Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şayet icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise, bu itiraz sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir icra takibinden söz edilemez. Bu nedenle, itirazın iptali davasını gören mahkemenin öncelikle İİK.nun 50. maddesi uyarınca icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi gerekir. Somut olayda, icra takibine konu edilen alacak, geçersiz sözleşme gereğince verilen paranın sebepsiz zenginleşme ilkelerine göre geri istenilmesinden kaynaklanmakta olup, aranılacak borç niteliğindedir. Dolayısıyla HUMK.nun 9. maddesi hükmüne göre yetkili icra dairesi borçlunun ikametgahı olan Nazilli'dir. Böyle olunca mahkemece, icra takbinin yetkili icra dairesinde yapılmaması nedeniyle ve bu usulü nedenle davanın reddi gerekirken, kendi yetkisine ilişkin itiraz incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

    İcra Müdürlüğünün usulüne uygun olarak İcra Müdürlüğü'nün yetkisine itiraz edilmediğinden, 6100 sayılı HMK uyarınca kesin yetkisinin söz konusu olmadığı hallerde davacının seçim hakkını kullanarak dava açılabileceği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait kredi kartından davalı tarafından değişik tarihlerde 22.556,50.-TL, ...adlı satıcıdan akaryakıt alımı yaptığını, bahsi geçen tutarın davacıya ödenmediğini, bunun üzerine..... Dairelerinde, icra takibine giriştiğini, davalının haksız yere icra takibine itiraz ettiği iddiasıyla itirazın iptali istemine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dosya kapsamında davalının süresinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu, davalıların "...."da ikamet ettiği, eldeki davada da davalının süresinde yetki itirazında bulunduğu anlaşılmaktadır....

      Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı kiracılar hakkında ödenmeyen kira paralarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve takibin devamı ile davalıların tahliyesine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İcra takibine yasal süresi içinde itiraz eden davalı borçlular, alacaklıya herhangi bir kira borçları olmadığını, kira bedelinin ödeme emrinde yazıldığı şekilde 4.800 -TL değil 3.600-TL olduğunu belirterek itiraz etmişlerdir. İİK'nun 269/2 maddesinde; Borçlu itirazında, kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse, akdi kabul etmiş sayılır." hükmüne yer verilmiştir. Davalı borçlular icra takibine itirazında kira akdine açık ve kesin olarak karşı çıkmamış olup, itirazları borca itiraz niteliğindedir....

        - K A R A R - Davanın dayanağını oluşturan icra takibine karşı davalı yanca itiraz edildiğine dair itiraz dilekçesi fotokoposinin davalı vekilince temyiz dilekçesi ekinde sunulduğu görülmüştür. Bu durumda mahkemece davalı tarafından takibe itiraz edilip edilmediğinin araştırılarak, itiraz edilmiş ise davalı vekilince sunulan itiraz dilekçesinin aslının veya tasdikli suretinin eklendikten sonra yeniden gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          - K A R A R - Davacı vekili, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının tahsili için giriştikleri icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettğini iddia ederek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece davalının 15.9.2009 tarihli icra dosyasına verdiği dilekçesinde sadece takip şekline itirazını bildirdiği, borca itiraz niteliğinde olmadığı, itirazın iptali davasının görülüp dinlenebilmesi için her şeyden önce usulüne uygun olarak bu icra takibine itiraz yapılmasının gerektiği, davalının borca itirazının bulunmaması nedeniyle davanın ön şartının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava itirazın iptali istemine ilişkindir....

            Dava, kira alacağının tahsili için haciz ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine itiraz edilmemesi ve yasal süresi içerisinde kira parasının ödenmemesi nedeniyle İİK.nun 269/a maddesi gereğince kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından, ödeme emrine süresi içerisinde itiraz edildiğinden bahisle temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibindeki ihtarlı ödeme emri davalı borçluya 23.01.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı borçlu yasal 7 günlük itiraz süresi içerisinde 30.01.2013 tarihinde itiraz etmiştir. İİK 66. madde uyarınca süresi içerisinde yapılan itiraz icra takibini durdurur. İcra Müdürlüğü tarafından itirazın süresinde olmadığı belirtilerek takibin devamına karar verilmesi hukuki sonuç doğurmaz. Davacı alacaklının 18.03.2013 tarihinde icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunduğu görülmüştür....

              Dosya kapsamından ödeme emrinin borçlu davalı Bakanlığa 14.09.2012 tarihinde tebliğ edildiği, Hazine vekili Av.....tarafından verilen 20.09.2010 günlü dilekçe ile hakkında takip yapılan tüm kamu kurumları adına borca itiraz edilerek durdurulmasının istendiği, bu dilekçenin İcra Müdür Yardımcısı.....rafından 22.09.2010 tarihinde havale edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece icra dairesine yazılan yazıya verilen 13.02.2012 ve 20.03.2012 günlü cevabi yazılarda da icra takibine tüm borçlular tarafından süresi içinde itiraz edildiği bildirilmiştir. İcra müdürlüğünce takibe tüm borçlular tarafından süresi içinde itiraz edildiği kabul edilerek takip durdurulduğuna göre açılan itirazın iptâli davasının esasının incelenmesi gerekirken ödeme emrine usulüne uygun şekilde itiraz edilmediğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru olmamış, kararın açıklanan nedenlerle taraflar yararına bozulması gerekmiştir....

                Şti’nin temyiz itirazları yönünden ise; itirazın iptali davası, hakkında yapılan icra takibine itiraz eden borçlu hakkında açılıp yürütülmesi mümkün olan bir dava olduğu, icra takibine itirazda bulunmayan borçlu hakkında itirazın iptali davasının açılamayacağı, davalı ... Ltd. Şti.’nin icra takibine karşı herhangi bir itirazının olmaması nedeniyle davalı ... Ltd. Şti’nin hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, davacı ve davalı ... ltd. şti vekillerince karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Davacı, tarafından ... Ltd....

                  - KARAR - Davacı vekili, davalıdan olan alacaklarına ilişkin olarak icra takibine girişildiğini, davalının yetkiye ve borca itiraz ettiğini, para borcu olduğu için alacaklının ikametgahı mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalının açılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini ve inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalı şirketin ikametgahının .... olduğunu, yetkili icra dairesi ve mahkemenin ..... İcra Dairesi ve Mahkemesi olduğunu, davacı ile aralarında akdi ilişki bulunmadığını, davacının tek taraflı fatura ve sevk irsaliyesi düzenlediğini savunarak, davanın reddini istemiştir....

                    Ödeme emrinin tebliğ üzerine yasal süresi içinde borçlu kira ilişkisini kabul etmiş, ancak takibin dayanağı kira sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek aylık kira miktarına karşı çıkmış, icra takibine konu edilen kira paralarını ödediği itirazında bulunmuş, ancak itiraz ettiği kısmın cihet ve miktarını belirtmemiştir. Davalı borçlunun bu şekildeki itirazı borca itiraz niteliğindedir. Borçlu davalı İİK.'nun 62. maddesi gereğince itiraz ettiği kısmın cihet ve miktarını itiraz dilekçesinde açıkça göstermediğinden takip talepnamesinde belirtilen kira miktarı da aylık 500-TL olarak kesinleşmiştir. Bu durumda mahkemece işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu