Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A.Ş. genel müdürü olan davalının iş aktinin feshedilmesine rağmen şirket otosunu geri vermediğini belirterek oto nedeniyle şimdilik 4000 TL tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının işçi ve genel müdür olduğunu belirterek, otonun gerçekte kendisine ait olduğunu savunmuş ve davanın reddini istemiştir. Mahkemece taraflar arasında hizmet sözleşmesi bulunduğu belirtilerek iş mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmiştir. Kararı taraflar temyiz etmiştir. 1- Davacı dava dilekçesinde anonim şirket genel müdürü olarak hizmet sözleşmesiyle çalışan davalının şirkete ait otomobili iade etmediği nedeniyle maddi tazminat istemiş olup mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi belge ve açıklamalar incelenip değerlendirildiğinde uyuşmazlık TTK. 553 (eski TTK. 342) maddesine dayalı olarak şirketi temsilen yetkili bulunan yöneticinin sorumluluğuna ilişkindir....

    Mahkemece,toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre ,davalının kaçak su kullandığının tutanakla tespit edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, asıl alacağa yönelik itirazın iptaline, işlemiş faize yönelik itirazın iptali talebinin reddine, asıl alacağa tutanak tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, davalının %40 tazminattan sorumluluğuna karar verilmiş , hüküm davalı vekilince temyiz edinmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, 56.584.586.000TL asıl alacak ve 1.139.443.033TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 57.724.029.033.TL. alacağa yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup,mahkemece asıl alacağa yönelik itirazın iptaline, işlemiş faize yönelik talebin reddine karar verildiği halde, reddedilen bölüm üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru değildir...

      Mahkemece, toplanan delillere göre davalı şirket temsilcisi ...’in davalı şirket ile akaryakıt alımı hususunda anlaştığı, davalıya ait tuğla taşımacılığı yapan kamyonların çeşitli zamanlarda davacının petrol istasyonunda veresiye fişleri ile akaryakıt aldıkları ve fişlerin şoförlerce imzalandığı, fişlerdeki akaryakıt miktarının fatura edilerek davalıya gönderildiği alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın haksız ve kötüniyetli olduğu ve alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının % 40 tazminattan sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı şirket vekili, davalı şirkete ait kamyonların yakıt aldığını, kamyon şoförlerinin alınan yakıt karşılığı olan veresiye fişlerini imzaladıklarını, bu yakıt bedelinin bir kısmının ödenmesine rağmen kalanın ödenmediği gibi yapılan takibe de itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir....

        Mahkemece iddia, savunma, tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalı tarafından şirkete verilen zararın şirket kasasına iadesi talebinde bulunduğu, fakat davacının davayı şirket adına açtığına dair bir ibarenin bulunmadığı, davacı olarak bizzat gerçek şahsın gösterildiği, dava neticesinde talep haklı görüldüğü takdirde davanın tarafı olmayan şirket lehine karar verilemeyeceği, iade için şirketin taraf olması gerektiği, davacının kendi adına açmış olduğu davada husumet eksikliği bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, limited şirket yöneticisinin sorumluluğuna ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de limited şirket ortağının dolaylı zararına ilişkin olarak şirket yöneticisine karşı açtığı sorumluluk davasında dolaylı zararın şirkete verilmesi talep edilebilir. Davacı da şirkete verilmesini talep etmiştir....

          Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; açıkça alınmış bir ibra kararı mevcut değilken ibra edildiği iddia edilen alacaklar zaten ayrı bir fatura ile kayıt altına alınmışken bu haliyle bilançonun onaylanmasının ibra anlamına gelmeyeceğini, harcamaların şirket adına yapılmış kabul edilemeyeceğini, davalının bu harcamaların şirket adına yapıldığına ilişkin belge sunmadığını, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak bildirmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemiyle yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle özetle; ibra kararı bulunması ve genel kurul kararı ile ibranın geriye alınamayacak olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; ... adresinde dava dışı ... ’ın işlettiği, ... Büro Mobilya adlı iş yerinde PVC pis su borusu tesisatının tıkanması sonucu hasar oluştuğunu, davalı ...'ın sigortalı işyerinin maliki olduğunu, işyerinin davalı tarafından 20/06/2008 tarihli sözleşme ile dava dışı ...’a kiraya verildiğini, hasardan dolayı müvekkil şirket tarafından sigortalısına 17.000,00 TL tazminat ödendiğini, müvekkilin halefiyet ilkesi gereği davalı aleyhine ......

              İlk Derece Mahkemesince, yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre şirket yöneticisinin zararından kaynaklı olarak tazminat talep edebilmek için dava tarihi itibariyle şirket ortağı olmak gerektiği, şirket hissesi devredildiğinde hissedarlık sıfatından kaynaklı hak ve borçların tamamının da devir alan ortağa geçtiği, davacının şirketteki payını 14.12.2016 tarihinde dava dışı 3. şahsa devrettiğinin anlaşıldığı, davacının şirket yöneticisinin eyleminden kaynaklı olarak dava açma hakkı olmadığı, ayrıca yöneticinin sorumluluğuna dayalı olarak şirketin zarar gördüğünü ileri süren kişi ortak olsa dahi, tamzinatın kendisine ödenmesini istemesinin mümkün olmadığı, ancak şirkete ödenmesini isteyebileceği, böyle bir durumda da davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu sebebi ile usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

                Mahkemece toplanan delillere göre, dava konusu sözleşmenin davacı ile birleştirilen davanın davalısı ... arasında kurulduğu, asıl davanın davalısı ...…..A.Ş.’nin kefil ya da üçüncü kişinin fiilini taahhüt kişi sıfatıyla bir sorumluluğunun bulunmadığı, davalı ...’in davalı şirkete ait alt kısmı imzalı boş kağıdı ele geçirerek doldurulması suretiyle yazılı sözleşmenin oluşturulduğu gerekçeleriyle asıl davanın reddine, davacının %40 oranında tazminatla sorumluluğuna, birleştirilen davanın kabulüne, davalı ...’in itirazının iptaline ve davalı ...’in %40 oranında icra inkar tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmiş, hüküm asıl ve birleştirilen davanın davacı vekilince temyiz edilmiştir. Asıl dava, mal alımı için verilen kaparo bedelinin mal teslimi yapılmaması nedeniyle iadesi için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Asıl davanın davalısı olan şirket yetkilisi 26.10.2005 tarihli belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir....

                  Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ortağın şirketi zarara uğrattığına dair herhangi bir delile rastlanmadığı, dava konusu taşınmazın tapuda satış değeriyle dosyada alınan bilirkişi raporlarındaki değerlerin birbirleriyle örtüştüğü, şirket menfaatlerini kötüye kullandığı iddia edilen davalı ...'un 29/03/2016 tarihinde alınan ortaklar kurulu kararında 5 seneliğine yeniden müdür seçildiği, geçmiş yıl zararlarının uzun vadeli ortaklar hesabı ile kapatılarak kağıt üzerinde borca batık durumdan kurtarıldığı, 2015 yılında faaliyetlerinden zarar etmiş olsa da taşınmazların satışından kaynaklanan olağan dışı gelirler sayesinde dönem sonu kara ulaştığı tespit edildiğinden davalının yaptığı satışın muvazaalı olduğu yönünde herhangi bir ispat vasıtası getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak açılmış tapu iptali tescil istemine ilişkindir....

                    ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 31/10/2019 NUMARASI : 2014/415 Esas ve 2019/1087 Karar DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali BAM KARAR TARİHİ : 01/03/2023 KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023 Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda; GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: DAVA : Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı ......

                      UYAP Entegrasyonu