Belediyesinin 38 nolu düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı ... Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 886 sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisine de şuyulandırmalar sonucunda ... Köyü 4849 ada 1 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini, ancak ... Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek; tapu iptali ve Hazine adına tescil, olmadığı takdirde tazminat istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacı Hazinenin ... aleyhine açtığı davanın yasal zorunluluk nedeniyle taraf sıfatı kalmayan ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı Hazinenin diğer davalılar yönünden davasının kabulü ile ... İli ... İlçesi ......
Somut olayda, dava konusu 2739 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 26.08.1988 tarihli imar uygulaması sonucunda arsa niteliği ile 24/120 hissesinin davacı ... adına, 42/120 hissesi davalının miras bırakanı ... adına kaydedildiği, davacı idarenin 01.02.2006- 31.08.2011 dönemine ilişkin ecrimisil talep ettiği anlaşılmaktadır. Dosya arasında bulunan 01.09.2011-31.01.2013 dönemi ecrimisil talebine dayanak ... Genel Müdürlüğü'nün 20.02.2013 tarihli ve 301 sayılı ecrimisil ihbarnamesinin iptaline ilişkin İstanbul 9. İdare Mahkemesinin 30.04.2014 tarihli ve 2013/773 Esas, 2014/815 Karar sayılı kararıyla, imar uygulaması öncesinde davalının murisi tarafından inşa edilen bina ve müştemilata 2918 sayılı yasa uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda ... Genel Müdürlüğü'nün hisse sahibi olduğu, imar uygulaması sonucu meydana gelen yeni hukuki duruma göre ......
İdare Mahkemesinin 30.04.2014 tarihli ve 2013/773 Esas, 2014/815 Karar sayılı kararıyla, imar uygulaması öncesinde davalıların murisi tarafından inşa edilen bina ve müştemilata 2918 sayılı yasa uyarınca yapılan imar uygulaması sonucunda Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün hisse sahibi olduğu, imar uygulaması sonucu meydana gelen yeni hukuki duruma göre Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilen taşınmaz üzerinde kalan yapılardan dolayı davacıların 2886 sayılı yasanın 75. maddesi gereğince işgalci sayılamayacağı gerekçesiyle Vakıflar Genel Müdürlüğünün 20.02.2013 tarih ve 301 sayılı ecrimisil ihbarnamesinin iptaline karar verilmiştir. Ne var ki dosya arasında davalılar tarafından sunulan karar örneğinin sureti kesinleşme şerhi içermemektedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede fiili imar uygulaması yapıldığı ileri sürüldüğünden; Dava konusu taşınmazda fiili imar uygulaması yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar uygulaması nedeniyle düzenlenen parselasyon planı, şuyulandırma cetvelleri ve yeni oluşan tapu kayıtları ilgili Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtildikten sonra, Birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “....Davacı tapuda tamamına sahip olduğu 84 ada 7 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sırasında 1/2 pay sahibiymiş gibi işlem yapılmak suretiyle yeni oluşturulan imar parselinde kendisine eksik pay verildiği iddiası ile eksilen payı için maddi tazminat istemektedir. Davacı imar uygulaması sırasında taşınmazdaki payının 1/2 olarak kabul edilmesinin tapu idaresince imar uygulamasına esas alınmak üzere düzenlenmiş olan kayıtlardaki hatadan kaynaklandığını iddia etmektedir. O halde imar uygulamasına ilişkin işlemler incelenerek davacının payına ilişkin yanlışlığın tapu sicil müdürlüğünden mi yoksa belediye imar uygulamasındaki bir hatadan mı kaynaklandığı belirlenmeli ve onun sonucuna göre karar verilmelidir. Yerel mahkemece, açıklanan yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. ...” denilmiştir....
