Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK’nın 67. maddesine göre takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Hükümde itirazın iptali davasının açılması için öngörülen sürenin itirazın tebliğinden itibaren başlayacağı açıkça belirtilmiştir. Borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmiş olmadıkça itirazın iptali davası açılması için öngörülen süre işlemeye başlamaz. Davacı alacaklıya 04/11/2008 tarihinde elden takipli haciz müzekkeresi düzenlenmişse de bu müzekkerede itirazın tebliğine ilişkin bir açıklama bulunmadığından sürenin başlangıcı olarak bu tarih de esas alınamaz....

    Davacının davalı aleyhine 11.10.2012 tarihinde yapılan icra takibi nedeni ile düzenlenen ödeme emrinin davalıya tebliği üzerine 2.5.2013 tarihinde takibe itiraz edildiği ve bu itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmediği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece, 1 yıllık hak düşürücü süre geçirildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Yine, İİK. 67/1 maddesi "Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir" düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi halinde davanın bir yıllık süre içinde açılması zorunludur. Bu süre sukutu hak süresidir. Ne var ki, bu sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunludur. Yasada bu sürenin itirazın alacaklıya tebliğinden başlıyacağı açıkça vurgulanmıştır....

      Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine alacağının tahsili amacı ile icra takibi yapıldığı, davalının ... günlük itiraz süresi içinde takibe itirazda bulunduğu, davanın itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak amacı ile eldeki itirazın iptali davasını açtığı anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından, süresi içinde ödeme emrine itiraz eden borçluya karşı açılan normal bir alacak davasıdır. Davacı alacaklı, bu davada borçlunun itiraz etmiş olduğu alacağın mevcut olduğunu bildirerek, borçlunun itirazının iptaline karar verilmesini talep etmektedir. İtirazın iptali davası, bir süreye tabidir. Alacaklı bu davayı itirazın kendisine (varsa vekiline) tebliği (İİK m. 62,II ) tarihinden itibaren ... yıl içinde açabilir. (İİK m 67;...) Bu bir yıllık süre içinde açılan dava teknik anlamda bir itirazın iptali davasıdır ve ancak bir yıl içinde açılan davanın kazanılması halinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur....

        Bu da bir yıllık süre içinde açılan itirazın iptali davası ile süre geçirildikten sonra açılan alacak davaları arasında her ikisi de genel hükümlere tabi olmakla birlikte ispat yöntemleri ve hukuki sonuçları bakımından bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Zira, süresi içinde açılan dava itirazın iptali davasıdır ve itirazın iptali davasının kazanılması halinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine alacaklı itiraz üzerine durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Süresinden sonra açılan davada ise itirazın iptali değil alacağa hükmedilmesi istenecektir ve verilen kararın takibe etkisi bulunmamaktadır. Şu durumda itirazın iptali davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu alacak olduğu, itirazın iptali davası için bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır....

          Davacı vekili; davalının davacı şirketten tarım ilaçları satın aldığını, söz konusu ürünlerin davalıya mal teslim fişleriyle teslim edildiğini, düzenlenen faturaların ödenmediğini, bu sebeple başlatılan takibe de davalının itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise; daha evvelinde açılan itirazın kaldırılması davasının bu dava yönünden derdestlik oluşturacağını, itirazın kaldırılması davasının reddinden sonra itirazın iptali davası açılamayacağını, dosya kapsamındaki mal teslim fişleri altındaki imzaya itirazda bulunmamakla birlikte icra takibinde dayanak olarak gösterilmemeleri sebebiyle itirazın iptali davasında delil olarak kullanılamayacağını, ayrıca mal teslim fişlerine sonradan eklemeler yapıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir....

          Borcun tamamına ya da bir kısmına itiraz hallerinde olduğu gibi imzaya itiraz ile faize itiraz edilmesi durumunda da itirazın iptali davası açılabilir. İcra İflas Kanununun 68 ve 68 (a) maddelerinde sözü edilen belgelerden birine sahip olmayan alacaklı, itirazın giderilmesini sağlayabilmek için yalnız itirazın iptali yoluna başvurabilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse alacaklının itirazın iptali davası açmasında hukuki yarar yoktur. İtirazın iptali davası süreye tabidir. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde davayı açabilir. İcra takibi konusu alacak (davası) iş mahkemesinin görevine girmekte ise, itirazın iptali davası da iş mahkemesinde açılır (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, ... Kasım 2004, s. 223.). Buna göre davada 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 7. maddesi uyarınca sözlü yargılama usulü uygulanır. İtirazın iptali davasında, işçilik alacaklarıyla ilgili olarak tahsil hükmü kurulması mümkün olmaz....

            Bunlardan birisi İcra İflas Yasasının 68 ve 68/a-b maddelerine göre icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek, diğeri ise yasanın 67. maddesine göre mahkemeye başvurarak itirazın iptalini istemektir. İtirazın kaldırılması davasında İcra mahkemesinden veya itirazın iptali davasında mahkemece İcra İflas Yasasının 50/2 maddesi hükmü doğrultusunda icra makemesi gibi, takibe yapılan itirazın nedenleri hakkındaki incelemesinde, bu nedenler içinde varsa yetki itirazını HUMK. 190 ve 225. maddeleri hükmü çerçevesinde öncelikle incelemek ve karar vermek zorundadır. İtirazın iptali davasına bakmayayetkili olan mahkeme, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yargı çevresindeki mahkemedir. O nedenle mahkeme icra dairesinin yetkisine yönelmiş olan itirazı tetkik edecek ve sonucunda kendisinin de yetkili olup olmadığı belirlenecektir....

              İtirazın İptali ve İtirazın Kaldırılması davaları aynı davalar olmamakla birlikte 2004 sayılı kanunun farklı maddelerinde düzenlenmiş, görev yönünden farklı mahkemelerin yetkili olduğu, farklı yargılamalara tabi, farklı ispat şartları olan ve hüküm sonuçlarınında birbirinden çok farklı olduğu iki farklı dava türüdür. Bu sebeple yerel mahkemenin derdestlik dava şartı sebebiyle reddi yerinde olmamıştır. 9- ) Nitekim bir dava açılırken dikkat edilmesi gereken kurallardan biri olan davayı açacak olan kimsenin hukuki yararının olup olmamasıdır. İtirazın kaldırılması davası açıldıktan sonra itirazın iptali davası da açıldığı zaman hukuki yarar mevcuttur. Şöyle ki yukarıda bahsi geçtiği gibi açılacak olan itirazın kaldırılması davası ile itirazın haksız olduğu saptanarak tespit hükmü elde edilecekken, itirazın kaldırılması davası devam ederken açılacak olan itirazın iptali davası ile hem itirazın haksız olduğu tespiti hemde alacağın olup olmadığı kesin olarak hükme bağlanacaktır....

              Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır....

                Dava dilekçesi ve incelenen icra dosyası ile tüm dosya birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, davanın nitelik itibariyle itirazın iptali davası olduğu, taraf iddia ve taleplerinin mahkememizce irdelenemeyeceği, itirazın iptali davalarına bakmakla görevli ve yetkili mahkemenin genel yetkili ve görevli mahkemeler olduğundan mahkememizce bu tür davalara bakılamayacağı, davacının dava dilekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere uyuşmazlığın esasen davacı ve davalılar arasındaki işçi ve işveren ilişkisinden kaynaklı alacağa yönelik başlatılan icra takibine davalılarca yapılan itirazların iptali istemine (İİK.m.67) ilişkin olduğu, itirazın iptali davasının ise anılan madde uyarınca genel mahkemece, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuçlandırılmasının gerektiği, alacaklı vekilinin itirazın iptali istemli işbu davasını nisbi harç yatırmak suretiyle açtığı, bu durumun da davacının isteminin itirazın iptali istemi olduğunu açık bir şekilde ortaya koyduğu, bu sebeplerle de itirazın iptali...

                UYAP Entegrasyonu