin bulunmadığından hareketle olayın iş kazası olmadığı kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. Eldeki davada çözülmesi gereken ön sorun davalı ile ölen arasında hizmet ilişkisinin varlığının tespiti ile olayın iş kazası olup olmadığının belirlenmesidir. Zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorun olarak kabulü ile yapılacak iş; davalıya, Kurumca iş kazası olarak kabul edilen olayın Sosyal Güvenlik Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden ölenin yakınları aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. -/- -2- Yapılacak iş; davacıya iş kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek iş kazası sigorta kolundan ölüm geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir....
İş Mahkemesi' nin 2016/98 E sayılı dosyası üzerinden halen devam ettiği, İş kazası tespit davası ise 2017/157 E. Sayılı dosya üzerinden sürdürüldüğü, Meydana gelen bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için bir işverene bağlı olarak, o işverenin sigortalı bir çalışanı iken kısacası taraflar arasında bir işçi - işveren ilişkisi varken meydana gelmesi gerekmektedir. Bir işçi - işveren ilişkisi mevcut değil ise kazanın da bir iş kazası olarak tespit ve kabul edilmesi mümkün olmayacağı, bu bağlamda, hizmet tespiti yönünden herhangi bir karar verilmeksizin, sadece ve sadece SGK' dan gelen teftiş raporu yeterli görülerek meydana gelen kazanın iş kazası olduğunun kabulü anlamına gelecek biçimde davanın konusuz kaldığı yönünde karar tesis edilmiş olmasının ve bu kararın yerinde görülmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek kararın bozulması talep edilmiştir....
Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için, 1) sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması, 2) sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olup iş kazası tespiti davaları bakımından özel olarak belirlenmiş bir ispat yöntemi de yoktur....
Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği ancak, davacının iş kazası sonucu maluliyetinin tespiti için SGK'nca yapılan işlemler devam ederken, kazalı sigortalının 30.09.2010 tarihinde vefat ettiği, davaya mirasçılarının devam ettiği, kazanın işkazası niteliğinde olup olmadığıyla ilgili olarak SGK'nca yapılmış bir inceleme veya tespite dair dosyada bilgi ve belgeye rastlanmadığı görülmektedir. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun da hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup, eldeki tazminat davasında ise SGK taraf değildir....
Kurumun iş kazası tahkikatının ve giderek zararlandırıcı olayın iş kazası olarak tespitinin açılan tazminat davalarına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Şöyle ki İş kazasından kaynaklanan tazminat davaları nitelikçe Kurumca karşılanmayan zararların tahsiline ilişkin davalar olduğundan mükerrer tahsile neden olunmasının önüne geçebilmek için iş kazası sigorta kolundan Kurumun hak sahiplerine bağladığı gelirlerin tespiti ile bunun hesaplanan tazminattan tenzili gerektiği gibi,tek başına manevi tazminat davası açılması durumunda dahi mahkemenin görevine ilişkin neticeleri bulunmasından dolayı(olay iş kazası değilse yargılama iş mahkemelerinde yapılamayacağından) Kurumun iş kazası tahkikatı ve giderek olayın iş kazası olarak tespit olunması önem arz etmektedir. Somut olayda ise SGK Başkanlığınca davaya konu zararlandırıcı olay nedeniyle inceleme başlatıldığı fakat Kurumun 13.10.2004 tarihindeki zararlandırıcı olayı iş kazası olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır....
Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için, 1) sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması, 2) sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olup iş kazası tespiti davaları bakımından özel olarak belirlenmiş bir ispat yöntemi de yoktur. Bu davaların her türlü delille ispatı mümkündür. Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin davanın asıl amacı, 5510 sayılı Yasa gereğince hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan gelir bağlanmasının teminine yöneliktir. Diğer yandan bir sosyal sigorta olayının iş kazası sayılıp sayılmaması işverenin dahi hak alanını ilgilendirir. Zira işveren kusurlu ve de olayda iş kazası ise, kurum bağladığı gelirin peşin değerini işverenden isteyebilecektir....
Öte yandan, 5510 sayılı Yasa’nın 18 nci maddesinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla; iş kazası nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği, 19 ncu maddesinde iş kazası sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık Kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı bildirilmiştir. Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın ....na bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya gelir bağlanabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf ....nun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Dinlenen tanık beyanları ve hastane kayıtlarının birbiri ile örtüştüğü, davacının 5510 sayılı Kanun anlamında sigortalı olduğu, kaza sonucu bedensel ve ruhsal zarara uğradığı ve olayın sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada ve işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla gerçekleştiği anlaşıldığından,uyuşmazlığa konu olayın 5510 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi gereğince iş kazası olduğu yönünde kanaat getirilerek iş kazası talebinin kabulüne karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygundur. Ancak davacının kesinleşmiş bir iş kazası tespiti olmadan maluliyet oranının tespiti talebinde bulunmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Çünkü iş kazası tespitinin kesinleşmesinden sonra kazalı davacı tarafından maluliyet oranının tespiti yönünden kuruma başvuru yapılmasından sonra Kurum Bölge Sağlık Kurulu tarafından maluliyet oranının tespiti gerekmektedir....
Somut olayda; dava iş kazasının tespiti ile davacının sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti istemine ilişkindir. Gerçekten davacının 04/08/2003 tarihinde dava dışı işyerinde geçirdiği kazanın öncelikle iş kazası olduğunun yöntemince araştırılmadan davacı isteminin iş göremezlik derecesinin tespiti yönünde tartışılarak Mahkemece sonuca gidildiği ortadadır. Öte yandan 04/08/2003 tarihli zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumu'nun ve işverenin hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup davada işveren taraf değildir....