"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı Üniversite vekili, davalı Belediye aleyhine icra takibi yaptıklarını, takibe itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, haksız yere ödenen vergi alacağının geri alınması için başlatılan takipte yapılan itirazın iptaline ilişkin olduğundan idari yargı yerinde görülmesi gereğine değinilerek yargı yolu yönünden davanın reddinde karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; İİK.nın 338. maddesi uyarınca yapılan itirazın aksinin genel mahkemelerde açılacak dava ile kanıtlanabileceği ve İİK.nın 338/1 maddesi uyarınca da 3. kişilerin cezalandırılabileceği kabul edilmiş olmakla hem itirazın iptali hem de cezalandırma talebinin genel mahkemelerde görülmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Bilindiği üzere somut uyuşmazlıkta davacı tasarrufun iptaline dayanak olan icra dosyasında takip borçlusu değildir ve sonucu beklenmesi istenen dava dosyası da takipteki bu alacağı yargılayan bir dava değildir. Davacı takipte tarafı olmadığı bir dosya borcu için davalı tarafından açılmış olan tasarrufun iptali davasında davalı olarak yer almış ve bu mahkemece verilen tasarrufun iptali kararı sonrası dosya borcunu ödemiştir. Yani davacının söz konusu ödeme işlemini gerçekleştirmesine neden olan takip dosyasına ilişkin borçtan sorumluluk olmayıp bir hukuki nitelendirme sonucu açılan tasarrufun iptali davasında davalı olarak yer almasından kaynaklanmaktadır. Davacının davalı olarak yer almasına neden olan ve aleyhine haciz işlemi yapılması sonucunu doğuran bu mahkeme ilamı Bölge Adliye Mahkemesi kararıyla kaldırılmıştır. Kaldırma gerekçesinin temas ettiği nokta da tasarrufun iptali davasının temel koşullarından biri olan takip borçlusunun aciz halinde olup olmadığı ile ilgilidir....
SAVUNMA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl borçlu T7'in aciz halinde bulunmadığı gibi dosya içeriğinde de hukuka uygun şekilde düzenlenmiş bir aciz vesikası da olmadığını, dava konusu edilen alacağın tasarrufun yapıldığı tarihten daha sonra doğduğunu, bu bakımdan davanın ön şart yokluğundan reddi gerektiğini, davanın ön görülen 5 yıllık hak düşürücü süre yönünden dolduğunu, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, iptali istenen tasarruf işlemlerinin muvazaalı olmadığını, Davacı tarafın ihtiyati haciz talebini kabul etmediklerini nitekim ortada bir aciz vesikası bulunmadığı gibi kesinleşmiş bir icra takibi de bulunmadığını, davaya konu edilen taşınmazlara yönelik tasarrufun iptali yönünden hak düşürücü ve zaman aşımı sürelerinin geçtiğini, tasarrufun yapıldığı tarihte henüz dosyaya konu borcun doğmadığını bu nedenle davacının ihtiyati haciz talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
tasarrufun iptale tabi olduğu nazara alınmaksızın, ilk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme sonucunda tasarrufun iptali davasının ispatlanamadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2010/13170 takip dosyasında alacağını tüm ferileriyle birlikte tahsil edebilmesi için cebri icra yetkisi tanınmasına, karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Mahkemece, bozma sonrasında davacı vekilinin birleşme talebi olmamasına ve mahkemenin birleşme yönündeki kararına itiraz etmesine rağmen 24.11.2017 tarihinde tapu iptal ve tescil davası ile tasarrufun iptali dava dosyasının birleşmesine karar verilmiş, yapılan yargılama neticesinde de tapu iptal ve tescil davası yönünden davanın reddine, tasarrufun iptali davası yönünden ise davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi tapu iptali ve tescil davası ise yazılı yargılama usulüne tabidir....
Yargılama sonunda tasarrufun iptali davasının kabulüne, ön alım davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karar Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 01.12.2011 tarih 2011/846 Esas 2011/11487 Karar sayılı ilamı ile davaların tefrik edilmesi gerektiğinden bahisle sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur. Bozmadan sonra tasarrufun iptali talebinin kabulü ile Mahkemenin 2013/46 Esas sayılı ön alım davasıda davalıya ödenmesine karar verilen tutardan öncelikle davacıya ödenmesine arta kalanın davalı ...'a iadesine karar verilmiş; hüküm davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK’nin 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali, hukuken geçerli olan satışlar için istenilebilir. Muvazaalı satışlar tasarrufun iptali davasının konusunu oluşturmazlar. Kural olarak iptal edilen tasarruflar, muvaazalı akitlerden farklı olarak hukuken geçerlidir....
Davalı alacaklı vekili, aracın alacaklılardan mal kaçırma amacı ile danışıklı satıldığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini ve karşılık olarak tasarrufun iptali davası açtığını belirtmiştir. Davalı borçlular vekili, aracın davacıya satıldığını ve bir ilgilerinin olmadığını davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır Mahkemece, alacaklının bağımsız olarak açtığı tasarrufun iptali davası birleştirerek yaptığı yargılama sonunda, davacı 3.kişinin istihkak davasının kabulüne alacaklının açtığı tasarrufun iptali davasının reddine ilişkin kararı, Yargıtay 21....
Noterliği’nin 24.09.2018 tarih ve 06331 yevmiyeli temliknamesinin takip dosya borcu miktarı ile itirazın iptali ilamı dahil ferileri kadar iptalini talep etmiştir. Davacının icra takibi sonucu kesinleşen alacağının tahsilini sağlamak amacıyla davalı borçlu ve borçlu ile işlem yapan diğer davalı hakkında açtığı, davalılar arasındaki temliknamenin iptalini amaçlayan işbu davanın hukuki dayanağının İİK'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptaline ilişkin hükümlerden kaynaklandığı, tasarrufun iptali davalarının alacağını tahsil etme amacıyla icra takibi yoluna başvuran ancak tahsil edemeyen alacaklının, borçlunun üçüncü kişilerle yapmış olduğu mal kaçırma amacı taşıyan hukuki işlemlerin iptali için açabileceği bir dava olup, İcra ve İflas Kanunu 281. Maddesi hükmü uyarınca, tasarrufun iptali davalarına bakmakla görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir....
İİK’nun 97/17. maddesinde düzenlenmiş bulunan tasarrufun iptali davası, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasında açılabilecek bir karşı dava niteliğindedir. İİK’nun 99. maddesinden yararlanılarak tasarrufun iptali davası açılamaz. (24.02.1954 gün, 2/7 sayılı İBK) Somut olayda alacaklı İİK’nun 99. maddesi uyarınca açtığı davada, tasarrufun iptali istemini de ileri sürmüştür. Mahkeme gerekçesinde tasarrufun iptali istemine ilişkin talebin aynı davada görülemeyeceği genel mahkemenin görevine girdiği belirledikten sonra hükümde alacaklının genel mahkemede dava açmakta muhtariyetine biçiminde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki bu durum sonuca etkili olmadığından ve temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni de yapılmamıştır....