nun 169/a-1 maddesi gereğince borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Öte yandan, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borç için verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takibin dayanağı olan bonoya açıkça atıf yapılması zorunludur. Somut olayda, takibe dayanak bononun 130.000,00 TL bedelli olduğu, alacaklı tarafından 65.000,00 TL asıl alacak ve ferileri üzerinden takibe geçildiği anlaşılmıştır. Borçlular tarafından, borca ilişkin ödeme iddialarını kanıtlamak amacıyla takibe dayanak yapılan bonoya atıfta bulunan bir belgenin ibraz edilmediği, alacaklının 18.05.2016 tarihli cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasında, borçluların ödeme iddiasına ilişkin bir kabulünün bulunmadığı ve itirazın reddine karar verilmesini istediği görülmektedir....
İcra Müdürlüğü’nün 2013/10406 Esas sayılı dosyasına ilişkin borcun, 27.11.2013 tarihinde imzalanan “Belge ve Protokol” başlıklı metin ile saptandığını, bu saptanan bedele (ve bu kapsamda alınan takibe konu bonoya) ilişkin olarak da herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürmüş, itiraz eden borçlular vekili ise, 27.11.2013 tarihinde imzalanan “Belge ve Protokol” başlıklı metinde müvekkili ...’ın imzasının bulunmadığını bildirmiştir. İ.İ.K.'nun 169/a-1. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde, mahkemece itiraz kabul edilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre de, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borç için verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlunun itfa itirazına dayanak olarak sunduğu belgelerde, takip dayanağı senede atıf yapılmadığından borca itirazın kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İncelenen tüm dosya kapsamı itibari ile; davalı alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, davacı borçlu vekili, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal süre içerisinde icra mahkemesine başvurarak, takibe konu senetlerdeki borcun, takipten önce ödendiğini ileri sürerek borca itiraz etmiş, mahkemece, itfa nedeniyle icranın geri bırakılmasına, davacının tazminat talebinin reddine karar verildiği, kararın davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmıştır. İİK’nun 169/a-l. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlandığı takdirde mahkemece itiraz kabul edilir. Yargıtay içtihatlarına göre de, ödeme iddiasının kabul edilebilmesi için, söz konusu ödeme belgelerinde, takibin dayanağı olan çeke açıkça atıfta bulunulması zorunludur....
itiraz nedeniyle itiraz edilen miktarın % 20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Davacının, takibe konu senetlere ait borcun kendisine zorla ve tehdit ile imzalatıldığını, kendisinin böyle bir borcu olmadığından borca ve icra takibine itiraz ettiğini, bu nedenlerle borca konu miktarın kendisine zorla imzalatılmış olmasından dolayı borca ve icra takibine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davacının senedin zorla imzalattırıldığına ilişkin itirazı borca itiraz niteliğindedir.Bu itirazın incelenmesi İİK'nun 169/a maddesinde özel olarak düzenlendiğinden borçlu; borcun bulunmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlamalıdır. Somut olayda borca itiraz eden borçlu takibin şekli itibariyle uygulanması gereken İİK'nun 169/a maddesinin 1. Fıkrasında yer alan düzenlemeye göre borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edilmesi gerekir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece takibe dayanak ve davacı vekili dava dilekçesine ekli arabuluculuk anlaşma belgesinin tetkikinde takibe konu edilen 20.000- TL paranın alacaklıya elden ödenmiş olduğu yazılmış olduğu ve bu surette takibe konu edilen alacağı itfa edildiği, İİK'nın 33. Maddesindeki belgelerinden biriyle sabit olduğundan; davanın kabulüne, Mersin 3. İcra Dairesinin 2019/14361 esas sayılı icra takibinin icrasının geri bırakılmasına, karar verilmiştir....
nun 168/5.maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra mahkemeye başvurarak, borcun ibraname ile itfa edildiğini ileri sürerek takibin iptalini istediği anlaşılmaktadır. Borçlunun itfa itirazına dayanak yaptığı ibranamede bir tarih bulunmamakla birlikte, itiraz dilekçesi içeriğine göre yapıldığı iddia edilen ödeme takipten önce olup, takibin kesinleşmesinden önce borcun itfa edildiğine yönelik itiraz İİK. nun 168/5. maddesi kapsamında olup, bu maddeye göre itirazın beş günlük süre içinde yapılması gerekir. Ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü de iddia edilmediğinden mahkemece itirazın süre aşımı nedeniyle reddi yerine işin esasının incelenerek, takibin durmasına karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir....
İcra İflas Kanununun 269/c maddesine göre borçlu akdi reddetmeyip kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemeyeceğini bildirerek itiraz etmiş ise, itiraz sebeplerini açıkça bildirmek ve ödeme konusundaki itirazını noterlikçe re'sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge ile ispat etmeye mecburdur. Davalı borçlunun yasal süresinde takibe itiraz etmemiş olması, ödeme iddiasının ileri sürülmesine engel nitelikte olmadığı gibi, davalı vekilince yargılama safahatında cevap dilekçesi ile ödemeye dair belgelerin somut olarak ilgili yerlerden istenmesi talep edilmiş ancak ilk derece mahkemesince anılan hususlarda inceleme yapılmaksızın sonuca gidilmesi hukuka uygun kabul edilemez....
İcra Müdürlüğü'nün 2013/1830 Esas sayılı takibe konu alacağın vekil edeni tarafından takipten önce ödenmesi nedeniyle takibin iptaline karar verilmesini istemiş. Mahkemece, borçlunun itfa iddiasının alacaklı tarafından kabul edilmediği, borçlunun sunduğu belgelerin de İİK'nun 33. maddesindeki nitelikte bir belge olmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm, borçlu vekilince temyiz edilmiştir. Borçlu vekili, borcun takip başlamadan önce itfa edildiğini ve borçlunun alacaklı tarafından ibra edildiğini ileri sürerek, itiraz dilekçesine 18.01.2013 tarihli "belge ve ibraname" başlıklı belge ile 21.03.2013 tarihli 99.436,76 TL bedelli tediye makbuzu ibraz etmiştir. Her iki belge incelendiğinde; takibe dayanak ilamdan bahsedildiği, alacaklı .. tarafından imzalandığı," belge ve ibraname" başlıklı belgede ayrıca ve açıkça "...'den hiç bir alacağımın kalmadığını ve bu alacakla ilgili olarak ...'...
Borçlunun bu başvurusu üzerine, icra mahkemesi, İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğindedir. Bu durumda, mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince duruşma açılarak taraf teşkili sağlanıp deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, savunma hakkını kısıtlayacak şekilde dosya üzerinden yapılan inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir....