Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenle 149 ada 1 sayılı parselin 20.1.2001 tarihinde imar gördüğü gözetilerek bu parselin imar sonucu hangi ada ve parsellere gittiğinin belirlenmesi, buna ilişkin tapu kayıtlarının ve tapu kayıtlarının oluşumuna esas alınan imar evrakının Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, davacının iptal ve tescilini istediği parsellerin 2001 yılında yapılan imarın hangi ada ve parsellere gittiğinin teknik bilirkişi aracılığıyla keşfen saptanmasına çalışılması, yeni maliklere davanın yöneltilmesi ve dava koşulunun yerine getirilmesi gerekir....

    Bilindiği üzere, tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. Hemen belirtilmelidir ki, imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda da dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, tapu iptal ve tescil davaları kural olarak kayıt maliklerine karşı açılır....

      Büyükşehir Belediyesi tarafından imar düzenlemesine tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu, anılan imar uygulamasından önce Hazine adına kayıtlı 1459 (3010) sayılı kök parselin kadastro sınırları içerisinde şuyulandırmalar sonucunda 4963 ada 2 sayılı imar parselinin meydana getirildiğini, ancak gerek ... Belediyesince yapılan 37 No'lu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede ... Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ileri sürerek 1459 (3010) sayılı parsele geri dönüşümü teminen tapu iptali ve Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir Davalı Belediyeler vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hüküm, davalı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ve davalı ......

        Mahkemece yapılan yargılama sonucu; dava konusu .... köyü 171 parsel sayılı taşınmazın 29900 m² olarak davacı adına satış işleminden 1995 yılında tapuya tescil edildiği, taşınmaz üzerinde yapılan imar sonucu 8431 m²'nin DOP payı alınarak 18554 m² olarak 2356 ada 1 parsel olarak davacı adına 2011 yılında yeniden tescil edildiği, geri kalan 2915m²'sinin imara tabi tutulmayarak imar planında kıyı kenar çizgisinin altında kaldığının belirtildiği, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden ve belediye başkanlığından getirtilen belgelerin incelenmesinde kıyı kenar çizgisinin 26/03/2013 tarihinde onanarak kesinleştiğinin bildirildiği, ancak davacının imara tabi tutulmayan taşınmaz kısmının 171 parsel olarak ayrıca tescilli bulunduğu, tapunun iptal edilmediği, davalının fiili bir müdahalesinin de olmadığı, bu nedenle Kamulaştırma Kanunu ve kamulaştırma mevzuatının uygulama yerinin olmadığı, bu hali ile bir idari işlemden söz edileceği ve idari işleme karşı açılacak iptal ve tam yargı davalarının idari...

          Hukuk Dairesinin ........1999 tarihli kararı ile Kadastro Mahkemesi merci tayin edilmiştir. Kadastro Mahkemesinde yargılama devam ederken bu kez 2005 yılında 3194 sayılı Yasa’nın .... maddesi uyarınca imar uygulaması yapılmış ve 321 ada 60 parsel iken 2981 sayılı Yasa uygulaması sonucu 321 ada 141 parsele dönüşen çekişmeli taşınmaz; 5454 ada ..., 5462 ada ... ve 5637 ada ... parseller olarak tescil edilmiştir. Dava dilekçesi içeriğine ve dava tarihine göre davacı, imar çalışmaları sonucu oluşan çap kayıtlarının iptali isteğiyle değil, 2613 sayılı Yasa uyarınca yapılan tapulama çalışması sonucu oluşan tapu kaydının iptali istemiyle dava açmış, daha sonraki tarihte, yargılama devam ederken çekişmeli taşınmazda imar uygulaması yapılmıştır....

            Davalı ..., kadastro çalışmalarından evvel taksim yapıldığını, buna göre de tutanakların düzenlendiğini, davacılar adına da taşınmaz tespitlerinin yapıldığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tüm mirasçıların davaya katılması suretiyle olurlarının alınması veya terekeye temsilci atanarak davanın görülmesi gerektiği açıklanarak, davanın aktif husumet yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu pasellere ilişkin belgesizden düzenlenen kadastro tutanaklarında özet olarak; miras yoluyla intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak 19.02.2008 tarihinde davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Tapu kayıtları halen davalı adına bulunmaktadır. Dava, miras sebebiyle iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı ve davalıların 15.04.1986 tarihinde ölen ...'ın mirasçıları oldukları ve dava konusu taşınmazların adı geçen kişiden kaldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır....

              Mahkemece, davacının dava konusu yapılan 21 ada 10 nolu parselin imar uygulamasıyla 406 ada 4 nolu parsele ilişkin kaydın imar uygulaması iptal edildiğinden dolayı tapu iptali tescil davasının davalıya yönelik açılmış ise de iptal edilen imar uygulamasından sonra ... Belediyesi tarafından dava konusu taşınmazda yapılan yeni imar uygulamasına ilişkin 26/10/2011 tarihli 2011/1922 sayılı encümen kararı ve 16/05/2012 tarihli 2012/781 sayılı tashihi encümen kararına son yapılan imar uygulaması iptal edilmediğinden dolayı imar uygulaması dikkate alındığında davanın konusu kalmadığından davanın reddine karar verilmiştir....

                Bundan başka; tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK'nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan inceleme hüküm kurmak için yetersiz, dayanak bilirkişi raporu ise hüküm kurmaya elverişli, denetime açık tespitler içermemektedir. Şöyle ki: Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır....

                  Köyünde yer alan, arsa niteliğindeki ve 925 m2 yüzölçümündeki çekişmeli parsel ... adına kayıtlı olup, 08.06.2001 tarihinde tapuya geçirilen imar uygulamasında yine davalı adına kayıtlı 7341 ada 10 sayılı parselden, bu parsel ise imar uygulaması ve parselasyonla aynı köy 84 sayılı kadastro parselinden gelmektedir. Kadastroda, ... Köyü 84 parsel sayılı 32700 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Mayıs 1341 tarih 14, Aralık 1961 tarih ve 70 sıra numaralı tapu kayıtlarıyla ölü ... ... mirasçıları ile ... ... ve diğer paydaşları adına tesbit edilmiş, ... ...’ın itirazı red edilerek 25.04.1967 tarihinde tapuya tescil edilmiş, 27.02.1991 tarihinde 2981 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan imar uygulaması ve parselasyonla bir çok imar parseli ile birlikte 7341 ada 10 sayılı parsel aynı kişiler adına tescil edilmiş, 19.01.1994 tarihinde intikal ve satışlar ile ... adına tapuya kayıt edilmiş, yeniden yapılan parselasyon ile çekişmeli 27532 ada 9 sayılı parsele gitmiştir....

                    Belediyesi tarafından imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1180 (208) sayılı kadastral parselin kadastro sınırları içerisinde de ... Köyü 5654 ada 5, 6, 7 ve 5668 ada 11 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu, ancak yapılan imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek; tapu iptal ve tescil ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanması, ikinci kademede tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı Belediyeler vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne dair verilen hükmün temyizi üzerine Yargıtay 16....

                      UYAP Entegrasyonu