Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İtirazın İptali ve İtirazın Kaldırılması davaları aynı davalar olmamakla birlikte 2004 sayılı kanunun farklı maddelerinde düzenlenmiş, görev yönünden farklı mahkemelerin yetkili olduğu, farklı yargılamalara tabi, farklı ispat şartları olan ve hüküm sonuçlarınında birbirinden çok farklı olduğu iki farklı dava türüdür. Bu sebeple yerel mahkemenin derdestlik dava şartı sebebiyle reddi yerinde olmamıştır. 9- ) Nitekim bir dava açılırken dikkat edilmesi gereken kurallardan biri olan davayı açacak olan kimsenin hukuki yararının olup olmamasıdır. İtirazın kaldırılması davası açıldıktan sonra itirazın iptali davası da açıldığı zaman hukuki yarar mevcuttur. Şöyle ki yukarıda bahsi geçtiği gibi açılacak olan itirazın kaldırılması davası ile itirazın haksız olduğu saptanarak tespit hükmü elde edilecekken, itirazın kaldırılması davası devam ederken açılacak olan itirazın iptali davası ile hem itirazın haksız olduğu tespiti hemde alacağın olup olmadığı kesin olarak hükme bağlanacaktır....

Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır....

    Dava dilekçesi ve incelenen icra dosyası ile tüm dosya birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, davanın nitelik itibariyle itirazın iptali davası olduğu, taraf iddia ve taleplerinin mahkememizce irdelenemeyeceği, itirazın iptali davalarına bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin genel yetkili ve görevli mahkemeler olduğundan mahkememizce bu tür davalara bakılamayacağı, davacının dava dilekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere uyuşmazlığın esasen davacı ve davalılar arasındaki işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklı alacağa yönelik başlatılan icra takibine davalılarca yapılan itirazların iptali istemine (İİK.m.67) ilişkin olduğu, itirazın iptali davasının ise anılan madde uyarınca genel mahkemece, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuçlandırılmasının gerektiği, alacaklı vekilinin itirazın iptali istemli işbu davasını nisbi harç yatırmak suretiyle açtığı, bu durumun da davacının isteminin itirazın iptali istemi olduğunu açık bir şekilde ortaya koyduğu, bu sebeplerle de itirazın iptali...

    Bu da bir yıllık süre içinde açılan itirazın iptali davası ile süre geçirildikten sonra açılan alacak davaları arasında her ikisi de genel hükümlere tabi olmakla birlikte ispat yöntemleri ve hukuki sonuçları bakımından bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Zira süresi içinde açılan dava itirazın iptali davasıdır ve itirazın iptali davasının kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine alacaklı itiraz üzerine durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Süresinden sonra açılan davada ise itirazın iptali değil alacağa hükmedilmesi istenecektir ve verilen kararın takibe etkisi bulunmamaktadır. Şu durumda itirazın iptali davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu alacak olduğunda ve itirazın iptali davası için bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır....

      Bu doğrultuda; takip konusu alacak İİK’nın 68, 68-a maddelerindeki belgelerden birine dayanmaktaysa, alacaklı dilerse icra mahkemesinde itirazın kaldırılması, dilerse mahkemede itirazın iptali davası açma (m.67) yoluna gidebilir. Hem itirazın iptali davası, hem de itirazın kaldırılmasında kanun koyucu hak düşürücü süreler öngörmüş olup, bu süre itirazın kaldırılması için altı ay (m.68, 68-a), itirazın iptali davası için bir yıldır (m. 67). Her ikisinde de süre ödeme emrine itirazın alacaklıya veya vekiline Kanun’un 62/2. maddesi çerçevesinde tebliğinden itibaren başlar ve tebliğ Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlanır (Hukuk Genel Kurulu 2018/13-602 Esas 2019/218 Karar)....

        Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/685 Esas sayılı menfi tespit davasında verilen hükümde davacı-alacaklı şirketin ilamsız takibine devamını sağlamayacağından itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu, itirazın iptali davasının takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde borçluya karşı açtığı bir eda davası olduğunu, itirazın iptali davasının asıl amacının da itiraz üzerine durmuş bulunan icra takibinin devamını sağlamak olduğunu, davaya konu icra takibine davalı/ borçlu şirket tarafından itiraz edilerek icra takibinin durması sağlanmış olduğundan ve mahkemece itirazın iptâli yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce bu dosya üzerinde alacaklı istemi yönünden bir işlem yapılamayacağından itiraz konusunda yerel mahkemenin bir karar vermesi gerektiğini, alacaklının itirazın iptâli davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu, ayrıca her iki davanın talep sonucu bakımından aynı olmadığı gibi aralarında derdestlik...

        Bir yıl içinde itirazın iptali davası açılması ile derdest olan ve itiraz ile durmuş bulunan icra takibi iptal edilmiş olmaz; bilâkis, takip durmakta devam eder. Davayı kazanan alacaklı, mahke- meden alacağı ilâm ile itiraz üzerine durmuş olan ilamsız takibe devam edilmesini (haciz) isteyebilir. Dava devam ettiği sürece, bir yıllık haciz isteme süresi işlemez (Kuru, s. 255). Alacaklı, itirazın kendisine tebliğinden önce de, itirazın iptali davası açabilir. Gerçekten de alacaklı, itirazın iptali (İİK, m. 67) veya kaldırılması (İİK, m. 68-68a) yoluna başvurabilmek için, ödeme emrine itiraz edildiğinin kendisine tebliğ edilmesini beklemek zorunda değildir. Ne var ki, bir yıllık itirazın iptali davası açma süresi ve altı aylık icra mahkemesine başvurma süresi, itirazın alacaklıya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar (İİK, m 67/I) ( Yavuz, N: İtirazın İptali ve Tahsil (Eda) Davası, Ankara 2007, s.168)....

          Taraflar arasında davacının fazla mesai alacağı talebini itirazın iptali davasında ileri sürüp süremeyeceği, davalının icra takibinde talep edilen alacak yönünden, talep edilen miktar kadar borçlu olup olmadığı uyuşmazlık konusudur. Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinden yasal dayanağını almaktadır. İ.İ.K.’nın İtirazın Hükümden Düşürülmesi ana başlıklı, A. İtirazın İptali alt başlıklı 67.maddesinde aynen; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir....

            İİK.nun 67/1.maddesi uyarınca, itirazın iptali davasının itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılması gerekir. Mahkemece davanın yasada öngörülen sürede açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Oysa, icra takibiyle ilgili olarak ödeme emrine itiraz eden borçlunun itirazının davacı-alacaklı vekiline ilk kez 05.05.2004 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten önce itirazın tebliğ edildiğine dair icra dosyasında bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Bu durumda mahkemece ödeme emrine itirazın davacı-alacaklı vekiline 05.05.2004 tarihinde tebliğ edildiği, davanın da 16.09.2004 günü yasal sürede açıldığı gözetilerek taraf delilleri toplanıp, varılacak uygun sonuç dairesinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddinde isabet görülmemiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalı aleyhinde başlattığı icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğinden bahis ile itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, borcun bir kısmına itiraz eden borçlu o kısmın miktarını açıkça göstermediğinden itiraz etmemiş sayılması gerektiğinden bu nedenle davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacağının tahsili için başlattığı icra takibine haksız itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı davanın reddini dilemiştir....

                UYAP Entegrasyonu