Maddesinde düzenlenmiş olup madde metnine göre ipoteğin terkinini isteme hakkı; "Alacak sona erince ipotekli taşınmazın maliki, alacaklıdan ipoteği terkin ettirmesini isteyebilir" hükmü ile ipoteğin terkinini talep etme hakkı alacağın sona ermesi koşuluyla malike tanınmıştır. Bununla birlikte aynı maddede değişiklik yapan yasal düzenleme ile süreli ipotek kayıtlarında (Ek fıkra:4/7/2019- 7181/19 md.) "İpotek süreli olarak kurulmuşsa, sürenin bitiminden itibaren otuz gün içinde ipotekli taşınmaz üzerinde 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 150/c maddesinde belirtilen şerhin konulmaması hâlinde ipotek, malikin talebiyle tapu müdürlüğünce terkin edilir" hükmü getirilmiştir. Bu düzenleme ile süreli ipoteğin sürenin sona erip ermeyeceğine dair görüş farklılıkları açıklığa kavuşturulmuş, süreli ipoteklerde ipoteğin teminat işlevinin de tapu sicildeki varlığının devam ettirilebilmesi için de ipotek lehdarına başvuru imkanı tanınmıştır....
Mahkememizce ihyası istenen şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğü'nden gelen cevabi yazıya göre şirketin tasfiye sonu bildiriminin 14/07/2006 tarihinde tescil olup sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava terkin edilen tüzel kişiliğin yeniden ihyası istemine ilişkin olup ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması ve davacıların murisi ... 'nın maliki olduğu taşınmaz üzerine, terkin edilen şirket lehine konulan ipoteğin fekki talep edilmektedir.TTK 547 ...kapsamında ek tasfiye işlemlerini tamamlamak için istemde bulunabilecekler sınırlı olarak sayılmış olup son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri,pay sahipleri veya alacaklılar şirketin ihyası davasını açabileceklerdir. Oysa ki davacıların murisi ... taşınmaz maliki ve ipotek borçlusudur....
İpotek tesisi için, rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasında bir anlaşmanın (ipotek sözleşmesinin) bulunması Türk Medeni Kanununun 856.maddesi hükmünce de tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Kuşkusuz, alacak sona erdiği halde, alacaklı terkin taahhüdüne rağmen terkin talebinde bulunmazsa taşınmaz maliki rehnin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile mahkemeden isteyebilir. Somut olaya gelince; Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, 15.07.2003 günlü ipotek sözleşmesinin davalı tarafından davacıya 38807 ada 9 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 60/686 arsa paylı 1.normal kat 5 numaralı meskenin satışı sebebiyle kurulduğu anlaşılmaktadır. Resmi senette, satışın 11.milyar TL üzerinden yapıldığı, satış bedelinden 1.milyar TL’nin peşin ödendiği, kalan 10.milyar TL için de 5 yıl süreli ipotek (rehin sözleşmesi) kurulduğu görülmektedir. İpotek akdinin tesis nedeni ortadan kalkmadan ipoteğin terkini düşünülemez....
Sayılı dosyası ile ipoteğin terkini dosyası açıldığını, bilirkişi tarafından belirlenen ipotek bedeli dosya içerisine depo edildiğini, bahse konu şirketin tasfiye olmuş olması nedeni ile İİK md. 153 gereğince ipotek kaydının terkinine ilişkin muhtıra tebligatı yapılamadığını, işbu davada ihyası talep edilen ... Ltd. Şti. Ticaret sicilinde re'sen terkin edildiğinden ötürü bu davada husumeti sadece ticaret sicil müdürlüğüne yöneltildiğini belirterek ... Ltd. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, sicilden kaydı resen terkin edilen şirketin ihyasına ilişkindir. Davalı şirketin sicil kaydı incelendiğinde, 31/07/2013 tarihinde resen terkin edildiği ve merkez adresinin ...Kadıköy İstanbul olduğu anlaşılmıştır. HMK 114/ç maddesinde "Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması" denilmektedir....
Çünkü, ipotek bedelinin ödenmesi veya süresinin dolması halinin hukuki sonucu esastan red kararını gerektirdiği halde, tahsil veya terkin yönünde eda davası açılmaması hukuki yarar yokluğu olarak belirtilmiştir. Bu çelişki çerçevesindeki tahsil veya terkin davasının ise ödeme ve süre dolması hallerinde dinlenmeyeceği de dikkate alınmamıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacı tarafın "ipotek bedelinin güncellenmesi" isteğinde hukuki yarar olduğu kabul edilmelidir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesince "hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine" yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; davacının "ipotek bedelinin güncellenmesi" isteğinde hukuki yarar olduğu kabul edilmek suretiyle, dosya kapsamında alınan ve dairemizce incelenmekle denetime elverişli ve uygun bulunan bilirkişi raporundaki ipotek bedelinin ödenmeyen kısmının güncellenmiş miktarının tespiti yönünde karar vermek olmalıdır....
