Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında tahliye taahhüdüne dayalı olarak tahliye istekli olarak başlatılan takibe, davalının itirazı üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Hükme esas alınan ve takibe dayanak yapılan 15.9.2008 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı 15.10.2008 düzenleme ve 15.10.2010 tahliye tarihli tahliye taahhütnamesine dayanarak ... 2. İcra Müdürlüğü'nün 2010/4885 sayılı dosyası ile tahliye isteminde bulunmuş örnek 14 tahliye emri davalıya 6.11.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı süresinde imzaya itiraz etmiştir....

    İcra mahkemesi imzaya itirazın kabulüne karar verirse, artık borca itirazın (misalde takas itirazının) incelenmesine gerek kalmaz.”(Prof. Dr. Baki Kuru, İcra İflas Hukuku El Kitabı- ikinci baskı, syf 807) Somut davada da davacı borca itiraz etmiş ise de imzaya itiraz yönünden kabul kararı verildiğinden açıklandığı üzere ayrıca borca itiraz yönünden bir inceleme yapılmamıştır. Davacının imzaya itirazının kabulüne; İİK m.170/3 gereğince, Harran İcra Dairesi'nin 2020/183 Esas sayılı takip dosyasında davacı-borçlu yönünden takibin durdurulmasına, karar verildiği görülmüştür....

    takibin iptaline, imzaya itirazların kabulü ile takibin durdurulmasına, alacağın %20 aşağı olmamak üzere tazminata ve %10 tutarında para cezasına mahkum edilmesini talep etmiştir....

    Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlu şirket aleyhine bir adet çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipte; borçlu şirketin, borca ve yetkiye itirazı ile birlikte takibe konu çekin altındaki keşideci imzasının keşide tarihine göre şirket yetkilisine ait olmadığını belirterek süresi içerisinde imzaya ve borca itiraz ettiği, mahkemece, ......

      İİK.nun 170/4. maddesinde, imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklının takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve alacağın %10'u oranında para cezası ile sorumlu tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takip alacaklısı ... takip dayanağı bonolarda lehtar sıfatını taşımakta olup, lehtar, bonodaki imzaların, keşideci ve avalist olan borçlulara ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bonodaki imzanın borçluların eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklının, imzaya itirazı kabul edilen keşideci ve avalist durumundaki borçlulara karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Bu husus mahkemenin de kabulündedir. İmzaya itiraza ilişkin dava devam ederken ...’nin ...’ye devredilerek birleşmesi, alacaklı sıfatını kazanan ........

        Somut olayda, borçlunun imzaya itirazı üzerine, alacağın yüzde yirmisi oranında teminat yatırılması karşılığında takibin geçici olarak durdurulmasına karar verildiği, ancak teminat yatırılmadığından takibin durdurulmadığı anlaşılmaktadır. Takip durdurulmadığından borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ......

          Hukuk Dairesi'nin 2020/592 E.- 2021/1234 K. sayılı kaldırma ilamında borca ve faize yönelik itirazların incelenmesi konusunda bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği söylenmiş ise de, davalı alacaklının faizden feragat ettiği anlaşıldığından dosyanın bilirkişiye verilmediği gerekçesi ile davacının imzaya itirazının reddine, davacının faize ve borca yönelik itirazı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, takip durdurulmadığından tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir....

          Hal böyle olunca, mahkemece, borçlunun imzaya itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken; takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir. 2- İİK.nun 170/4. maddesine göre; imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, icra mahkemesi, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın % 10’u oranında para cezasına mahkum eder. Somut olayda, alacaklının, takip dayanağı çeklerde, lehtar olmadığı, lehtardan sonra gelen cirantaların cirosu ile yetkili hamil sıfatını kazandığı görülmektedir. Bu durumda, alacaklı hamil, imzaya itiraz eden keşidecinin imzasının sıhhatini bilemeyeceğinden ağır kusurlu kabul edilemez....

            İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/09/2020 NUMARASI : 2020/147 ESAS, 2020/169 KARAR DAVA KONUSU : İtiraz KARAR : Taraflar arasında görülen imzaya itiraz davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sonucunda verilen karara karşı, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK 353. madde uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında icra dairesinin 2020/3265 Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığını ancak takibe konu çek de yer alan imzaların müvekkiline ait olmadığını ifade etmiştir. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; imzaya itirazı kabul etmediklerini belirterek itirazın 2004 sayılı kanunun 168/4 maddesinde yer alan 5 günlük süre içerisinde yapılmadığını ifade etmiştir....

            Bu nedenle imzaya itiraz ediyorum” demek suretiyle borca itiraz etmiştir. Davalı borçlu itirazında sözleşmenin imzalandığı tarihte, imzanın, şirketi temsile yetkili kişilere ait olmadığına ilişkin bir itirazı bulunmamaktadır. Bu nedenle davalının imzanın “şahsına” ait olmadığı yönündeki itirazı, İİK.nun 269/2 maddesi kapsamında teknik manada “imzanın açıkça ve kesin olarak reddedilmesi” niteliğinde değildir. Nitekim davalı borçlu da, sözleşmenin imzalandığı tarihte kendisinin şirket temsilcisi olmadığını, duruşmada beyan etmiştir. Buna göre, mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              UYAP Entegrasyonu