GEREKÇE VE DEĞERLENDİRME : Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri, istinaf sebepleriyle bağlılık ve kamu düzeni ilkesi dikkate alınarak; Kamulaştırmasız el atılan arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem olarak doğru ise de; Yapılan incelemede dava konusu taşınmazın 09.12.2020 tarih 48.920 yevmiye nolu imar uygulaması neticesinde tapu kaydının pasife alındığı anlaşıldığından; 1- Dava konusu taşınmaza ilişkin bahsi geçen imar uygulaması kapsamında şuyulandırma cetveli ile birlikte oluşan yeni tapu kayıtları Tapu Müdürlüğünden getirtildikten, 2- İmar uygulaması kapsamında davacı tarafın başka parselde hisselendirilip hisselendirilmediği, başka parselde hisselendirilmiş olması durumunda hisselendirilen parselin imar planındaki konumunun ilgili belediye başkanlığından sorulup bu parsele fiilen el atma olup olmadığı araştırılarak bu konuda fen bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra oluşan sonuca göre davacı tarafın...
Bu anlatıma göre, davacı, imar uygulaması nedeniyle binmeli olarak tabir edilen mükerrerlik durumunun oluşması nedeniyle taşınmazından faydalanamamaktadır. Taşınmazın kayden olduğu fiiliyatta olmadığı iddia edilmiş olup, bilirkişi raporu ile de, 78 nolu imar uygulaması ile 175,00 m²lik kısmı yönüyle mükerrerlik oluşturulduğu, 175,00 m²lik kısmın 4 nolu ihdas parseli olarak yoldan ihdasen Balçova Belediyesi adına tescil edildiği, diğer ihdas parselleri ile birlikte geriye kalan 4.400,00 m2lik kısmın da muhtelif imar parsellerinde (hangi parseller olduğu açıklanmamış) Balçova Belediyesi adına tescil edildiği bildirilmiştir....
KARŞI OY Yerel Mahkeme ile Yargıtay Özel Dairesi arasındaki uyumazlık; Kadastro parseli olan ve Haliç Düzenleme Alanında kalması nedeniyle, imar uygulaması yapılması olanaklı olmayan dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesinde, imar parselinin emsal alınması nedeniyle dava konusu taşınmazdan DOP (düzenleme ortaklık payı) kesintisi yapılmasının gerekip gerekmediği noktasındadır. Yerel Mahkemece; dava konusu taşınmazın kadastral parsel, emsalin imar parseli olduğu, dava konusu taşınmazın Haliç Düzenleme Alanında kalması nedeniyle, bölgede imar uyulaması yapılması mümkün değilse de, taşınmazın değeri emsal incelemesine göre belirlendiğinden, emsalin bulunduğu bölgede uygulanan düzenleme ortaklık payı kesintisi oranın dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesinde uygulanması gerektiği belirtilerek hüküm oluşturulmuştur....
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; ... parsel 20/11/1996 tarih, 183 sayılı encümen kararı ile imar uygulaması gördüğü, imar uygulaması sonucu 3982 ada 5 parselin oluştuğu, imar uygulamasının tescilinden sonra davacıların dava konusu taşınmazda pay sahibi oldukları, imar uygulaması yapıldığı sırada malik sıfatı bulunmayan davacıların, bedele dönüştürülen kısım için hak iddia edemeyeceklerinden davacıların husumet ehliyetleri bulunmadığı gözetilerek, aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 20/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı ... vekilinin temyizine gelince; Dava konusu edilen 1403 parsel sayılı taşınmazda davacılar toplam 53585 m² pay sahibi iken, bu hissenin 13396 m²'lik bölümünün taşınmazda imar uygulaması yapılması şartı ile düzenlenen 02.10.1990 tarihli protokol uyarınca, 18.10.1990 tarihinde Küçükçekmece Belediyesine hibe edildiği ve adı geçen belediyece yapılan imar uygulaması sonrasında davacılara imarın 359 ada 1, 358 ada 2, 360 ada 23, 360 ada 24, 360 ada 26, 360 ada 27, 360 ada 29, 324 ada 14, 414 ada 2, 414 ada 3, 277 ada 26, ve 358 ada 3 parsel sayılı taşınmazlardan hisseler verildiği ve davacıların bu hisselerini dava dışı şahıslara sattıkları, imar parsellerindeki hisselerin satışından sonra, dava konusu taşınmaza ilişkin imar planının ... 5. İdare Mahkemesinin 2003 yılında kesinleşen 1997/1350-199/1158 sayılı kararı ile iptal edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda; davacıların imar uygulaması yapılması şartı ile, hisselerinin bir kısmını hibe etmesinden sonra, ......