Çünkü, ipotek bedelinin ödenmesi veya süresinin dolması halinin hukuki sonucu esastan red kararını gerektirdiği halde, tahsil veya terkin yönünde eda davası açılmaması hukuki yarar yokluğu olarak belirtilmiştir. Bu çelişki çerçevesindeki tahsil veya terkin davasının ise ödeme ve süre dolması hallerinde dinlenmeyeceği de dikkate alınmamıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacı tarafın "ipotek bedelinin güncellenmesi" isteğinde hukuki yarar olduğu kabul edilmelidir. Sonuç olarak; ilk derece mahkemesince "hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine" yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; davacının "ipotek bedelinin güncellenmesi" isteğinde hukuki yarar olduğu kabul edilmek suretiyle, dosya kapsamında alınan ve dairemizce incelenmekle denetime elverişli ve uygun bulunan bilirkişi raporundaki ipotek bedelinin ödenmeyen kısmının güncellenmiş miktarının tespiti yönünde karar vermek olmalıdır....
Şti'nin kredi borcu için 700.000 TL değerinde ipotek verdiğini, asıl borçlunun borcunu ödememesi üzerine hesapların kat edilerek ihtarname gönderildiğini ileri sürerek borçlu aleyhine ipotek resmi senedine dayanarak ihtiyati haciz talep etmiş, mahkemece talebin kabulüne karar verilmiştir. İtiraz eden (borçlu) vekili; mahkemenin yetkisiz olduğunu ikametgahının Kadıköy'de bulunduğunu ve ... ... Mahkemelerinin yetkili olduğunu, kaldı ki ipotek işleminin mahkeme kararıyla iptal edildiğini ve tapudan terkin edildiğini, ipotek senedinde kefalete ilişkin hüküm bulunmadığını, kredi sözleşmesini de kefil sıfatıyla imzalamadığını ileri sürerek ihtiyati haciz kararına itiraz etmiştir. Alacaklı vekili; mahkemenin sözleşmedeki yetki şartı gereğince yetkili olduğunu, borçlunun aynı zamanda kefil olarak da borçtan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunu, ihtiyati haczin şartlarının oluştuğunu savunarak itirazın reddini istemiştir....
müdürlüğü'nün 18/07/2013 tarih ve 36289/9129 sayılı yazılarında davalılar adına düzenlenen ipotek terkin evrakında bulunan 17/06/2010 tarih p/489914 no.lu tahsilat makbuzu bilgisinin Fethiye Sarıtaş adına 13.751,83 TL'lik taksitli satış mal bedeli ödemesi olduğunu ve davalılar adına herhangi bir ipotek emaneti ödemesine rastlanmadığının bildirildiğini, bu sebeple 09/01/2014 tarih 15 no.lu encümen kararı ile 2981/3290 sayılı yasaya göre davalılar adına tescil edilen ve ilk taksit ödemesi yapıldıktan sonra 4 yıllık kanuni süre içinde ödemesi yapılmayan 122,25 m²'lik arsa alanı için tesis edilen ipotek bedelinin 97.800,00 TL olarak güncellendiğini ve davalılara tebligat yapılarak 15 günlük süre içerisinde ödeme yapılmasının istendiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını ve aynı zamanda usulsüz olarak terkin edilen ipotek bedelinin ödendiğine dair makbuzun da ibraz edilmediğini, bu ipoteğin 2981/3290 sayılı yasa gereği davalılar adına tescil edilen yer karşılığında konulmuş olduğunu, taşınmazın...
İpotek, kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) Türk Medeni Kanunu'nun 856. maddesi uyarınca tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Alacak sona erdiği halde alacaklı terkin taahhüdüne rağmen terkin talebinde bulunmazsa taşınmaz maliki rehnin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir. Ancak bunun için, ana para ipoteğinde sözleşmedeki miktar ödenmiş olmalı veya ödenmemişse mahkemeye depo edilmelidir. Somut olaya gelince; 19.11.1998 tarihli Encümen Kararı ile davalı yararına 1.000.000 TL. için 4 yıl süreli kanuni ipotek konulduğu görülmektedir. İpoteğin çerçevesini resmi senet çizeceğinden, resmi senette kararlaştırılan vadeden sonra ipotek bedelinin artırılabileceği yazılmadığından ipotek alacaklısı sözleşme hilafına bu bedelin artırılmasını isteyemez....
İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasında anlaşmanın (rehin sözleşmesi) olması ve bunun Türk Medeni Kanununun 856. maddesi uyarınca tapu siciline tescil edilmesi gerekir. İpotek taşınmaz malikinin kendi borcu için konulabileceği gibi taşınmaz maliki ipotekle üçüncü bir kişinin borcunu da teminat altına alabilir. Alacak sona erdiği halde alacaklı terkin taahhüdüne rağmen terkin talebinde bulunmazsa taşınmaz maliki rehinin kaldırılmasını dava yolu ile mahkemeden isteyebilir. Somut olayda; ipotek 3074 parsel üzerindeki yapının kat irtifakına göre 8/248 arsa paylı 15 numaralı mesken kaydına davalı yararına ve fakat taşınmazın önceki maliki Haluk Taşkıran’a ait 40.000.000.000 Lira borç nedeniyle bir yıl süreli ve faizsiz olarak konulmuştur. Davacı dava konusu taşınmazı ipotek tesisinden sonra 01.12.2004 tarihinde satış suretiyle ve fakat ipotek mükellefiyeti ile edinmiştir....