Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

her tür dava, alacak, v.s. hakları saklı kalmak kaydıyla ihtiyati haciz taleplerinin kabulü ile; şimdilik, icra tehdidi altında ve “istirdat hakkı saklı kalmak kaydı ile “istirdat hakkı saklı kalmak kaydı ile borca itiraz ile” ödenmek zorunda bulunan 34.985,37 TL’nin işlemiş/işleyecek en yüksek orandaki ticari temerrüt faizleri ile birlikte, davalıdan alınarak davacı müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile diğer yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

    Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. (6)Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. (7)Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir. (8)Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur. " TÜM DOSYA KAPSAMI BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE; Dava kira borcundan kaynaklanan istirdat davasıdır. İstirdat davalarında İİK. 78. Maddesinin 8. Bendinde yetkili mahkemeler belirtilmiştir. İstirdat davalarında iki yetkili mahkeme vardır....

    (Menfî Tespit Davası ve İstirdat Davası - Baki KURU, Ankara 2003, s.233-234) İİK m.72/7 hükmüne göre, İcra ve İflas Hukuku anlamında istirdat davasını, kesinleşmiş icra takibi dolayısı ile cebri icra tehdidi altında borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs açabilir. Menfi tespit ve istirdat davası sonucu verilecek mahkeme kararı, kesinleşmeden infaz olunamaz. İİK.nun 72/6. maddesi gereğince menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmüş olması, bu ilamın infazı için kesinleşmesi koşulunu ortadan kaldırmaz. Dolayısıyla davacının, takip borçlusu olarak ödediği paranın iadesi istemiyle gideceği hukukî yol, davalı takip alacaklısı hakkında yeni bir ilâmsız icra takibi başlatmak olmayıp, öncelikle genel hükümlere göre istirdat davası açması ve davayı kazanmasıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kira bedelinin tesbiti ve alacak (istirdat) Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kira bedelinin tespiti ve alacak davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dava, kira bedelinin tespiti ve alacak (istirdat) istemine ilişkindir....

        Hal böyle olunca mahkemece; sebepsiz zenginleşme hukuki nitelendirmesine göre inceleme yapılıp karar verilmesi gerekirken yanılgı değerlendirme ile davanın istirdat davası olarak nitelendirilmesi sonucunda istirdat davasının açma süresinin 15/07/2019 tarihinde dolduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. O halde mahkemece, anılan yasal düzenleme dikkate alınarak sebepsiz zenginleşme hukuki nitelendirmesine dayalı inceleme yapılarak davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir....

          Dava öncelikle teminat mektubunun iadesi istemi ile açılmış ise de irad kaydedilmesi üzerine istirdat davasına dönüşmüştür. Nitekim davacı vekili 19.11.2001 tarihinde verdiği dilekçesi ile de davasını istirdat davasına dönüştürmüş ve 09.11.1998 tarihli 206.320.000.000 TL’lik 08.07.1999 tarihli 154.736.400.000 TL'lik ve 310.000.000.000 TL'lik teminat mektuplarının faizi ile birlikte ödetilmesini istemiştir. Bu durumda mahkemece istirdat talebi ile ilgili olarak davacıya noksan harcı ikmal etmesi için mehil verilip teminat mektuplarının hangi tarihte nakde çevrildiği de dikkate alınarak davalı iş sahibinden alınan avans karşılığında, davalıya verilen ve nakde çevrilen avans teminat mektupları bedelinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi, harç, masraf ve vekâlet ücretinin de sonucuna göre takdiri gerekirken bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından karar bozulmalıdır....

            İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, mahkemece davanın istirdat davası olduğundan bahisle ret kararı verildiğini, davanın İİK'nda yer alan istirdat davası kapsamında açılmış bir dava olmadığını, bir yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağını, davanın borçlar kanunu kapsamında açılan rücuen tazminat davası olduğunu, bu nedenle mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, kararın kaldırılması talep edilmiş ise de; Mahkemece davanın istirdat davası olduğundan bahisle hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmiş ise de, davacı şirketin trafik kazası sonucu vefat edenin desteğinden yoksun kalanlara ödenen destekten yoksun kalma tazminatının rücuen tahsili davası olup, davanın İİK'nda yer alan istirdat davası olmadığı, BK'ndan kaynaklandığı anlaşılmakla, mahkemece verilen kararın yerinde olmaması nedeniyle, kararın kaldırılarak taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur...

            İcra Müdürlüğü 2013/2386 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen icra takibinden dolayı davalıya 60.945,74 TL asıl alacak ve 30.385,57 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 91.781,31 TL borçlu olmadığının tespitine, istirdat talebinin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri Davacı vekili; somut olayda tebligatın usulsüz olduğunu, davalı belediyenin cevabi yazıları ile borçtan çok daha fazlasını ödediklerinin açık olduğunu, bilirkişi raporunun yetersiz ve hükme esas alınmaya elverişli olmadığını, istirdat taleplerinin de kabul edilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir....

              CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle : istirdat davalarında ispat yükünün, davacı konumundaki borçluya ait olduğunu, buna göre, davacı borçlu istirdat davasında yalnız paranın verilmesi gerekmediğini ispata mecbur olduğunu, Dava, hukuksal nitelikçe, İcra ve iflâs Kanunu’nun 72/7. maddesine dayalı istirdat davası olduğunu Aynı maddenin son fıkrası hükmünce, istirdat davasında davacının, yalnız paranın verilmesi gerekmediğini ispat etmek zorunda olduğunu, buna karşılık, icra takibinin alacaklısı durumundaki davalının, takibe konu alacağının, mevcudiyetini ispatla yükümlü olduğunu, Müvekkilinin ise alacağını halihazırda ispatladığını, kendisine borç karşılığı verilen kambiyo niteliğine haiz senedi tahsil etmeyi denemiş ancak borcun ödenmemesi sonucu haklı olarak alacağını yasal yollarla tahsil etmiş olduğunu, şimdi ise haklı olarak tahsil ettiği miktarın kendisinden haksız ve mesnetsiz olarak geri alınmak istendiğini, bu davanın dayandığı ana sebebin taraflar arasındaki kambiyo...

                Taraflar arasındaki alacak-menfi tespit-istirdat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 16.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......

                  UYAP Entegrasyonu