Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Borçlunun talebi; İİK'nun 71. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazına ilişkindir. İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan 25.04.2020 tarihli bilirkişi raporunda; dosya borcuna mahsuben farklı tarihlerde toplamda 124.386,53 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiş ve buna göre; borçlunun, nakdi krediler yönünden itfa itirazında bulunduğu 09.12.2011 tarihi itibariyle 926.173,74 TL borcu olduğunun ve ayrıca gayri nakdi krediler yönünden 18.02.2014 tarihi itibariyle sorumluluk tutarının 120.725,64 TL olduğunun belirlendiği görülmektedir....

    Borçlunun talebi; İİK'nun 71. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazına ilişkindir. İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan 25.04.2020 tarihli bilirkişi raporunda; dosya borcuna mahsuben farklı tarihlerde toplamda 303.464,67 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiş ve buna göre; borçlunun, nakdi krediler yönünden itfa itirazında bulunduğu 09.12.2011 tarihi itibariyle 1.838.037,21 TL borcu olduğunun ve ayrıca gayri nakdi krediler yönünden 18.02.2014 tarihi itibariyle sorumluluk tutarının 1.042.424,41 TL olduğunun belirlendiği görülmektedir....

      Mahkemece, dava konusu senedin vadesinin 31.08.1998 olduğu halde, takibin 29.10.2008'de yapıldığı, bu durumda 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra takip başlatıldığından takibin iptaline karar verildiği, kararın alacaklı vekilince temyiz edildiği anlaşılmaktadır. İİK.nun 33.maddesinde; "icra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı, imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır. İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir....

        Hukuk Dairesince bozulmuş olup İİK'nun 40. maddesi gereğince takibin olduğu yerde durup yeni ilamın icra dosyasına ibrazı ile bu ilam gereğince icra dosyasında işlem yapılması gerektiği, davacı borçlu tarafından seçimlik hakkı kullanılarak takibe konu ilamda belirtilen paranın faizi ile birlikte borçluya ödenmiş olup borç itfa edildiğinden mahkemece itfa nedeniyle her iki takibin iptaline ilişkin asıl ve birleşen dosya yönünden verilen karar yasaya ve takibe konu ilama uygun olup, dosya kapsamı ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        İstinafa konu işbu dosyada, borçlunun başvurusu, İstanbul 6.İcra Hukuk Mahkemesinin04/10/2018 tarih ve 2017/381 E.-2018/708 K. sayılı dosyasına konu ibra belgesine dayanan itfa itirazı olup İİK.nun 71/1. maddesine dayalı itfa itirazıdır. Bu durumda, bu belgeye dayanan itfa itirazı yönünden kesin hüküm sözkonusu olduğundan, davacının itfa itirazına ilişkin İİK.nun 71/1. Maddesine uygun başkaca belge de sunmadığından şikayetin kesin hüküm nedeniyle reddi gerekecektir. O halde Mahkemece, istemin reddine karar verilmesi gerekirken takibin iptaline karar verilmesi (Kabule göre de icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken iptaline karar verilmesi) isabetsiz ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1- b.2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davacının davasının HMK'nun 115/2....

        İİK'nun 169/a-1 maddesi gereğince; borcun olmadığı veya itfa veya imhal edildiği resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Takip dayanağı çekin vade tarihinde bankaca bloke altına alınması, tek başına itfa anlamına gelmez. Geçerli bir itfadan bahsedilebilmesi için, çekin karşılığının ödenmesi gerekir. Somut olayda, her ne kadar itiraz eden borçlu keşideci tarafından takibe konu çekin lehtarın elinde çalınması nedeniyle lehtarın çekin iptali davası açtığı ve bu davada kendilerinin başvurusu üzerine mahkemece muhatap bankanın tevdi mahalli tayin edilerek çek karşılığının bankaca bloke edildiği görülmüş ise de, gerek bahsi geçen mahkeme kararında ve gerekse takibe konu çekin arkasında bulunan şerhte çekin karşılığının bankada bulunduğu, ibraz anında alacaklıya ödenmediği dolayısıyla alacaklının takip yapmakta haklı olduğu anlaşılmaktadır....

          Söz konusu itirazın şikayet yoluyla icra mahkemesine getirilerek takibin iptali isteminde bulunulmasına ve bu nedene dayalı olarak takibin iptaline karar verilmesine olanak yoktur. Kaldı ki takip talebi ve ödeme emrinde alacaklı dernek adına yer verilmiş olup yöneticinin adına yer verilmesinin takipte yöneticiyi taraf yapmayacağı, yöneticinin adının yazılı olmasının temsilcinin belirtilmesi kapsamında kaldığı, ayrıca takip dosyasına Derneğe ait vekaletnamenin ibrazı suretiyle takip başlatıldığı, bu haliyle takipte alacaklı tarafın dernek tüzel kişiliği olduğu anlaşılmakla davacının buna ilişkin istinaf sebep ve gerekçesine itibar edilmemiştir....

          Somut olayda, alacaklı tarafından alacağa mahsuben alınan taşınmazların bedeli toplam 16.950,00 TL olup 25/06/2014 tarihi itibariyle Gerede İcra Müdürlüğü'nün 2010/469 sayılı dosyasında 1.473,58 TL fazla tahsilat bulunduğu, davacının itfa nedeniyle takibin iptali talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilince davacının iddialarını süresinde ileri sürmediği iddia edilmiş ise de, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olarak İİK'nın 71/2. ve 33/a maddelerine dayalı zamanaşımı ve 71/1 maddesine dayalı itfa isteminin incelenmesi, bu istemlerin belli bir sürede ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir (HGK'nın 04/11/1998 tarih ve 1998/12- 763 E., 1998/797 K. sayılı kararı.)....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından ilamlı icra yolu ile başlatılan icra takibinde, şikayetçinin sair itirazların yanı sıra bila tarihli protokol kapsamında itfa, ibra ve feragat nedeniyle takibin iptalini talep ettiği, mahkemece işin esası incelenerek protokolün İİK’nun 33/1 maddesi kapsamında belge olmadığından, davanın reddi ve takibin devamına karar verildiği, karara karşı borçlunun temyiz isteminde bulunduğu görülmüştür....

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; icra hukuk mahkemelerinin dar yetkili mahkeme olmaları nedeniyle her iki mahkemede de dava açılmasında yasal engel bulunmadığı, geniş yetkili mahkemenin "kesin hüküm" nedeniyle davayı reddedemeyeceği, mahkeme kararının çelişkili olduğunu, bir yandan takibin iptali davası var diye dava usulden reddedilirken, diğer yandan gerekçesinde takibin iptali veya taliki davası açılabileceğinin belirtildiği, tahkikata geçilmeden ön inceleme duruşmasında karar verilmesinin de doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Dava, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine yönelik menfi tespit talebine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....

            UYAP Entegrasyonu