Ne var ki, kararın gerekçesinde davanın, 3194 sayılı İmar Kanunu hükümleri gereğince konulan şerhin terkini olarak nitelendirilmesi gerekirken 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2. maddesince açılmış şerhin terkini istemi olduğunun kabulü doğru değil ise de hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 1.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Ancak; Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılmadığı ve ileride yapılacak bir imar uygulaması sonucunda da İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca % 40 oranına kadar düzenleme ortaklık payı alınacağı Belediye Başkanlığı yazısı ile sabit olduğundan, emsal karşılaştırması sonucu bulunan bedelden % 40 yerine başka bölgeden emsal alınan taşınmazlardan % 29 oranında düzenleme ortaklık payı kesildiği gerekçesiyle fazla bedele hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılmadığı ve ileride yapılacak bir imar uygulaması sonucunda da İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca % 40 oranına kadar Düzenleme Ortaklık Payı alınacağı Belediye Başkanlığı yazısı ile sabit olduğundan, emsal karşılaştırması sonucu bulunan bedelden % 40 yerine, başka bölgeden emsal alınan taşınmazlardan % 29 oranında Düzenleme Ortaklık Payı kesildiği gerekçesiyle bu oranda indirim yapılarak fazla bedele hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılmadığı ve ileride yapılacak bir imar uygulaması sonucunda da İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca % 40 oranına kadar Düzenleme Ortaklık Payı alınacağı Belediye Başkanlığı yazısı ile sabit olduğundan, emsal karşılaştırması sonucu bulunan bedelden % 40 yerine, başka bölgeden emsal alınan taşınmazlardan % 29 oranında Düzenleme Ortaklık Payı kesildiği gerekçesiyle bu oranda indirim yapılarak fazla bedele hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede imar uygulaması yapılmadığı ve ileride yapılacak bir imar uygulaması sonucunda da İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca % 40 oranına kadar Düzenleme Ortaklık Payı alınacağı Belediye Başkanlığı yazısı ile sabit olduğundan, emsal karşılaştırması sonucu bulunan bedelden % 40 yerine, başka bölgeden emsal alınan taşınmazlardan % 29 oranında Düzenleme Ortaklık Payı kesildiği gerekçesiyle bu oranda indirim yapılarak fazla bedele hükmedilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" NUMARASI : 2014/198-2014/614 Taraflar arasındaki imar uygulaması sonucunda davalı idare lehine davacı aleyhine tapuda tesis edilen ipotekten dolayı borçlu olmadığının tesbiti ve güncellenmiş ipotek bedeli karşılığında şerhin terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R - Dava, imar uygulaması sonucunda davalı idare lehine davacı aleyhine tapuda tesis edilen ipotekten dolayı borçlu olmadığının tesbiti ve güncellenmiş ipotek bedeli karşılığında şerhin terkini istemine ilişkindir. Dosyada bulunan delil ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir....
Somut olayda, dava konusu 30640 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kaydına 25.02.1987 tarihinde davalılar lehine konulan imar ipoteğinin kaldırılması istendiğine göre, Türk Medeni Kanununun 1027. ve Tapu Sicil Tüzüğünün 85. maddesinde de açıkça düzenlendiği gibi davanın görülme yeri adli yargıdır. Bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan harcın iadesine, 28.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Somut olayda; davalıların taşınmazının sınırından imar yolu açıldığı ileri sürülmektedir. 29.04.1968 tarihli ve 1966/22-1968/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, açılmamış imar yollarının varlığı geçit ihtiyacını ortadan kaldırmaz. Her ne kadar mahkemece imar yolunun açıldığı gerekçesiyle dava kabul edilmişse de bu yönde bir araştrıma yapılmamıştır. O halde bilirkişilerden ek rapor aldırılarak ve belediyeden sorularak davalıların taşınmazının sınırındaki imar yolunun resmi olarak yola terkininin yapılıp yapılmadığı, fiilen açılıp açılmadığı belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
"Davacı, kanuni ipoteğin terkinini talep ettiğinden, terkin halinde ödenecek bedel, ipotek bedelinin faizi ile birlikte ulaştığı değer değil, davacının taşınmazına davalılara ait taşınmazdan imar parseli oluşturulabilmek için katılan 33 m2 yerin rayiç değeridir. Mahkemece yapılması gereken iş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacı parseline giden 33 m2'nin dava tarihindeki rayiç değerini hesaplatmak, bu bedeli depo ettirmek, ödenmesine karar vermekten ibarettir. Değinilen yönün gözardı edilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir." (Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2016- 1884 E 4150 k sayılı içtihadındanDava, imar ipoteğinin bedelinin arttırılması davasıdır. "Davacı, 31555 ada 1 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, 1986 yılında yapılan ıslah imar uygulaması ile taşınmazına davalılar lehine kanuni ipotek tesis edildiğini ileri sürerek, ipotek bedelinin ödenmesi suretiyle ipoteğin kaldırılmasını istemiştir....
düzenleme ortaklık payı kesintisinin ilgili belediye imar müdürlüğü ile tapu müdürlüğünden sorulup vergi değerleri de karşılaştırılmak suretiyle değer biçilip alınacak bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması gerektiği, 2- Kamulaştırma bedelinin tespiti için bilirkişi raporunda somut emsal olarak alınan taşınmazın tapu kaydı ve değerlendirmeye esas satışın akit tablosu ve satış senetlerinin temini ile dosyaya eklenmesi, 3- Bilirkişi raporunda somut emsal alınan taşınmazın satış tarihi itibariyle; dava konusu taşınmazın ise dava tarihi itibari ile imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli olup olmadığının ve imar uygulaması görmüşse İmar Kanunu md.18 uyarınca (DOP) düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin düşüldüyse DOP oranına ayrıca İmar Kanunu 15. 16. maddeleri uyarıca rızai terk işlemine tabi tutulup tutulmadığına rızai terk işlemi varsa terk edilen miktara ilişkin bilgi ve belgelerin örneklerinin tapu müdürlüğü ve belediye başkanlığından ayrı ayrı istenmesi, 4- Bilirkişi...