Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SAVUNMA: Davalılar vekili; sözleşme tarihinin --- tarihli olup, dava dilekçesinde yer alan talepler arasında 30.1.2006 tarihli ----- bedelinin görüldüğünü, sözleşme tarihi öncesine ait fatura bedelinin talep edilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca 10.12.2007 tarihli -----alacağından bahsedildiğini davacı ile sözleşme imzalanmasından çok önceden itibaren---- davacı tarafça getirilmiş herhangi bir tank bulunmadığını, müvekkili kayıtlarında da bu fatura ile ilgili herhangi bir kayıt yer almadığını, davacının kendi hesabı sonucu alacak kalemini hesapladığını ve alacak kalemine güncelleme uyguladığını oysa imzalanan sözleşme ve taahhütnamede iade şartlarının doğması halinde iade koşullarının nasıl olacağının ayrıntısı ile açıklandığını bu nedenle davacı tarafından yapılan güncelleme hesabının yerinde olmadığını ---- tarafından verilen kararın tasfiye niteliğinde olduğunu yasal yükümlülük getirmediğini davacının sözleşmenin devamı konusunda hiç bir çaba sarfetmediğini, müvekkilinden tazminat alma...

    Taşınmazın tarım arazisi niteliğinde kabulü ile olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değerinin tesbit edilmesinde yöntem itibari ile bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; 1-Hesaplama yapılırken, üretim giderlerine idarecilik giderleri ve sermaye faizinin eklenmesi sureti ile üretim gideri yüksek alınarak kamulaştırma bedelinin düşük tespiti, 2-Taşınmaz üzerindeki ipoteğin tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılmamaması, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Taşınmazın tarım arazisi niteliğinde kabulü ile olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değerinin tesbit edilmesinde yöntem itibari ile bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; 1-Hesaplama yapılırken, üretim giderlerine idarecilik giderleri ve sermaye faizinin eklenmesi sureti ile üretim gideri yüksek alınarak kamulaştırma bedelinin düşük tespiti, 2-Taşınmaz üzerindeki ipoteğin tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılmamaması, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Taşınmazın tarım arazisi niteliğinde kabulü ile olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri üzerinden bilimsel yolla değerinin tesbit edilmesinde yöntem itibari ile bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; 1-Hesaplama yapılırken, üretim giderlerine idarecilik giderleri ve sermaye faizinin eklenmesi sureti ile üretim gideri yüksek alınarak kamulaştırma bedelinin düşük tespiti, 2-Taşınmaz üzerindeki ipoteğin tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılmamaması, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 30/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Mahkemece, davanın kabulü ile ipoteğin terkinine, depo edilen bedelin davalıya ödenmesine hükmedilmiştir. Hükmü, davacı vekili ve davalı temyiz etmiştir. Davada kanuni ipoteğin terkini talep edildiğinden, terkin halinde ödenecek bedel, davacının taşınmazına davalıya ait taşınmazdan imar parseli oluşturabilmek için kaç metrekare yer eklenmiş ise o miktardaki yerin, dava tarihindeki rayiç değeri belirlenerek bu bedelin depo ettirilmesinden sonra ipoteğin kaldırılmasına karar verilmelidir. Uyuşmazlık konusu ipoteğin, 2981 sayılı yasa uygulaması sonucu oluşan davacının hissesine 22.04.1994 tarihinde 16,00 m2 için 560.000.000 ETL bedelle tesis edildiği görülmüştür. İpoteğin konulduğu tarihten bugüne kadar taşınmazın değerindeki artış gözetilerek dava tarihi itibariyle rayiç bedeli depo ettirilmek suretiyle ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

            Bu konuda malik, alacaklıdan ipoteğin terkinini isteyebilir (4721 s. TMK m. 858/I). Alacaklının terkin talebinde bulunmaması halinde, malik onun aleyhine ifa davası açar ve mahkemenin vereceği kararla ipoteğin terkini sağlanabilir. Yargıtay’a göre de, ipotek süresinin sona ermesi, ipoteğin terkini için tek başına yeterli değildir. Bunun için ayrıca belirlenen süre içinde rehinli alacaklının hakkı ya doğmamış ya da sona ermiş olmalıdır. Mevcut durum bu olmakla beraber, 7181 sayılı ve 4/7/2019 tarihli Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 19. maddesi gereğince, 4721 s. TMK' nun 883. maddesi hükmüne ikinci fıkranın eklenmesi öngörülmektedir. Buna göre, “İpotek süreli olarak kurulmuşsa, sürenin bitiminden itibaren otuz gün içinde ipotekli taşınmaz üzerinde İİK. m.150/c hükmünde belirtilen şerhin konulmaması halinde ipotek, malikin talebiyle tapu müdürlüğünce terkin edilir”....

            ye satış yoluyla devrettiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil ile ipoteğin terkinine karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Asıl ve birleştirilen davalarda tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, ipoteğin terkini isteminin reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “... davalı bankanın iyiniyetli olduğunu, dolayısı ile Türk Medeni Kanununun 1023.maddesinin koruyuculuğu altında bulunduğunu kabule olanak yoktur.Hal böyle olunca, ipoteğin terkini isteği yönünden de asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken,yanılgılı değerlendirmeyle,yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir. Karar, asıl ve birleştirilen davaların davalısı Şekerbank vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit ve ipoteğin terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı ... vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava, menfi tespit ve ipoteğin terkini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir. Yapılan incelemede, davaya konu ipoteğin tesisine ilişkin Ümraniye Belediye Encümenin 28.10.2004 tarih ve 5566 sayılı kararına dayanılarak yapılan imar uygulamasının İstanbul 3....

                İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; söz konusu ipoteğin imar kanunu ve imar uygulaması sonucu oluşturulduğu, dolayısıyla tarafların özgür iradeleri ile düzenlenmiş ipotek akit tablosunun bulunmadığı, anılan durumda İİK 148. ve sonraki maddelerinde öngörülen nitelikte bir hukuki ilişkinin varlığından söz edilemeyeceği, bu durumda İİK 153. madde hükmünün olayda uygulama yeri olmadığı, Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2018 tarih, 2017/49 esas, 2018/404 karar sayılı ilamı ile yargılama yapılarak karar verildiği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmiştir....

                İSTİNAFA BAŞVURAN TARAFLAR ve İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilinin istinaf dilekçesi ile özetle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talep edilmiştir. DELİLLER: 6098 sayılı TBK, Yargıtay kararları ve tüm dosya kapsamı. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) konuya ilişkin 77 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır....

                UYAP Entegrasyonu