Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili taraflar arasındaki 17.04.1996 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve bu sözleşmenin bazı hükümlerini yeniden düzenleyen 07.10.2002 tarihli sözleşmeler kapsamında kendisine teslim edilmesi gereken 13 dairenin davalı tarafından sözleşmeye uygun şekilde tamamlanıp teslim edilmediği, ödenmesi gereken kiraların da ödenmediği gerekçesiyle kira alacağı ve cezai şart taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiş, davalı davanın reddini savunmuş, mahkemece kira tazminatı taleplerinin kabulüne, cezai şart alacağı taleplerinin reddi olmak üzere dava kısmen kabul edilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş ise de davacı vekili 21.04.2017 havale tarihli dilekçesi ile davanın konusuz kaldığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiş olup, bu durumda mahkemece dosyada mevcut bulunan 07.09.2016 tarihli sulh protokolü uyarınca değerlendirme yapılıp bir karar verilmek üzere kararın bozulması uygun bulunmuştur....

    İş sözleşmesinde kararlaştırılan süre geçerli olmadığı için süreye uyulması amacıyla öngörülmüş olan cezai şartta geçerli değildir. Bu durumda cezai şartın talep edilmesi mümkün olmayıp davacı işveren davalı işçinin ihbar öneline uymadan sözleşmeyi bozması nedeniyle ancak ihbar tazminatı isteyebilir. Açıklanan nedenlerle davacı işverenin cezai şart istemi yerine çoğun içinde azında bulunduğu ilkesinden hareketle ihbar tazminatına karar vermek üzere hükmün bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun oluşturduğu bozma gerekçesine katılmıyorum. 01.03.2013...

      harcamasının da talep edilemeyeceği, davacı tarafın cezai şart ve proje giderine ilişkin istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur....

        Cezai şart (ceza koşulu) kavramına değinmek gerekirse, kanun koyucu mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 158-161. maddelerinde “cezai şart” kavramını kullanmış, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179-182. maddelerinde bunun yerine “ceza koşulu” kavramını tercih etmiştir. Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan ferî bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır. Zira cezai şart borcun ihlâli hâlinde verilmesi gereken, önceden kararlaştırılmış kesin miktarlı (maktu) bir tazminattır....

          Cezai şart (ceza koşulu) kavramına değinmek gerekirse, kanun koyucu mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 158-161. maddelerinde “cezai şart” kavramını kullanmış, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 179-182. maddelerinde bunun yerine “ceza koşulu” kavramını tercih etmiştir. Cezai şart borçlunun, asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği edime denir. Bu nedenle cezai şart, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlâli ile doğabilecek olan ferî bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararının şümulünü ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etme imkânını bulacaktır. Zira cezai şart borcun ihlâli hâlinde verilmesi gereken, önceden kararlaştırılmış kesin miktarlı (maktu) bir tazminattır....

            Dosya kapsamı ve yazı cevaplarından davalı yüklenicinin inşaatın imar durumu ve projeye aykırı kısımlarını yıkmadığı, tadilat projesi yaptırmadığı sadece yapı kullanma izin belgesinin verilmesi için başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.Bu durumda davacı arsa sahibi kendisine bırakılan bağımsız bölümlerle ilgili 06.08.2010 tarihli protokolde belirtilen Ağustos 2010 tarihinden önceki dönem kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 6. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen miktarlarda cezai şart alacağını istemekte haklı olduğundan mahkemece 24.12.2009 tarihli protokol hükümleri de değerlendirilerek, davacının istemekte haklı olduğu Ağustos 2010 tarihine kadar olan dönem için cezai şart alacağı miktarı konusunda inşaat mühendisi bilirkişiden gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle...

              YTL tutarında cezai şart hesaplandığı halde B.K. 161/ son maddesi dikkate alınıp, bulunan rakamın 1/2 oranında tenzili ile bulunan) cezai şart ../.....

                Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinin feshi ve sözleşmede kararlaştırılan cezai şart alacağının tahsili ile şerhin terkini istemlerine ilişkindir....

                  Gerçekten tarafların iradesi özel biçimde cezai şart düzenlemesi yönünde ortaya çıkmış olmakla, iradeye değer verilmeli ve cezai şart hükümlerine göre çözüme gidilmelidir. İşçinin bakiye süre ücreti ölçüt alınarak kararlaştırılmış olan cezai şarttan başka, sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin de Borçlar Kanunu'nun 325. maddesine göre talep edilip edilemeyeceği sorununa değinmek gerekir ki, koşulların varlığı halinde sözleşmenin kalan süresine ait ücretlerin ayrıca talep edilebileceği kabul edilmelidir. Gerçekten, Borçlar Kanununun 158/II maddesine göre, borcun belli zaman ve yerde ifa edilmemesi hali için cezai şart kararlaştırılmışsa, alacaklı hem ifa hem de cezai şartı talep edebilecektir.Borçlar Kanunu'nun 161/son (182/son) maddesinde ise, fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İş hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasında görülen itirazın iptali ve alacak davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 25.11.2014 gün ve 2171 Esas, 7539 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü. - KARAR - Asıl davada davacı şirket davalıya sunduğu hizmet bedeline dayalı olarak icra takibi başlatmış; davalı tarafın vaki itirazı üzerine davacı taraf itirazın iptali ve inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Birleşen davada ise, davacı şirket ilave hizmet bedeli ve sözleşmeden kaynaklanan cezai şarta hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkeme asıl ve birleşen davanın kabulüne karar vermiştir....

                      UYAP Entegrasyonu