Bu da bir yıllık süre içinde açılan itirazın iptali davası ile süre geçirildikten sonra açılan alacak davaları arasında her ikisi de genel hükümlere tabi olmakla birlikte ispat yöntemleri ve hukuki sonuçları bakımından bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Zira süresi içinde açılan dava itirazın iptali davasıdır ve itirazın iptali davasının kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine alacaklı itiraz üzerine durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Süresinden sonra açılan davada ise itirazın iptali değil alacağa hükmedilmesi istenecektir ve verilen kararın takibe etkisi bulunmamaktadır. Şu durumda itirazın iptali davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu alacak olduğunda ve itirazın iptali davası için bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır....
Bu doğrultuda; takip konusu alacak İİK’nın 68, 68-a maddelerindeki belgelerden birine dayanmaktaysa, alacaklı dilerse icra mahkemesinde itirazın kaldırılması, dilerse mahkemede itirazın iptali davası açma (m.67) yoluna gidebilir. Hem itirazın iptali davası, hem de itirazın kaldırılmasında kanun koyucu hak düşürücü süreler öngörmüş olup, bu süre itirazın kaldırılması için altı ay (m.68, 68-a), itirazın iptali davası için bir yıldır (m. 67). Her ikisinde de süre ödeme emrine itirazın alacaklıya veya vekiline Kanun’un 62/2. maddesi çerçevesinde tebliğinden itibaren başlar ve tebliğ Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlanır (Hukuk Genel Kurulu 2018/13-602 Esas 2019/218 Karar)....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/685 Esas sayılı menfi tespit davasında verilen hükümde davacı-alacaklı şirketin ilamsız takibine devamını sağlamayacağından itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu, itirazın iptali davasının takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde borçluya karşı açtığı bir eda davası olduğunu, itirazın iptali davasının asıl amacının da itiraz üzerine durmuş bulunan icra takibinin devamını sağlamak olduğunu, davaya konu icra takibine davalı/ borçlu şirket tarafından itiraz edilerek icra takibinin durması sağlanmış olduğundan ve mahkemece itirazın iptâli yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce bu dosya üzerinde alacaklı istemi yönünden bir işlem yapılamayacağından itiraz konusunda yerel mahkemenin bir karar vermesi gerektiğini, alacaklının itirazın iptâli davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu, ayrıca her iki davanın talep sonucu bakımından aynı olmadığı gibi aralarında derdestlik...
Bir yıl içinde itirazın iptali davası açılması ile derdest olan ve itiraz ile durmuş bulunan icra takibi iptal edilmiş olmaz; bilâkis, takip durmakta devam eder. Davayı kazanan alacaklı, mahke- meden alacağı ilâm ile itiraz üzerine durmuş olan ilamsız takibe devam edilmesini (haciz) isteyebilir. Dava devam ettiği sürece, bir yıllık haciz isteme süresi işlemez (Kuru, s. 255). Alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de, itirazın iptali davası açabilir. Gerçekten de alacaklı, itirazın iptali (İİK, m. 67) veya kaldırılması (İİK, m. 68-68a) yoluna başvurabilmek için, ödeme emrine itiraz edildiğinin kendisine tebliğ edilmesini beklemek zorunda değildir. Ne var ki, bir yıllık itirazın iptali davası açma süresi ve altı aylık icra mahkemesine başvurma süresi, itirazın alacaklıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar (İİK, m 67/I) ( Yavuz, N: İtirazın İptali ve Tahsil (Eda) Davası, Ankara 2007, s.168)....
Taraflar arasında davacının fazla mesai alacağı talebini itirazın iptali davasında ileri sürüp süremeyeceği, davalının icra takibinde talep edilen alacak yönünden, talep edilen miktar kadar borçlu olup olmadığı uyuşmazlık konusudur. Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinden yasal dayanağını almaktadır. İ.İ.K.’nın İtirazın Hükümden Düşürülmesi ana başlıklı, A. İtirazın İptali alt başlıklı 67.maddesinde aynen; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir....
Mahkemece, dava konusu icra dosyasından davalıya ödeme emrinin 25.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme emrine itirazın ise 10.12.2013 tarihinde yapıldığı dolayısıyla itirazın süresinde olmadığı kesinleşen icra takibine karşı itirazın iptali dava açılmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince tarafından temyiz edilmiştir. Dava itirazın iptali davası olarak açılmıştır. Davanın dayanağını teşkil eden İstanbul 14.İcra Müdürlüğü'nün 2013/27831 E.sayılı dosyalarında ödeme emrinin davalıya 25.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği,İzmir Nöbetçi İcra Müdürlüğü aracılığı ile itiraz dilekçesi verildiği, dilekçenin İzmir 3.İcra Müdürlüğü'nün 2013/16087 muhabere numaralı yazısı ile 02.12.2013 tarihinde İstanbul 24.İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği anlaşılmaktadır....
Alacaklı itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabileceği gibi itirazın iptali için ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde genel mahkemelere başvurabilir. Alacaklı, bu konuda seçimlik bir hakka sahiptir. Somut olayda, davanın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ile davanın da İcra Hukuk Mahkemesine açılması da, davacı tarafın İİK'nun 68. maddesine göre itirazın kaldırılmasını talep ettiğini göstermektedir. Bu durumda, itirazın kesin kaldırılmasına ilişkin uyuşmazlığın İcra Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 22.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalı aleyhinde başlattığı icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğinden bahis ile itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, borcun bir kısmına itiraz eden borçlu o kısmın miktarını açıkça göstermediğinden itiraz etmemiş sayılması gerektiğinden bu nedenle davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacağının tahsili için başlattığı icra takibine haksız itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı davanın reddini dilemiştir....
Bu durumda kira parasının bölünerek ve eşit olarak tüm kiralayanlara ayrı ayrı ödenmesi gerekeceğinden, mahkemece davacıların talepleri doğrultusunda, paylarına düşen kira paraları üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın kaldırılmasına ilişkin talebin tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tahliyeye ve itirazın kaldırılmasına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile kararın itirazın kaldırılmasına ilişkin kısmının BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 07.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesinde,“ Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir sened yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz yada belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir.Bu süre içinde itirazın kaldırılması istenilmediği taktirde yendiden ilamsız takip yapılamaz.Borçlu, itirazını varit gösterecek hiçbir belge ibraz edemezse tetkik mercii itiarzın kaldırılmasına karar verir.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı bankanın, davalı hakkında kredi kartı borcundan dolayı ilamsız takip yaptığı, davalının ilamsız takibe itiraz ederek takibi durdurduğu anlaşılmaktadır. Davacı, itirazın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmektedir. Bu halde, uyuşmazlığın İcra Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....