Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davacı ile davalı arasında 07.05.2010 tarihinde resmi şekilde satış vaadi sözleşmesi yapıldığı, satış bedelinin 500.000,00 TL olarak belirlendiği, ancak ödendiğine ilişkin bir ifade bulunmadığından bu sözleşmeye itibar edilmesi gerektiği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulü ile 500.000,00 TL asıl alacak ile 29.250,00 TL işlemiş faize yapılan itirazın iptaline, takibin bu miktar yönünden devamına karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, davacı tarafından davalıya satış vaadi sözleşmesi ile satışı yapılan tapusuz taşınmaza ilişkin sözleşmede kararlaştırılan bedelin tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece satış vaadi sözleşmesinde bedelin ödendiğine ilişkin bir ifade bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

    Tüketici Mahkemesince verilen 08.11.2018 gün ve 2017/36-2018/943 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereğince satılan taşınmazın süresinde teslim edilmemesi sebebiyle kararlaştırılan cezai şart alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı isteminden kaynaklanmaktadır. Yanlar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmayıp, gayrimenkul satış vaadi ilişkisi mevcuttur. İhtilâfın belirlenen bu niteliğine göre kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi'ne ait olup, 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 21/2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60/3. maddesi gereğince dosyanın anılan Yüksek Daireye gönderilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13....

      - KARAR - Davacı vekili, taraflar arasında Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi imzalandığını, davacı edimini ifa ettiği halde taşınmazın teslim edilmediğini ve sözleşmede kararlaştırılan kira kaybının ödenmediğini, kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, inşaatın onaylı ruhsata göre yapılmakta iken belediye tarafından ruhsatının iptal edilmesi nedeniyle oluşan mücbir sebep nedeniyle teslimin geciktiğini, bu nedenle davalıya sorumluluk yüklenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir....

        A.Ş'nin davacıya herhangi bir bağımsız bölüm devir taahhüdü olmadığını, imzalanan sözleşmenin kat karşılığı değil, tahsilat paylaşım sözleşmesi olduğunu ve adi şekilde yapıldığını, bu sözleşmeden sonra 2017-2019 tarihlerinde 2 ayrı satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, taşınmazın bu satış vaadi sözleşmesine göre müvekkiline devredildiğini, bu sözleşmelerde gösterilen 182 milyon tutarındaki satış bedelinin davacıya ödendiğini belirterek tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece somut olayda davacının arsa sahibi, davalının yüklenici sıfatıyla 21.07.2016 tarihinde hasılat paylaşımı inşaat sözleşmesi yapıldığı, dava konusu olarak İstanbul İli Pendik İlçesi ... Mah ......

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın kaldırılması Uyuşmazlık, satış vaadi sözleşmesi ile verilen bedelin istirdadı istemiyle başlatılan icra takibine itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 21/03/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            emlakçı Arıcılar yanında emlakçıların komisyon alacağının belirlenebilmesi için çok daha sonra 18.05.2013 tarihinde sözleşmenin düzenlendiğini, davacı yanın takip konusu yaptığı satış vaadinin konusu bir kısım parsellerde tevhit işlemi yapılarak inşa edilecek 8 ve 1 nolu daireyi kapsadığını, taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesinin gerçek bir sözleşme olmayıp da müvekkilince davacıdan bir bedel alınmadığını, bir nolu bağımsız bölümün davacı yanın adına tescil edildiğini, satış vaadi sözleşmesi tarihinde belirlenen bedelin düşük olduğunun bilirkişi tarafından tespit edildiğini, aynı bilirkişi raporunda satış vaadi sözleşmesinde bahsi geçen parsellerde tescil işleminin yapılmadığı ve inşa edilmiş B blokun olmadığını tespit ettiğini, sözleşmede verdiği kabul edilen rakamın takip konusu yapılan daireye karşılığının tespiti de yapılmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 06/10/2020 NUMARASI : 2018/270 E - 2020/136 K DAVA KONUSU : İtirazın İptali KARAR : Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 20.02.2017 tarihinde İstanbul ili, Maltepe ilçesi, Bağlarbaşı mahallesi, Beşevler mevkii, 30/1 pafta, 268 ada, 30 parselde kayıtlı 5 ve 7 nolu bağımsız bölümlere ilişkin gayrimenkul satış vaadi ön sözleşmesinin ve düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin imzalandığını, satış işlemlerinin tamamlanması için tapu müdürlüğüne gidildiğini ancak davalının gelmediğini, bu süreçte ne davalıya ne de vekaleten imzalayan kişiye ulaşılamadığını, sözleşme tarihinden hemen sonra "Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi"nin tapuya şerh verilmek istendiğini, ancak taşınmaz üzerindeki SGK haczinin...

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; adi yazılı şekilde yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi veya kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçersiz olduğunu, davanın itirazın iptali davası olduğunu ve ticari dava olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde ticari defterlere dayanmamasına rağmen ticari defterlerin incelendiği, yerel mahkemece tanıkların dinlenmediğini, alacağın zaman aşımına uğradığını, davacının icra takibine konu ettiği ve dosyaya ibraz ettiği satış vaadi sözleşmesi ve 22/04/2017 tarihli 20.000 TL ödemeye ilişkin belgeye dayanarak bir icra takibi başlatmışsa da müvekkilinin alacaklıya böyle bir borcu kalmadığını, dosyaya sunmuş oldukları 23/10/2018 tarihli hesaptan hesaba havaleye ilişkin Ziraat Bankası dekontunda da görüleceği üzere bu takibe ilişkin ödeme yapıldığını, haksızca feshedilen satış vaadi sözleşmesi neticesinde de müvekkilinin zararları doğduğunu beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini...

            mevzuat uyarınca sözleşmeden dönülebilmesi için ön koşulun borçlunun temerrüt halinde bulunması olduğunu, ancak müvekkilinin Satış Vaadi Sözleşmesi kapsamında temerrüte düşmeyip bütün yükümlülüklerine yerine getirmesine karşılık sözleşmeden dönülerek haksız taleplerde bulunulduğunu, davacı tarafın davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir....

            Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dava; harici satış vaadi sözleşmesi gereğince satışı vadedilen tapulu taşınmazın ferağının verilmemesi nedeni ile ödenen kaporanın iadesi ve satış vaadi sözleşmesi ile kararlaştırılan cezai şartın davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemidir. Mahkemece; davacının kaporanın iadesine ilişkin istemi kabul edilmiş; cezai şarta ilişkin istemi ise taraflar arasındaki sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmemesi nedeniyle hukuken geçerli olmadığı, sözleşme geçersiz olduğu için sözleşme hükmü olarak kararlaştırılan cayma tazminatı ile ilgili feri hükmünde geçersiz olduğu gerekçesi ile reddedilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu