Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahallesinde 3290 sayılı Kanun ile değişik 2981 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin (b) bendi gereğince yapılan imar uygulaması sonucunda ... adına tescil edilen dava konusu 1435 ada 9 parsel sayılı 559 m² yüzölçümlü taşınmazın üzerinde gecekondusu bulunan davalı-karşı davacıların murisi ...'ye bu taşınmazın 315/559 hissesinin 2981 sayılı Kanun gereği kanuni borç ipoteği tesis edilmek suretiyle tescil edildiği, akabinde davacı idarenin dava konusu borç ipoteği bedelinin güncellenmesini eldeki dava ile talep ettiği, Dairemiz bozma ilamında bu talebin ve dosya kapsamında belirlenen bedelin uygun olduğu belirtilmiş ise de Dairemiz bozma ilamından sonra davalı-karşı davacıların eldeki dava süreci devam ederken harici olarak ipoteğin terkini için Gaizosmanpaşa Belediye Başkanlığına başvurduğu, Belediye Encümeninin 09.10.2012 tarihli ve 881 sayılı kararı ile ipotek bedelinin güncellenmesine ilişkin kararının ... 1....

    Taraflar mevcut ipoteği iradeleriyle tapuda yapacakları işlem sonucu kaldırabilecekleri gibi, bir tarafın terkine rıza göstermemesi halinde ipotek bedelinin ödenmesi koşulu ile mahkemeden de isteyebilir. Somut olaya gelince; davacıya ait 10320 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında davalı lehine tesis edilen kanuni ipotek 204.750.000,00TL bedellidir. İpoteğin imar uygulaması sebebiyle davalının maliki olduğu taşınmazdan bir miktar yerin davacı taşınmazına ilavesi zaruretinden kaynaklandığı görülmektedir. Bu nedenle, imar uygulama cetvellerinden davalı taşınmazından kaç m2 yer alındığı tespit edilerek, kanuni ipotek bedelinin alınan bu miktarın taşınmazın dava tarihindeki değerine göre belirlenmesi gerekir. Zira, kanuni ipotekler tarafların serbest iradeleriyle değil, Kanundan kaynaklanan bazı zorunlu durumlar sebebiyle tesis edilir....

      İpoteğin, imar uygulaması sebebiyle davalının maliki olduğu taşınmazdan bir miktarın davacı taşınmazına ilavesi zaruretinden kaynaklandığı görülmektedir. O yüzden, imar uygulama cetvellerinden davalı taşınmazından kaç m² yer alındığı tespit edilerek, kanuni ipotek bedelinin alınan bu miktarın taşınmazın dava tarihindeki değerine göre belirlenmesi gerekir. Zira, kanuni ipotekler tarafların serbest iradeleriyle değil, kanundan kaynaklanan bazı zorunlu durumlar sebebiyle tesis edilir. Mahkemece öncelikle, HMK’nın 266. maddesi hükmü gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılarak ve imar uygulama cetvelleri incelenerek, davalı ... taşınmazından imar uygulaması sebebiyle ne miktar yer alındığı tespit edilmeli, gerekirse keşif de yapılarak bu miktarın dava tarihindeki değeri bilirkişilere hesaplattırmalıdır....

        O yüzden, imar uygulama cetvellerinden davalı taşınmazından kaç m2 yer alındığı tespit edilerek, kanuni ipotek bedelinin alınan bu miktarın taşınmazın dava tarihindeki değerine göre belirlenmesi gerekir. Zira, kanuni ipotekler tarafların serbest iradeleriyle değil, kanundan kaynaklanan bazı zorunlu durumlar sebebiyle tesis edilir. Mahkemece öncelikle, HMK'nın 266. maddesi hükmü gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılarak ve imar uygulama cetvelleri incelenerek, davalı ...'in taşınmazından imar uygulaması sebebiyle ne miktar yer alındığı tespit edilmeli, gerekirse keşif de yapılarak bu miktarın dava tarihindeki rayiç değeri bilirkişilere hesaplattırmalıdır. Daha sonra belirlenen bu bedelden ..... payına düşen miktarı davacıya depo ettirmeli, depo edilirse dava kabul edilerek ... yönünden yeni belirlenen bedel, diğer davalılar kararı temyiz etmedikleri için önceki bedel ödenmesi karşılığı ipoteğin kaldırılmasına karar verilmelidir....

          Taraflar mevcut ipoteği iradeleriyle tapuda yapacakları işlem sonucu kaldırabilecekleri gibi, bir tarafın terkine rıza göstermemesi halinde ipotek bedelinin ödenmesi koşulu ile kaldırılmasını mahkemeden de isteyebilir. Somut olaya gelince; davalıların murisi yararına 03.01.1996 tarihinde tesis edilen kanuni ipotek, 755 TL bedellidir. İpoteğin, imar uygulaması sebebiyle davalının maliki olduğu taşınmazdan bir miktarın davacı taşınmazına ilavesi zaruretinden kaynaklandığı görülmektedir. O yüzden, imar uygulama cetvellerinden davalı taşınmazından kaç m2 yer alındığı tespit edilerek, kanuni ipotek bedelinin, alınan bu miktar taşınmazın dava tarihindeki değerine göre belirlenmesi gerekir. Zira, kanuni ipotekler tarafların serbest iradeleriyle değil, kanundan kaynaklanan bazı zorunlu durumlar sebebiyle tesis edilir....

            Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulü ile davacının taşınmazına davalılara ait taşınmazdan imar parseli oluşturabilmek için eklenen kısmın rayiç bedelinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalılar ipotek bedeline dava tarihinden faiz hükmedilmesi gerektiği, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamaları gerektiği gerekçesiyle temyiz etmişlerdir. 1) Yapılan yargılamaya, toplanan delilere ve dosya kapsamına göre davalıların faiz istemine yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2) Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava konusu imar ipoteği yasadan kaynaklanmakta olup niteliği gereği yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken davalılardan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nın 438/7. maddesi gereği hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, imar ipoteğinin terkini istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiş, davalı vekili hükmü yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden istinaf etmiştir. Dava ıslah imar planı uygulaması nedeniyle taşınmaz kaydına konulan imar ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup dava konusu imar ipoteği yasadan kaynaklanmaktadır. İmar ipoteğinin niteliği gereği yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılması gerekir. Davanın açıklanan bu niteliği itibariyle ipotek şerhi ancak bedel ödendiği taktirde kalkacağından HMK'nun 312/2.maddesi uyarınca dava konusu ipoteğin niteliği de gözetilerek davalı tarafın yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması doğru görülmemiştir....

              İpoteğin, imar uygulaması sebebiyle davalının maliki olduğu taşınmazdan bir miktarın davacı taşınmazına ilavesi zaruretinden kaynaklandığı görülmektedir. O yüzden, imar uygulama cetvellerinden davalı taşınmazından kaç m2 yer alındığı tespit edilerek, kanuni ipotek bedelinin alınan bu miktarın taşınmazın dava tarihindeki değerine göre belirlenmesi gerekir. Zira, kanuni ipotekler tarafların serbest iradeleriyle değil, kanundan kaynaklanan bazı zorunlu durumlar sebebiyle tesis edilir. Mahkemece yapılması gereken iş, HUMK’nun 275. maddesi hükmü gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılarak ve imar uygulama cetvelleri incelenerek, davalı taşınmazından imar uygulaması sebebiyle ne miktar yer alındığını tespit etmek, gerekirse keşif de yapılarak bu miktarın dava tarihindeki değerini bilirkişilere hesaplatmak, bu bedeli davacıya depo ettirmek, depo edilirse şimdiki gibi davayı kabul etmek olmalıdır....

                Üst sınır ipoteği, genellikle rehnin kurulduğu anda miktarı bilinmeyen ve ilerde doğacağı zamanda da miktarının ne olacağı tahmin edilemeyen alacaklar için kurulur. Henüz gerçekleşmemiş olmakla birlikte doğması ihtimali bulunan tazminat alacakları, genel kredi hesabı veya cari hesaptan doğan alacaklar ile şarta bağlı alacaklar bu tür alacaklara örnek olarak gösterilebilir. (Oğuzman/Seliçi/Oktay-Özdemir, s. 720; Köprülü/Kaneti, s. 287- 288; Gürsoy/Eren/ Cansel, s.967- 968; Ayan, s. 136). Bununla birlikte, miktarı belirli bir alacak için de üst sınır ipoteğinin kurulmasına kanunen bir engel bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle taraflar, anapara ipoteği ile güvence altına alabilecekleri miktarı belirli bir alacağı da üst sınır ipoteği ile güvence altına alabilirler. Bu durumda, miktarı belirli bir alacak için kurulmuş ipoteğin, anapara ipoteği mi yoksa üst sınır ipoteği mi olduğu sorunu ortaya çıkabilir....

                Somut olayda, davacıya ait taşınmaz üzerine imar ipoteği, davalıya ait 264 m2'ye tekabül eden arsa için 2640 TL bedelle, davalı yararına konulmuştur. Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan 29.03.2012 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu ipoteğin dava tarihi itibariyle rayiç değeri 18.450 TL olarak tespit edilmiştir. Bu değerdeki bir davaya bakmak sulh hukuk mahkemesinin görev sınırının üzerinde olduğundan asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Mahkemece kamu düzeninden olan görev hususu re’sen gözetilerek görevsizlik karar verilmesi gerekirken çekişmenin esasının incelenerek hüküm kurulması doğru olmadığından, hükmün bozulması gerekmiştir. Davalının 18.450 TL olarak tespit edilen ipoteğin rayiç bedelinin düşük olduğuna ilişkin temyiz itirazının ise bozma nedenine göre şimdilik incelenmesi gerekmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu