Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/36 D.iş sayılı dosyasında tespit talebinde bulunduğu, mahkemece keşif icra edildiği, bilirkişi raporları arasında çelişki olması nedeniyle dosyanın üçlü bilirkişi heyetine gönderildiği, mahkemece 25/01/2013 havale tarihli üçlü bilirkişi raporuna itibar edildiği, davalının 25.983,60 TL davacı şirkete borçlu olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafın dava açmakta haklı olduğu, davasını kısmen ispat ettiği, icra inkar tazminatının şartları oluşmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 25.983,60 TL'lik alacak yönünden itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olup, mahkeme kararı icra inkar tazminatı yönünden davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir. İtirazın iptali davasına konu edilen alacak faturadan kaynaklanmaktadır....
icra inkar tazminatına yönelik istemin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Davacı, davalının fabrikasından çıkan atık sular nedeniyle kırmızı biber ekmiş olduğu taşınmazın sular altında kaldığını ve mahsulünün zarar gördüğünü, zararının tahsili amacıyla başlattığı takibe davalının itiraz ettiğini belirterek yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, itirazın iptali ile asıl alacağın %20'si tutarında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir. Takibe konu alacak, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eyleme konu zararın miktarı başlangıçta belirli olmayıp, çözümü yargılamayı gerektirmektedir. Bu nedenle, likit bir alacaktan söz edilemez. Şu durumda, olayda uygulama yeri bulunmayan İ.İ.K'nun 67/2. maddesi gereğince davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmamaktadır....
Yargılama sonunda icra takibine itirazın kıdeme ya da tamamen iptali ile takibin devamına ya da davanın reddine dair karar verilmelidir. İtirazın iptali davasında dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması mümkün olup, arttırılan kısım yönünden tahsil davası olarak hüküm kurulmalıdır. Davaya konu miktarın ıslah yoluyla arttırılması itirazın iptali davasının niteliğini değiştirmez ve tamamını tahsil davasına dönüştürmez. İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Yasada gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir....
Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile takibin 19.889,75 TL asıl alacak,279,56 TL işlemiş faiz miktarı üzerinden devamına,% 40 icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, itirazın iptali ile % 40 icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş ,mahkemece,davanın kısmen kabulüne, % 40 icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.İİK.nun 67/2 maddesi hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağın likit ve belli olması, yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir....
İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 8. ve 28. maddelerinin işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmolunmaz. Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkar tazminatı ödemekle yükümlüdür. Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söze konu olur....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı Kurum avukatı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....
Somut olayda, mahkemece, itirazın iptali davasına konu ücret alacağı talebinin likit alacak niteliği bulunmadığı, yargılama sonucu alacak ve hak kazanma olgusu belirlendiği gerekçesiyle, davacının icra ve inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Oysa, davacı tarafından ücret alacağı yönünden, taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesindeki miktar esas alınarak icra takibi yapılmıştır. Bu sebeple, itirazin iptali davasına konu alacağın likit olmadığından söz edilemez. Bu durumda, davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü gerekirken, yanlış değerlendirme ile reddine karar verilmesi hatalıdır. 3-Ayrıca, davacı yararına kabul edilen değer üzerinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez....
Gerekçe: İcra İflas Kanunu 67/2. maddesindeki yüzde kırk ibaresi, 02.07.2012 tarihinde ve 6352 sayılı Kanun`nun 11. maddesi ile yüzde yirmi şeklinde değiştirilmiştir. İcra İflas Kanunu'nun 67. maddesinde değişiklik yapan 6352 sayılı Kanun'un 11. maddesi 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6352 sayılı Kanun`nun 38. maddesi ile İcra İflas Kanunu'na eklenen geçici 10. maddeye göre, bu kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edilir" denilmektedir. Bu durumda 6352 sayılı Kanun`un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatı asgari yüzde kırk olarak uygulanacaktır. 6352 sayılı Kanun`nun yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatı asgari yüzde yirmi olarak uygulanacaktır....