Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava dilekçesi ve incelenen icra dosyası ile tüm dosya birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, davanın nitelik itibariyle itirazın iptali davası olduğu, taraf iddia ve taleplerinin mahkememizce irdelenemeyeceği, itirazın iptali davalarına bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin genel yetkili ve görevli mahkemeler olduğundan mahkememizce bu tür davalara bakılamayacağı, davacının dava dilekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere uyuşmazlığın esasen davacı ve davalılar arasındaki işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklı alacağa yönelik başlatılan icra takibine davalılarca yapılan itirazların iptali istemine (İİK.m.67) ilişkin olduğu, itirazın iptali davasının ise anılan madde uyarınca genel mahkemece, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuçlandırılmasının gerektiği, alacaklı vekilinin itirazın iptali istemli işbu davasını nisbi harç yatırmak suretiyle açtığı, bu durumun da davacının isteminin itirazın iptali istemi olduğunu açık bir şekilde ortaya koyduğu, bu sebeplerle de itirazın iptali...

Bu da bir yıllık süre içinde açılan itirazın iptali davası ile süre geçirildikten sonra açılan alacak davaları arasında her ikisi de genel hükümlere tabi olmakla birlikte ispat yöntemleri ve hukuki sonuçları bakımından bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Zira süresi içinde açılan dava itirazın iptali davasıdır ve itirazın iptali davasının kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine alacaklı itiraz üzerine durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Süresinden sonra açılan davada ise itirazın iptali değil alacağa hükmedilmesi istenecektir ve verilen kararın takibe etkisi bulunmamaktadır. Şu durumda itirazın iptali davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu alacak olduğunda ve itirazın iptali davası için bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır....

    Bu doğrultuda; takip konusu alacak İİK’nın 68, 68-a maddelerindeki belgelerden birine dayanmaktaysa, alacaklı dilerse icra mahkemesinde itirazın kaldırılması, dilerse mahkemede itirazın iptali davası açma (m.67) yoluna gidebilir. Hem itirazın iptali davası, hem de itirazın kaldırılmasında kanun koyucu hak düşürücü süreler öngörmüş olup, bu süre itirazın kaldırılması için altı ay (m.68, 68-a), itirazın iptali davası için bir yıldır (m. 67). Her ikisinde de süre ödeme emrine itirazın alacaklıya veya vekiline Kanun’un 62/2. maddesi çerçevesinde tebliğinden itibaren başlar ve tebliğ Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlanır (Hukuk Genel Kurulu 2018/13-602 Esas 2019/218 Karar)....

      Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/685 Esas sayılı menfi tespit davasında verilen hükümde davacı-alacaklı şirketin ilamsız takibine devamını sağlamayacağından itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu, itirazın iptali davasının takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içerisinde borçluya karşı açtığı bir eda davası olduğunu, itirazın iptali davasının asıl amacının da itiraz üzerine durmuş bulunan icra takibinin devamını sağlamak olduğunu, davaya konu icra takibine davalı/ borçlu şirket tarafından itiraz edilerek icra takibinin durması sağlanmış olduğundan ve mahkemece itirazın iptâli yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce bu dosya üzerinde alacaklı istemi yönünden bir işlem yapılamayacağından itiraz konusunda yerel mahkemenin bir karar vermesi gerektiğini, alacaklının itirazın iptâli davası açmakta hukuki yararının bulunduğunu, ayrıca her iki davanın talep sonucu bakımından aynı olmadığı gibi aralarında derdestlik...

      İİK.nun 67/1.maddesi uyarınca, itirazın iptali davasının itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açılması gerekir. Mahkemece davanın yasada öngörülen sürede açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Oysa, icra takibiyle ilgili olarak ödeme emrine itiraz eden borçlunun itirazının davacı-alacaklı vekiline ilk kez 05.05.2004 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten önce itirazın tebliğ edildiğine dair icra dosyasında bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Bu durumda mahkemece ödeme emrine itirazın davacı-alacaklı vekiline 05.05.2004 tarihinde tebliğ edildiği, davanın da 16.09.2004 günü yasal sürede açıldığı gözetilerek taraf delilleri toplanıp, varılacak uygun sonuç dairesinde işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddinde isabet görülmemiştir....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı, davalı aleyhinde başlattığı icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğinden bahis ile itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, borcun bir kısmına itiraz eden borçlu o kısmın miktarını açıkça göstermediğinden itiraz etmemiş sayılması gerektiğinden bu nedenle davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacağının tahsili için başlattığı icra takibine haksız itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı davanın reddini dilemiştir....

          Alacaklı itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabileceği gibi itirazın iptali için ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıl içerisinde genel mahkemelere başvurabilir. Alacaklı, bu konuda seçimlik bir hakka sahiptir. Somut olayda, davanın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesinin içeriği ile davanın da İcra Hukuk Mahkemesine açılması da, davacı tarafın İİK'nun 68. maddesine göre itirazın kaldırılmasını talep ettiğini göstermektedir. Bu durumda, itirazın kesin kaldırılmasına ilişkin uyuşmazlığın İcra Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22.(1086 sayılı HUMK.’nun 25. ve 26.) maddeleri gereğince Kayseri 3. İcra Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 22.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/835 sayılı itirazın kaldırılması davasının 026.04.2013 tarihinde açılmış olduğundan davacının itirazı öğrenmiş oldukları, ÎİK.nun 67.maddesindeki bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. İİK'nun 67. maddesinin 1. fıkrası “ Takip talebine itiraz edilen alacaklı itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. ”hükmüne amirdir. Anılan maddeye göre itirazın iptali davasında süre tebliğden itibaren başlamaktadır. Somut olayda davacıya itiraz dilekçesi tebliğ edilmediğine göre hak düşürücü sürenin dolduğundan bahsedilemez. O halde mahkemece esasa girerek sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....

              İtirazın iptali davasında, davacı tarafından sadece borçlunun (davalının) icra takibine vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı talep edilebilir. Eda davasının konusu olan alacağın tahsili talebinde bulunulamaz. Bir başka ifade ile, hem itirazın iptali hem da alacağının tahsili taleplerinin bir davada birleşmesi mümkün değildir. Eldeki davada, davacı vekili tarafından itirazın iptali yanında alacağın tahsilinin de talep edilmiş olması karşısında, HMK 31. maddesi gereğince, davacı vekilinden talebin açıklanması istenerek, itirazın iptalinin mi alacağın tahsilinin mi talep edildiği belirlenerek, alacağın tahsilinin talep edilmesi durumunda, işin esasına girilerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....

                Maddesinde,“ Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir sened yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz yada belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir.Bu süre içinde itirazın kaldırılması istenilmediği taktirde yendiden ilamsız takip yapılamaz.Borçlu, itirazını varit gösterecek hiçbir belge ibraz edemezse tetkik mercii itiarzın kaldırılmasına karar verir.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı bankanın, davalı hakkında kredi kartı borcundan dolayı ilamsız takip yaptığı, davalının ilamsız takibe itiraz ederek takibi durdurduğu anlaşılmaktadır. Davacı, itirazın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmektedir. Bu halde, uyuşmazlığın İcra Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....

                  UYAP Entegrasyonu