Bankası vekili tarafından, aile konutu şerhi konulması ve taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescil hükmü yönünden; ... vekili tarafından ise, temyize cevap dilekçesiyle (katılma yoluyla) tapu iptal ve tescil hükmü ile aile konutu şerhi konulmasına ilişkin karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, aile konutu olarak kullanılan taşınmazın hak sahibi olan davalı kocası tarafından açık rızası alınmadan Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi hükmüne aykırı olarak 21.3.2012 tarihinde davalı ...'a “satış” suretiyle devredildiğini; aynı tarihte davalı ...'ın ...tan kullandığı kredinin teminatı olmak üzere taşınmaz üzerine bu banka lehine ipotek tesis ettirildiğini, davalı ...’ın şahsi borçları sebebiyle taşınmaz üzerine ... tarafından haciz konulduğunu ileri sürerek; davalı ...'a yapılan devrin iptali ile taşınmazın kocası adına tescilini, taşınmazı üzerine ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Aile Konutu Üzerindeki İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalılardan ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacının kardeşinin Esnaf Kefalet Kooperatifinden almış olduğu kredinin teminatı olmak üzere aile konutu üzerine 17.04.2009 tarihinde ipotek tesis ettirildiği, borca, taşınmazın maliki olan davalı kocanın ve diğer davalı ...'in "kefil" oldukları, davalı ...'...
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/2- 2056 esas, 2015/1201 karar ve 15.04.2015 günlü kararı ile, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.” Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa dahi aile konutudur. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Aile Konutu Şerhi ve İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm aile konutu şerhi konulmasına ilişkin karar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü....
davacının 12.10.2016 tarihinde tapuya başvurup "aile konutu şerhi" koydurduğunu, şerhten sonra tapu örneği davacıya verilince BTEKS Tekstil Ürünleri T2 Limited Şirketi isimli şirket lehine 26.06.2008 tarihinde 150.000,00 TL, 10.04.2009 tarihinde 200.000,00 TL ipotek konulduğunu öğrendiğini, yaptıkları araştırmada Bteks ......
Dava aile konutu olarak kullanıldığı ileri sürülen taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin kaldırılmasına yönelik olduğuna göre, öncelikle aile konutu olarak kullanılan bölümün belirlenmesi gerekir. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; taşınmazın vasfıda dikkate alınarak, dava konusu taşınmazda usulünce keşif yapılıp, ipotek tesis tarihinde ve halen tarafların aile konutu olarak kullandıkları bağımsız bölümün belirlenmesi, uzman bilirkişilerden "Aile konutu" olarak kullanılan bölümün kroki ve harita üzerinde işaretlenmesinin istenmesi, aile konutu olarak kullanılan bu bölümün değerinin belirlenip, bu bölümle sınırlı olacak şekilde ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, taşınmazın tamamına yönelik olarak ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Davalılar vekili, taşınmazın teminat olarak gösterildiği kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun kapatıldığını, ancak dava dışı bankanın kötü niyetli olarak ipoteği fek etmediğini, ayrıca ipotek konusu taşınmazın aile konutu olduğunu ve eş rızası olmadan ipotek konulamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalıların murisinin taşınmazını 2007 yılında dava dışı bankaya süresiz olarak ipotek verdiği, ipoteğin kurulduğu tarihte taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi olmadığı, davacının yasal temlik alan olup takip alacağının da hak sahibi olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının itirazının 80.000 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir....
nın taraf ehliyetinin bulunmadığını, diğer davacı ... yönünden yapılan incelemede ise davalı ... adına kayıtlı aile konutu olan taşınmaza, davalı kocanın kendisinin çektiği ticari kredinin teminatı olarak davalı bankaya 27.09.2011 tarihinde ipotek verdiği, taşınmazın ipoteğin verildiği tarih itibariyle aile konutu olduğu dosyadaki delillere göre sabit olup; davalı bankanın da taşınmazın aile konutu olmadığı yönündeki karşı iddiasının bulunmadığı, taşınmaza ipotek konulurken davacı eşin açık rızasının olduğuna dair kayıt ve belge bulunmadığı, taşınmaza ipotek konurken ipotek tescil talep belgesi ve tapu kayıt belgelerinde taşınmazın mesken olduğunun açık olduğu ayrıca buradaki davalı malik adresi ile kredi sözleşmesindeki adresin aynı adres olduğu, taşınmazın mesken olduğunun ipotek işlemleri sırasında da davalı bankaca bilindiği anlaşılmakla, davalı bankanın 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinde geçen rızayı almadığı gibi basiretli tacir gibi davranıp taşınmazın aile konutu olup olmadığnı...
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 194/1. maddesine göre, eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutunu devredemeyeceği veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamayacağı, aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetlerinin sınırlandırıldığı, ipoteğin doğrudan doğruya aile konutundan faydalanma ve oturma hakkını engellemiyorsa da, hak sahibi eşin kötüniyetli ve muvazaalı işlemleri ile aile konutunun elden çıkarılma tehlikesi nedeniyle ipotek işlemine diğer eşin açık rızasının şart olduğu, davalı banka tarafından davacının ipotek tesisine açık muvafakatının bulunduğu hususunun ispatlanamadığı, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin geçersiz olduğu, geçersiz ipotek uyarınca yapılan takip ile davacının zararına sebebiyet verilecek şekilde taşınmazın cebri icra ile satıldığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü...
TMK'nın 193. maddesi dikkate alındığında kural olarak eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlem yapma serbestisi Türk Medeni Kanunu felsefesi içinde kabul edilmişken, aynı Kanunun 194. maddesi ile bu kurala istisna getirilmiş, aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması esası kabul edilmiştir. TMK'nın 194. maddesinin birinci fıkrası; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." hükmünü içermektedir. Bu madde hükmü ile aile konutu şerhi konulmuş olmasa da eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, konutun aile konutu vasfı bulunduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, emredici niteliktedir....