Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kat Mülkiyeti Yasası'nın 20. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesine göre, gider ve avans payının tamamını ödemeyen kat malikinin ödemede geciktiği günler için aylık yüzde beş (14.11.2007-5711/9. madde ile değişiklikten önce %10) hesabıyla gecikme tazminatı ödemekle yükümlü olduğundan, ortak giderden payına düşeni ödemeyen bağımsız bölüm malikinin ödemede geciktiği günler için ödemekle yükümlü bulunduğu gecikme tazminatının başlangıcının açıkça saptanmış olması gerekir. Dava konusu ortak giderin dayanağını oluşturan kat malikleri kurulu kararına davalı katılmışsa karar tarihi, kararın alındığı toplantıya katılmamışsa bu kararın veya işletme projesinin kendisine tebliğ edildiği veyahut başka bir biçimde borcunu öğrendiği tarih esas alınmalıdır....

    İcra Müdürlüğünün.....esas sayılı takip dosyasında davalının, kredi kullandıran bankanın davalının verdiği ipotek nedeniyle davalı aleyhine başlattığı icra takibi sırasında ödediği miktarın rücuen tahsili amacıyla icra takibi başlattığı anlaşılmaktadır. Davalının ödeme yaptığı yürürlükte bulunan TBK'nın 596/4 maddesine göre, "Bir alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmişse kullanabilir." buna göre davalının kefilden alacak talebinde bulunabilmesi aralarında bu yönde bir anlaşma bulunmasına bağlıdır. Dosya kapsamında davalı ile davacı kefil ... arasında TBK'nın 596/4.maddesi kapsamında bir anlaşma bulunduğuna dair herhangi bir delil mevcut değildir. Ancak, 05/12/2011 tarihli ipotek akit tablosunun 2.maddesinde açıkça davalı ...'...

      İcra Dairesi'nin 2017/17667 E sayılı dosyasında Örnek:9 ödeme emri göndererek icra takibi başlattığını, ipoteğe dayalı alacak isteminde bulunulmasının mümkün olmadığını ve diğer gerekçelerle yaptığı itiraz üzerine ilgili icra dairesince icra takibinin 28.09.2017 tarihi ile durdurulduğunu, davalı/alacaklının açtığı itirazın iptali davasının Ankara 12....

      - K A R A R - Davacı vekili, davalı bankaca müvekkili ... hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı belgenin bir ipotek belgesi olup bu ipotek belgesinde borçlunun olduğu, ipotek verilen taşınmazın malikinin ise Alpaslan Uzun olduğunu, ipotek işleminde ve daha sonra yapılan ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takipte müvekkilinin taraf olmadığını bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürerek, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davaya konu taşınmazın tapu kaydı ve akit tablosunun incelenmesinde 20.000,00 TL bedelle davalı şirket lehine ipotek tesis edildiği, söz konusu yerin malikinin davacı olduğu, ipoteğin davacının ileride doğacak ve halen doğmuş borçları ve satın alacağı emtialara karşılık teminat olması amacıyla yapıldığı, üçüncü kişinin davalıya olan borçlarına karşılık ipotek verilmediği, davalı ile davacı arasında ticari ilişki olmadığı, davacının 3. kişiye mal verilmesinden dolayı sorumluluğunun doğduğuna ilişkin sunulan davacının imzasının yer almadığı protokolün davacı açısından herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ipoteğin fekki istemine ilişkin olup ipotek değeri 20.000 TL değerindedir. Dava 5000 TL değer gösterilerek açılmış ve harç da bu bedel üzerinden yatırılmıştır....

          Yukarıda ifade edildiği gibi, davacı vekilinin isteminin Kanun’dan doğan alacak olduğu kabul edildiğine ve bu istemin rücuen alacak veya rücuen tazminat ile ilgisi bulunmadığına göre, 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde (6098 sayılı BK’nın 72. maddesi) yer alan zamanaşımı kurallarının uygulanma imkânı olmadığı gibi, Kanun’dan doğan bu dava için ayrıca zamanaşımı süresi öngörülmediği dikkate alındığında, 818 sayılı BK’nın 125. maddesindeki (6098 sayılı BK’nın 146. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır....

            İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki Anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin TMK’nun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir. Tapu Sicil Tüzüğü’nün 22. maddesinde de tapu sicilinde yapılan işlemlerin niteliği, tarihi, saat ve dakikasının yevmiye defterine işleneceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, dava konusu 243 parsel sayılı taşınmaza davalı yararına davacı aleyhine 12.11.2009 günü saat 15:31'de 129.900TL bedel ile kanuni faizli, 12.05.2011 süreli ipotek tesis edilmiştir. Bu niteliğe göre ipotek, kesin borç (karz) ipoteğidir....

              Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılarak güncellenen ipotek bedelinin davalılara ödenmesine ve ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir. Bu itibarla, 136.000 TL ipotek bedelinin herhangi bir güncelleme yapılmadan, yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda ipotek akit tablosunda bila faiz 1 yıl müddetle 136.000 TL üzerinden ipotek konulduğu anlaşıldığından 07.10.1978 tarihinden itibaren dava tarihine kadar yasal faizi ile birlikte ulaşacağı değerin depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken güncelleştirilmiş ipotek bedelinin depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....

                . - 2020/770 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı bankaca müvekkili ... hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı belgenin bir ipotek belgesi olup bu ipotek belgesinde borçlunun Provit Seramik Ürünleri inşaat Mal. Nak. San. Tic. Ltd. Şti. olduğunu, ipotek verilen taşınmazın malikinin ise ... olduğunu, ipotek işleminde ve daha sonra yapılan ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takipte müvekkilinin taraf olmadığını bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini ileri sürerek, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                  Ancak, borçlu anapara ipotek miktarından bir kısmını ödemiş veya depo etmişse yine de davanın reddi gerekir ise de, “çoğun içinde az da vardır” kuralı uyarınca Tapu Sicil Tüzüğünün 31/son maddesi hükmüne göre ipotek bedelinden ödenen bölümün kütüğün düşünceler sütununda gösterilmesi gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu