- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatiften takibe dayanak teşkil eden petrol ürünleri kredileri kullanmadığını, kredi borç senedindeki imzanın kendisine ait olmadığını, 1956 sayılı... Tarım Kredi Kooperatifinin 1333 sayılı ... Tarım Kredi Kooperatifine bağlandığını, 2010-2012 yıllarında ...Tar. Kredi Kooperatifinde bir takım yolsuzlukların olduğunu, ... 2. İcra Müdürlüğü'nün 2014/6902 esas sayılı takip dosyasındaki takip dayanağının kredi borç senedinin nasıl oluştuğunu bilmediğini, borç senedinde bulunan imzanın müvekkilinin sürekli kullandığı imzadan farklı olduğunu ve müvekkilinin imzasının taklit edildiğini, borç senedinde müvekkilinin isim ve soy isminin hatalı yazıldığını bu nedenle müvekkilinin ... 2....
Yukarıda ki yapılan açıklamalar doğrultusunda, bir belgeden lehine sonuç çıkaran tarafın yani bankanın muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olduğunu ve davacının ipotek işlemleri sırasında açık rızasının alındığını ispatlaması gerekecektir. Banka tarafından dosyaya ibraz edilen muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespiti için davacıdan tatbike elverişli imza örnekleri davacının okuma yazma bilmediğinden bahisle vermediği için alınamamış dosya mevcut hali ile önce Adli Tıp Kurumuna sonra Jandarma Kriminale gönderilmiş, her iki kurumdan alınan raporda da imzaların karakteristik özelliğe sahip olmaması nedeni ile muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının tespit edilemediği yönünde görüş bildirilmiştir. Banka muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olduğu iddiasını yemin delili de dahil herhangi bir delil ile ispat edememiştir....
Aile Mahkemesinin 2010/870 E. sayılı dosyası ile ipoteğin fekkine karar verildiği, ipotek resmi senedindeki kefalet hükmüne dayalı olarak müvekkilin sorumlu tutulmasının TMK’nun 2 m. aykırı olduğu, ipoteğin fekkine karar verilmesi nedeniyle ipotek resmi senedinin de hukuken ortadan kalkmış olduğu, bu nedenle bir kefaletten söz edilemeyeceği, genel işlem koşulları dahilinde kredi sözleşmesinin geçersiz olduğu belirtilerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu ilk derece Mahkemesince dava hakkında, "Banka tarafından verilecek bir krediye hem ipotek vererek hem de kefil olarak teminat vermek isteyen kişiye ipotek senedi tapu sicil müdürlüğünde, kefalet sözleşmesi ise bankada imzalatılmalıdır. Nitekim ipotek vermeyen kişiler kefalet sözleşmesini bankada imzalamaktadırlar....
Şirketi’ndeki (yeni ünvanı ...Ltd Şti) 1000 payının tamamını Pamukova Noterliğinin ... yevmiye numaralı 17/12/2018 tarihli Limited şirket pay devri sözleşmesi ile davalıya devrettiğini ancak hisse devrinin onaylanmasına dair şirket karar defterine alınmış bir karar bulunmadığından devrin geçersiz olduğunu, 21.12.2018 tarihinde yapıldığı belirtilen genel kurul toplantısındaki imzanın davacıya ait olmadığını, davacıya satış bedelinin de ödenmediğini belirterek pay devrinin iptali ile devredilen payların davacı adına tesciline karar verilmesini, terditli olarak pay devrinin butlan sebebi ile iptaline karar verilmesini istemiştir. Davacı istenen açıklama üzerine noter senedindeki imzanın kendisine ait olduğunu noter senedine ilişkin bir sahtelik iddiasının bulunmadığını belirtmiştir....
ın hesabından onun yerine sahte imza atmak suretiyle 16/01/2013 tarihinde çekilen 13.000 TL'ye ilişkin tediye fişindeki imzanın mudi ...'ın daha önce attığı imzalarla benzerlik gösterdiği, imzanın sahteliğinin ancak 04/03/2014 tarihli kriminal rapor ile anlaşılabildiği gerekçesiyle eylemin nitelikli zimmet kabul edildiği, 27/02/2013 tarihli kanuni soruştura raporunda; dekonttaki imzanın mudinin banka nezdindeki imza örneğine benzemediğinin belirtildiği, yine 23/01/2015 tarihli bilirkişi raporunda; tediye fişindeki imzanın mudinin bankada bulunan imza örneklerine benzemediğinin belirtildiği, heyetimizce yapılan incelemede de 16/01/2013 tarihli tediye fişindeki imzanın mudinin bankada bulunan kartonetteki imzasına benzemediği ve sahte imzanın ilk bakışta sahteliği anlaşılıp iğfal kabiliyetinin olmadığı görülmekle, sanığın mudi ...'...
