"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23/05/2014 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22/10/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı Hazine vekili; 1499 (3050) sayılı parselin içinde bulunduğu alanda davalı belediyeler tarafından yapılan imar düzenlemelerinin idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek kadastral parselin ihyası ile Hazine adına tescilini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir....
İmar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkin bu davalarda, taraflar arasında mülkiyet ihtilafının bulunmadığı; davacının talebinin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması ve ayrıca yargılama gideri ve bu giderlerden sayılan vekalet ücretinden iptal edilen idari işlemi yapan davalı ...'nin sorumlu tutulması gerekir. 4. 20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 7 nci maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir. 5....
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Ayrıca; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır....
O halde, değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, 1518 sayılı parsel ile ihdas beyannamesinde belirtilen 155 sayılı kadastral parselin ilk tesislerinden itibaren tapu kayıtları (kütük sayfaları) ve dayanak belgeleri (terkin, şuyulandırma vs. ilişkin belgeler) getirtilerek yapılan imar düzenlemeleri ve ihdas beyannamesi irdelenip, alınacak bilirkişi raporunun denetlenmesi, yine davaya konu taşınmazın 775 sayılı Kanunun yürürlük tarihi itibariyle belediye sınırları içinde kalıp kalmadığı araştırılıp, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre de dava, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkin olup, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmamaktadır....
Hukuk Dairesinin 14.04.2016 tarih ve 2015/12402 Esas, 2016/4441 Karar sayılı ilamıyla, davacı Hazinenin 113 ada 52 parsel sayılı ihdas parselinin ihyasına yönelik eldeki davayı açtığı ve mülkiyet hakkına sahip olduğu, başka bir deyişle, aktif husumet ehliyetinin bulunduğu tartışmasız olduğu, öncelikle ihyası istenilen 113 ada 52 sayılı parselin kadastral çap sınırları içerisinde imar uygulaması sonucu oluşturulan alanlar (imar parselleri, park, yol vs.) keşif yapılmak suretiyle saptanıp, dava dışı alanlar bakımından mülkiyet hakkı etkilenecek malikleri hakkında da kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil davası açması için davacıya usulüne uygun olarak süre verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi gerektiği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleşen davanın Yasa değişikliği nedeniyle reddine karar verilmiştir. V....
-KARAR- Dava, imar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak, sicil kayıtlarının illetini teşkil eden idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilerek kayıtların dayanaksız hale geldiği ve sicil kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı vekili, davalı ... vekili ile dahili davalı ... vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Ancak, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğundan hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile avukatlık ücretinin maktu olması gerekirken nispi olarak tayin edilmiş olması doğru değildir. ./......
İmar işleminin iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası isteğine ilişkin bu davalarda, taraflar arasında mülkiyet ihtilafının bulunmadığı; davacının talebinin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek, hüküm altına alınması gerekli karar ilam harcı ile vekâlet ücretinin maktu olması gerekir. 4. 20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 7 nci maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18/01/2012 ve 02/11/2017 günlerinde verilen dilekçelerle kadastral parselin ihyası nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26/03/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili ile davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir....
O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan; kadastral parselin ihyasının, imar uygulamasıyla kadastral parsel sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin kadastral parsel içerisinde kalan kısımlarının tapu kaydının iptali ile eski hale getirilerek tescili suretiyle mümkün olabileceği gözetildiğinde; ihyası istenilen kadastral parselin çap sınırları içerisinde kalan imar parsellerinin tamamının tespitiyle kayıt maliklerinin davada yer almaları gerektiği de açıktır. Somut olayda; davacı 21 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ... adına kayıtlı iken ......
Belediyesi Başkanlığı hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davacının diğer davalılar hakkındaki imar öncesi duruma dönülmesi ve terditli olarak açtığı tazminat davasının reddine" karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, imar uygulamasının idari yargı yerinde iptali sebebiyle kadastral mülkiyet durumunun ihyası, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin olup, mahkemece, ... Belediyesi tarafından yapılan 38 nolu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilmediği ve halen geçerliliğini koruduğu, anılan imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağından söz edilemeyeceği belirlenerek işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasında bir isabetsizlik yoktur....