Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada davacı vekiline HMK 208/4 maddesi gereği imzanın sahte olduğu iddiasına dayalı olarak vasiyetnameyi düzenleyen noter hakkında dava açmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine dair ara karar verilmiştir. Davacı vekili tarafından açılan İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/151 Esas sayısına kayıtlı düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin sahteliğinin tespitine ilişkin davada eldeki dosyayla birleştirme kararı verilmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda ATK raporu, grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen rapor dikkate alındığında, murisin vasiyetname düzenlendiği sırada fiil ehliyetinin bulunduğu, söz konusu vasiyetnamedeki imzaların da murise ait olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Asıl dava, vasiyetnamenin iptali, birleştirilen dava ise düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin sahteliğinin tespitine ilişkindir....
Davalı vekili, imzanın davacıya ait olduğunu savunarak, davanın reddini ve inkar tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen rapora göre senetlerdeki borçlu imzaları ile davacının mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik olduğunun tespit edildiği, dava konusu senetlerdeki imzaların davacıya ait olmadığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, takip konusu bonolardaki imzanın sahte olduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır....
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; Adli Tıp Kurumu raporunda davacıya atfen atılan imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı hususunda bir tespite gidilemediği, bu durumda söz konusu imzanın davacının eli ürünü olduğu hususunda ispat yükünün davalıya ait olduğu, davalının bu hususta herhangi bir delil bildirmediği, bu nedenle dava konusu müşterek ve müteselsil borç senedindeki imzanın davacıya ait olduğu hususu davalı tarafça ispat edilemediğinden davacının davasının kabulü ile takip dayanağı olan ... düzenleme,...vade tarihli ve ... sayılı müşterek ve müteselsil borç senedi nedeniyle ... İcra Müdürlüğünün... Esas sayılı dosyası ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
in konutu üzerine 22/07/1998, 03/03/2000 ve 26/04/2010 tarihli ipotek belgeleri ile 70.000,00 TL'ye kadar ipotek tesis edildiğini, ayrıca 2/3 hisseye sahip arsa üzerine 06/02/2014 tarihli ipotek belgesi ile 650.000,00 TL limitli ipotek tesis edildiğini, 12/02/2015 tarihli sözleşmede müvekkilinin kefaletinin bulunmadığını, ipotek senedindeki kefalete ilişkin ifadelerin geçersiz olduğunu, müvekkili ...'...
Bu nedenle mahkemece, imza inkarında bulunan tarafa finansal kiralama sözleşmesindeki imzasının sahteliğinin tespiti için finansal kiralama şirketi ve sözleşmeyi düzenleyen resmi merci aleyhine dava açması için süre verilmesi ve bu davanın sonunda ortaya çıkacak hukuki neticeye göre yargılamaya devam edilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,, peşin harcın istek halinde iadesine, 22/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asıl ve birleşen davada davalı ... vekili, şirket hisse devrinin ... ve ... ’nin isteği ve bilgisi ile 06/12/2006 tarihinde yapıldığını, davanın 22/02/2011 tarihinde açıldığını, hisse devrine ilişkin zamanaşımının bir yıl olduğunu, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, noter satış senedindeki imzanın davacıya ait olduğunu, davacının imzanın kendisine ait olmadığı yolunda bir itirazının bulunmadığı, kardeş olan davacı ... ile davalı ... 'in işbirliği içerisinde hareket ettiklerini, kötü niyetli olduklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl ve birleşen davada diğer davalılar davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2010/816 esas sayılı dosyası içerisinde bulunan ve... Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından düzenlenen 01/06/2010 tarihli raporda ..., ... adına atılı bulunan imzaların mevcut mukayese imzalarına atfen ..., ......
Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/837 sayılı dosyasının celp edildiği, dosyanın konusunun iş bu davanın konusu olmayan ibranamedeki imzaya ilişkin olduğu anlaşılmış, bu sebeple iş bu dosyanın sonucu beklenilmemiştir.Bu açıklamalar ışığında somut olayda davacı taraf açığa imzanın kötüye kullanıldığını iddia ettiği, HMK 'nın 201. maddesi uyarınca senede karşı ileri sürülen hukuki işlemlerin ispatı ancak yine senetle mümkündür.Davacı taraf imzasının kötüye kullanıldığını yazılı belge ile ispat edemediği" gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın senedin sahteliğinin tespiti davası olduğunu, ancak mahkemenin hatalı olarak borçlu bulunmadığının tespiti davasına dönüştürdüğünü, sahte senedin tespitine ilişkin davada harcın maktu olması gerektiğini, ancak mahkemenin nispi harç istediğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin tarafların delillerini toplamadığını doğrudan red kararı verdiğini, senedin dava dosyasına alınarak incelenmediğini, bu...
İlk Derece Mahkemesince, takip dosyası ve kıymet takdirine itiraz davasında davacınım ipotek senedindeki adresine gerekli tebligatların yapıldığı, vekaletname veriliş amacının ise taşınmazın tamamı üzerine ipotek konulmasına yönelik olduğu, davalı bankanın iyiniyetli kazanımının korunması gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf etmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, 6100 sayılı HMK'nın 353/(1).b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/712 E. sayılı dava dosyası ile vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı açtığı tapu iptal ve tescil davasının kabulle sonuçlandığını, yargılama sırasında '' sözleşme ve taahhütnamedir '' başlığını taşıyan belgenin sunulması ve tarafınca belgenin sahteliğinin ileri sürülmesi üzerine soruşturma dosyasında alınan 10.01.2011 tarihli Adli Tıp Kurumunun raporu ile bu belgedeki ismi altındaki imzanın kendisine ait olduğunun ve anılan belgenin arka yüzündeki ''fından................. ... '' arasındaki bölüm dışındaki hususlar yönünden bir sahtecilik bulunmadığının saptanması üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2012/16968 E. 2013/608 K. sayılı kararında bu rapor gözetilerek vekaletin kötüye kullanıldığından sözedilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gereğine değinilerek kararın bozulduğunu, Adli Tıp Kurumunun raporunun yüzeysel şekilde olduğunu ileri sürerek bu belgenin sahteliğinin tespitine karar verilmesini istemiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2012/14701 Esas sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine 09/12/2010 tanzim, 30/01/2012 vade tarihli, 500.000,00 TL bedelli senede dayanarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını, müvekkili takip konusu senedin varlığından habersiz olduğunu, müvekkili cezaevinde bulunması nedeniyle icra takibine itiraz edemediğini, takibin şekli anlamda kesinleştiği, söz konusu senet incelendiğinde senet üzerindeki imzanın müvekkilinin eli ürünü olmadığını anladığını, bu nedenlerle davalı bankaya hiçbir borcu bulunmadığını, imza incelemesi neticesinde bunun ortaya çıkacağını ileri sürerek imzanın sahteliğinin ve takibe konu borç nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir....