Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Noterliğinde düzenlenen 13/01/2001 tarih ve 04435 yevmiye No'lu satış vaadi sözleşmesi ile müvekkiline devretmeyi vaadettiklerini, davalıların satış bedelini peşin almalarına rağmen sözleşmede belirtilen sürede ferağ vermediklerini, müvekkilinin taşınmazı satış vaadi ile birlikte teslim aldığını ancak resmi olarak tapusunu alamadığını, davalılarla şifahi olarak görüşmelerinden de sonuç alamadığını belirterek; satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalılar adına kayıtlı olan 2/64'er hisseden toplamda 4/64 hissenin iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir. 2.CEVAP 2.1. Davalılar vekili, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddini, bu itirazın kabul edilmemesi halinde müvekillerine herhangi bir bedel ödenmemiş olması ve sözleşmenin geçerli olmaması nedeniyle esastan reddini savunmuştur. 3. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI 3.1. İlk derece mahkemesince davanın kabulü ile; ...,......

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlular aleyhine satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla genel haciz yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, örnek 7 ödeme emrinin tebliğ üzerine borçlu kooperatifin borca itirazı sonucu takibin durdurulduğu, alacaklının icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını talep ettikleri ve mahkemece itirazın kaldırılmasına ve alacaklılar yararına tazminata hükmedildiği anlaşılmaktadır....

      Bu kısa açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığa gelince; gerek 07.07.1958 tarihli satış vaadi sözleşmesi gerekse de 12.04.1962 tarihli satış vaadi sözleşmesi yasada belirtilen biçim koşullarına uygun ve geçerli olup satış vaadi sözleşmesine konu edilen taşınmazlara ilişkin talep ... doğuracağı tabidir. Ancak, karara dayanak yapılan satış vaadi sözleşmelerinin içeriği incelendiğinde, temyiz eden davalıların murisi ... ...'ın adı geçen sözleşmelerin tarafı olmadığı anlaşılmaktadır. 07.07.1958 tarihli satış vaadi sözleşmesinde davacılar murisi ... vaat alacaklısı, ... ... da vaat borçlusudur. 12.04.1962 tarihli satış vaadi sözleşmesinde ise davacıların murisi ... vaat alacaklısı, ... ise vaat borçlusudur....

        Ancak; alacağın temliki işlemi biçimine uygun satış vaadi sözleşmesi ile yapılmış ve satış vaadi sözleşmesi 2644 sayılı Tapu Kanununun 26/5.maddesinden yararlanılarak tapuya şerh verilmişse, lehine şerh konan kişinin sözleşme ile edindiği kişisel hakkı güçlenir ve bu şerhle kazanılan hak sonraki maliklere karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Böylelikle şerhten sonra mülkiyet hakkı kazanan malikin kötüniyetli müktesip olduğu karine olarak kabul edilir. Fakat, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edilmemişse Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi uyarınca kural olarak tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunması icabeder. Ne var ki, alacağı temellük eden veya satış vaadi sözleşmesine dayanan vaat alacaklısı, satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edilsin ya da edilmesin tapu ile mülkiyet hakkı kazanan kimsenin mülkiyeti kötüniyetli kazandığını her zaman ileri sürebilir....

          Noterliğinin 24/08/2012 tarih ve 27051 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile ...'e sattığını; ancak, ihtiyati tedbir kararı nedeniyle tapuda devir işlemi yapılamadığını, satış tarihinin de dava tarihinden önce olduğunu belirterek; davanın zamanaşımı, husumet ve esastan reddini savunmuştur. Davalı ..., taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden haberinin olmadığını, zamanaşımı ve esas yönünden davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. Mahkemece; dava konusu taşınmazdaki satış vaadine konu ..., ... ve ...'a ait 7/40'ar paylar üzerine satış vaadi sözleşmesi şerhi konulmamış olup, bu taşınmazların 3. kişi konumundaki diğer davalılara devredildiği, davalı yeni maliklerin kötü niyetlerinin usulüne uygun şekilde ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

            Noterliği'nin 24/06/1975 tarih ve 10561 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi ile davacının, üvey kardeşi olan T36 ile yapmış olduğu Osmaniye 1....

            Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/361 Esas, 2021/23 Karar Sayılı 15/01/2021 tarihli kararı aleyhine davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş ve talebin süresinde olduğu anlaşılmakla; yapılan istinaf incelemesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi akdi yapıldığını, sözleşme kapsamında müvekkilinin dava konusu taşınmazı 225.000,00 TL karşılığında davalıya satmayı vaat ettiğini, davalının aynı bedel ile taşınmazı satın almayı kabul ettiğini ve taşınmazın zilyetliğinin davalıya teslim edildiğini, satış bedelinin 25.000,00 TL'lik kısmının müvekkiline peşin ödendiğini, kalan 200.000,00 TL'nin ise 30/04/2019 tarihinde müvekkiline ödenmesinin kararlaştırıldığı, satış vaadi sözleşmesi ile tapuya şerh ettirildiğini, davalının satış vaadi sözleşmesine rağmen satış bedelinin kalan kısmını ödemediğini, müvekkili tarafından Kumluca 1....

            KARAR Davacılar, davalının murisinden intikal eden 796 nolu parseldeki hissesini 23.9.1994 tarihli noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile murisleri ... ’a sattığını ancak tapu ferağının verilmediğini ve izale’i şuyu davası açtığını ileri sürerek, taşınmazın dava tarihindeki değerinden fazla hakları saklı kalarak 5.100 YTL.nın ödetilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesindeki satış bedelinin 10,00 YTL. olarak belirlendiği gözetilerek, dava dilekçesinin görev yönünden reddine istek halinde dosyanın görevli ve yetkili Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm; davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın alınan taşınmazın tapu ferağının verilmemesi nedeni ile, taşınmazın dava tarihindeki değerinin davalıdan tahsilini istemiş ve yargılama harcını da fazla haklarını saklı tutarak, 5.100 YTL. üzerinden yatırmıştır....

              Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

                a devrettiğinden bu davalılar adına açılan tescil talepli davanın husumet yönünden reddine; Davalı .... adına açılan davanın ise; ilgili davalının hissesinin satış vaadi sözleşmesine konu paya ilişkin olmadığından, pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleştirilen 2013/252 Esas 2013/354 Karar sayılı satış vaadi sözleşmesinin iptali davasının ise dosya kapsamına, toplanan delillere ve tanık beyanlarına göre kanıtlanamadığı, taraflar arasında resmi şekilde düzenlenmiş geçerli bir satış vaadi sözleşmesi mevcut olduğundan reddine karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu