İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesi 04.07.2022 tarihli karar ile davalı adına kayıtlı taşınmaz ile araca ihtiyati tedbir kararı verilmiş ancak davacının icrada satılan taşınmazın bedeline tedbir konulması ihtiyati tedbir talebini 26.06.2023 tarihli ara karar ile reddine karar vermiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tedbir konulan taşınmazın icra yolu ile satışa çıkarılan bedeli üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. İSTİNAF NEDENLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE : 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleriyle bağlı olarak yapılan inceleme sonunda; İhtiyati haciz İİK 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir....
Bu hali ile tedbir taşınmazın cebren satışını önleyecek mahiyette değildir. Zira davada taraf olmayan 3. kişilerin kesinleşmiş alacaklarının önüne geçecek nitelikte tedbir kararı verilmesi davanın tarafları bakımından hüküm ifade eden geçici hukuki koruma olan ihtiyati tedbirin yasal amacına uygun değildir. Kişilerin alacaklarına kavuşmasını engelleyecek mahiyette zarara uğratacak nitelikte tedbir kararı verilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Taşınmazın cebri icra yolu ile satılması halinde davacının diğer hukuki yollardan zararının giderilmesini talep etmesinin önünde yasal engel bulunmamaktadır. (Emsal: İstanbul Bam 2. Hukuk Dairesi 2020/881 Esas, 2020/837 Karar) Açıklanan nedenlerle davacı tarafın ihtiyati tedbir kararının cebri icra satışlarına da şamil olduğuna dair ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine yönelik karar verilmiştir....
iştirak şirketleri adına kayıtlı olan tüm taşınmazlar ile araçların kayıtlarına iradi olarak başkasına satış ve devrinin önlenmesi ve sınırlı ayni hak tesis edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebi olduğu, davacıların tedbiren davalı şirkete yönetim kayyımı atanması yönünde bir tedbir taleplerinin bulunmadığı anlaşılmıştır....
Maddesinde; "Davacı vekili davacıya ait taşınmazların davalıların müdahalesinin meni ve su kaynağını müvekkilinin kullanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemişse de meni müdahale davası yönünden hüküm ile sağlanacak sonucu önceden sağlar şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün olmamakla meni müdahale yönünden ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, Ayrıca davacının su kaynağını kullanması için tedbir kararı verilmesini istemişse de suyun kaynağının hangi parselde olduğu, akış yönü,debisi davacının taşınmazlarının kaynak suyundan sulanıp sulanmadığının keşifle belirlenmeden bu konuda ihtiyati tedbir kararı verılmesi mumkün olmadığından bu konudaki tedbir kalebinin de REDDİNE," yönelik karar verilmiştir....
Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3....
Bu durumda mahkemece davacıya ihtiyati tedbir harcını yatırması için kesin süre verilerek verilen sürede harç eksikliği tamamlandığı takdirde ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmesi, aksi takdirde talebin yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken harç eksikliği tamamlattırılmadan red kararı verilmesi doğru görülmediğinden davacının istinaf isteminin bu nedenle kabulüne, 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-a-4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesince verilen ara kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Uyaptan yapılan kontrolde istinaf aşamasında iken davacıların yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, mahkemece talebin kabulü ile teminat karşılığında tedbir kararı verildiği, daha sonra davacıların talebi ile tedbirin kaldırıldığı görülmüştür. İstinaf başvurusundan sonra davacının talebi üzerine mahkemece ihtiyati tedbir kararı verildiğinden konusu kalmayan istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Bu durumda davada taraf olmayan kişiler adına kayıtlı bulunan taşınmazlar yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, HMK'nın 389. maddesi uyarınca ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinden ve tedbir konulan taşınmazlarla ilgili bir niza bulunmadığından .... kişiler adına olan taşınmazlar üzerindeki tedbirin kaldırılması gerekirken, talebin gerekçe de gösterilmeksizin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle mahkemenin ....02.2013 tarihli ihtiyati tedbir konulması kararının kaldırılması talebinin reddine dair verilen ara kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, mahkemenin ....02.2013 tarihli ihtiyati tedbir konulması kararının kaldırılması talebinin reddine dair verilen ara kararının BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, ....05.2013 kesin olarak karar verildi....
Bu nedenle tasarrufun iptali davalarında ihtiyati tedbir talebinde bulunulsa dahi bu istemin ihtiyati haciz talebi olarak (İİK.md.281) değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu nedenle tasarrufun iptali davalarında (ve muvazaa) ihtiyati tedbir talebinde bulunulsa dahi bu istemin ihtiyati haciz talebi olarak değerlendirilerek müsbet ya da menfi bir karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca davacının dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir isteminin ihtiyati haciz olarak kabul edilerek bir karar verilmesi gerekirken, ihtiyati tedbir kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Emsal Yargıtay 17 HD.nin 2012/8174 Esas 2012/9903.Sayılı Kararı) Bu bakımdan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamaları doğrultusunda davacının talebinin ihtiyati haciz talebi olarak kabul edilmiş olup İhtiyati haciz kararları esas hakkında kesin bir kanaat oluşmadan ve tam bir ispat aranmadan verilen geçici nitelikte hukuki korumaya ilişkin kararlardır....
Ancak ihtiyati tedbire karar verilmesi için mutlaka bir tehlikenin veya zararın doğmuş olması veya halen var olması da aranmaz. Dava konusu hak veya şey bakımından ortaya çıkacak tehlike ve zararın önlenmesi için de her türlü tedbire karar verilebilir. Tedbir kararı verilebilmesi için davanın ispatına elverişli delil bulunması da zorunlu olmayıp, istekte haklı olma ihtimalinin mevcut olması yeterlidir. Hemen belirtmek gerekir ki; ihtiyati tedbir talebini inceleyen hakimin davanın esası hakkındaki hükmünü peşinen ihdas ettiğinden söz edilemez. İhtiyati tedbire veya ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verirken hakim dava hakkındaki kanaatini yalnız ihtiyati tedbir talebi ile sınırlı olarak (kanunen gerektiği için) açıklamak durumundadır. Öte yandan ihtiyati tedbir kararı geçici nitelikte olup, durum ve şartların değişmesi ile her zaman değiştirilebilir....