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 21/04/2015 NUMARASI : 2012/418-2015/345 Taraflar arasındaki uyuşmazlık ipotek senedindeki bedelin uyarlanması isteğine ilişkindir. Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (14.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULU'NA GÖNDERİLMESİNE, 03.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Buna göre hâkim imzayı inkâr eden tarafın isticvap edilmesine karar verdiği hâlde, bu davete icabet edilmemesi imzanın ikrar edilmiş sayılması sonucunu doğuracak ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde inkâr edilen imza ile karşılaştırılan imzanın birbirine benzemediğinin ilk bakışta tespit edilebildiği hâllerde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur (Pekcanıtez H./ Özekes M./ Akkan M./ Korkmaz H.T., s. 1795). Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 09.05.2019 tarihli ve 2017/19-1656 E., 2019/548 K., sayılı kararında da benimsenmiştir. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kambiyo senedindeki imzanın davacı borçluya ait olduğu yönündeki ispat yükü, senedi elinde bulundurup icra takibine girişen ve senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden davalı alacaklıya düşmektedir....
İmza incelemesi için davalıya önceki tarihli ve sonraki tarihli imza örnekleri celp edilmek suretiyle bilirkişi raporu alınmış, alınan bilirkişi raporunun sonuç kısmında kambiyo senedindeki imzanın ...'ün imzasını bilen ve tanıyan bir kişi tarafından takliden atılmış olduğu, imzanın ...'ün eli ürünü olmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili, her ne kadar bilirkişi raporunda kambiyo senedindeki imza ile davalının imzaları arasında benzerlikler bulunduğunun belirtildiği, bu nedenle ATK'dan yeniden rapor alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de bilirkişi raporunda imzanın davalı ...'ün imzasını bilen bir kişi tarafından taklit edilmiş olduğuna dair tespitin de mevcut olduğu, bu nedenle imzalar arasında bazı yönlerden benzerliklerin bulunabileceği anlaşılmaktadır. Alınan raporun sonuç kısmında incelemeye konu imzanın açıkça davalının eli ürünü olmadığı tespit edildiğinden istinaf talebi yerinde değildir....
gerekmesi, C) ... isimli mudinin hesabından 23.05.2008 tarihli tediye fişi ile çekilen 15.000,00 TL'nin sanık tarafından mal edinildiği, mudinin savcılıkta alınan beyanında bahse konu fişteki imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmesi ve sanığın teftiş esnasında alınan beyanında işlemi mudiden daha önce aldığı imzalı boş tediye fişini kullanarak yaptığını beyan ettiği anlaşılmış ise de; Bahse konu imzaların sahteliğinin ilk bakışta anlaşılabilmesi karşısında sanığa bu husus tekrar sorularak mudiden imzalı boş fişi ne zaman ve ne şekilde aldığının sorulması, ...'...
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya gelince, dava konusu taşınmazın tapu kaydında ipotek tesis edildiği tarihte aile konutu şerhi bulunmadığı konusunda uyuşmazlık yoktur. Ancak, ipotek alacaklısı banka taşınmazın bu niteliğini bilerek, ipotek tesisi sırasında taşınmaz maliki olmayan eşin muvafakatini sağlamak için yazılı belge almıştır. Her ne kadar muvafakatnamedeki imza davacı kadına ait olmasa da, ipotek tesisi için eşin rızasını alma yönünde girişimi olan bankanın taşınmazın aile konutu niteliğini bildiği açıktır. Dolayısıyla, muvafakat belgesindeki imzanın rızası gereken davacı eşe ait olup olmadığını denetlemeden (araştırmadan) aile konutu üzerine ipotek tesis ettiren ipotek alacaklısı bankanın TMK’nun 1023. maddesinde düzenlenen tapuya güven ilkesinden yararlanması mümkün değildir. Zira ipotek alacaklısı banka, konutun aile konutu olduğunu bilmektedir ve artık eşin açık rızasını geçerli bir şekilde alma yükümlülüğü altındadır....