Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kaldı ki taşınmaz ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takip nedeniyle satılmış olup İİK 135/2. maddesine göre üçüncü kişinin ihale konusu taşınmazda İİK'nun 135/2. maddesinde yazılı ipotek tarihinden önce yapılmış resmi nitelikte bir sözleşme ile kiracı olduğunu resmi belge ile (örneğin; kiracı olduğunu, hacizden önce tapuya şerh verilmiş ya da hacizden önce noterde düzenlenmiş veya onaylanmış bir kira sözleşmesi ile) ispatlaması gerekir. İbraz edilen kira sözleşmesi bu madde kapsamında ispata yeterli belge değildir. Tüm bu nedenlerle Mahkemece aynı doğrultuda gerekçe ile verilen karar usul ve yasaya uygun olup HMK'nun 355 maddesi uyarınca resen yapılan inceleme sonucunda kararda kamu düzenine aykırılık da bulunmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; İstanbul 24....

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; 135 ada 30 ve 31 parsel, 135 ada 34 ve 32 parsel, 135 ada 32 ve 33 parsel, 135 ada 33 ve 34 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki müşterek sınıra yönelik davanın reddine, 135 ada 30 ve 79 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki müşterek sınıra yönelik davanın kabulü ile tespitin iptaline, 25.11.2020 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 1582,11 m2 kısmın 135 ada 79 parselden kesilerek 135 ada 30 parsele eklenmek suretiyle dava konusu 135 ada 30 parsel sayılı taşınmazın 6963,27 m2 ve 135 ada 79 parsel sayılı taşınmazın ise 3586,76 m2 olarak tapuya kayıt ve tesciline, 135 ada 34 ve 35 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki müşterek sınıra yönelik davanın kabulü ile tespitin iptaline ve krokide B harfi ile gösterilen 219,20 m2 kısmın 135 ada 35 parselden kesilerek 135 ada 34 parsele eklenmek suretiyle dava konusu 135 ada 34 parsel sayılı taşınmazın 1902,52 m2 ve dava konusu 135 ada 35 parsel sayılı taşınmazın 2157,61...

    ne satıldığını ve davalı tarafından kendilerine ihtarname gönderilmiş ve yine kiracılık sıfatlarının kabul edilerek kira bedellerinin talep edildiğini, Borçlar Kanunu kapsamında taşınmaza ihtiyaç duyduklarını ihtar ettiklerini, kiracılık sıfatlarını kabul eden ihtara rağmen icra müdürlüğünce tahliye emri gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihale alıcısının ve davalının müvekkilinin kiracılık sıfatını kabul eden davranış ve işlemlerde bulunduğunu artık İİK'nın 135. maddesine göre tahliye talep edilemeyeceğini, müvekkilinin işgalci konumunda olmadığı, eski malik ile kira ilişkisi olduğunu, bu durumun ver dairesi kayıtlarından, abonelik sözleşmelerinden açıkça belirlenebilir olduğunu, ihale alacısının da eski malik vakfın gelirlerinden pay sahibi olduğundan kiracılık ilişkisini geçmişten beri bildiğini, ihale sonrasında da kiracılık sıfatlarının kabul edilip kira bedellerinin ödendiğini, belirterek tahliye emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Şikayet İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. İcra Hukuk Mahkemesi K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, İİK'nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ve haczin İİK'nin 96 ve 97, maddelerine göre yapılmamış sayılmasına yönelik şikayet istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 26.01.2022 tarihli ve 2022/1 sayılı kararı ile hazırlanan, 28.01.2022 tarihli ve 31733 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 24.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/448 E. - 2006/662 K. sayılı kararı ile orman olan kısmında 2/B çalışmaları yapıldığını belirterek davayı açmış ise de, bahsi geçen dosyanın dava konusu 135 ada 9 sayılı parsele ilişkin olmayıp 135 ada 17 sayılı parsele ilişkin olduğu, bu hükümle 135 ada 17 sayılı parselin kısmen orman olmasına karar verildiği, mahkemece kesinleşmiş orman kadastro çalışmaları değerlendirilerek yapılan inceleme sonucu; dava konusu 135 ada 9 sayılı parselin ise yalnızca 3,32 m2'lik kısmının kesinleşen 2/B alanı olarak belirlendiği, parselin geri kalan kısmının ise kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulduğuna göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 20/02/2014 günü oy birliği ile karar verildi....

        Şikayet olunan vekili, şikayetçi alacağının muvazaalı olduğunu, müvekkili bankanın alacaklarının 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun Ek 5 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun Geçici 13 üncü maddesi uyarınca imtiyazlı olduğunu, şikayetçinin İİK’nun 101 inci maddedeki iştirak şartlarını yerine getirmediğini savunarak, şikayettin reddini savunmuştur. Mahkemece, uyulmasına karar verilen bozma ilamı ve dosya kapsamına göre, şikayet olunanın hacizlerinin ayakta olduğu, şikayetçinin nafaka alacağının ilama dayandığı, ilamın şikayet olunanın takibinden önceki tarihli olduğu, nafaka alacaklısının İİK.nun 101 ve 206/1-e maddeleri uyarınca şikayet olunanın haczine iştirak edebileceği, satış bedelinden önce imtiyazlı olan ilama dayalı nafaka alacaklısına pay ayrılması, artan miktarın ilk haczi uygulayan şikayet olunana ödenmesi gerektiği gerekçesiyle şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir....

          Bu husus şikayet konusu yapılmadığı gibi icra dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe özgü örnek 10 ödeme emri bulunmaktadır.O halde, mahkemece, duruşma açılarak, borçlunun şikayet nedenleri konusunda inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken ...nun 26.maddesine aykırı şekilde şikayet konusu yapılmayan bir husus nedeniyle ödeme emrinin iptali isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Temyiz Sebepleri 1.İcra İflas Kanun'u 135 inci madde hükmünde belirtilen tahliye emri tebliğ edilip 15 günlük süre geçmeden haksız işgalden söz edilemeyeceği için bu sürelerden önceki döneme ilişkin ecrimisil talep edilemeyeceğini, yerel mahkemece haksız işgal tarihi olarak ihale tarihi baz alınarak ecrimisil ödenmesine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 2.İhale tarihinin 31.07.2017 olduğu, ihalenin kesinleşip İİK madde 135 hükmü gereği tahliye emrinin müvekkile tebliğ edildiği tarihin ise dava tarihinden sonra olan 20.04.2019 tarihi olduğunu, İcra İflas Kanun'u 135 inci madde hükmü gereği tahliye için öngörülen 15 günlük sürenin dolduğu tarihin ise 06.05.2019 olduğunu, yani kabul anlamına gelmemek kaydıyla varsa haksız işgalin başladığı tarihin 06.05.2019 tarihi olduğunu, 3....

              (Örneğin İİKnun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet başvurusu gibi) Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez. Bilindiği üzere HMKnun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da kapsar. Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C....

                (Örneğin İİKnun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet başvurusu gibi) Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez. Bilindiği üzere HMKnun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da kapsar. Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur. Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C....

                  UYAP Entegrasyonu