İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz. Somut olayda; istihkak iddiasının 3. T3 Şirketi lehine çalışanı Yunus Emre Alagöz tarafından ileri sürüldüğü, ancak Yunus Emre Alagöz'ün şirket yetkilisi olmadığı, bu nedenle geçerli bir istihkak iddiası bulunmadığı, dolayısıyla icra müdürlüğünün bu haciz yönünden İİK'nın 99.maddesi gereğince işlem yapılmasına ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olmadığı ancak ortada geçerli bir istihkak iddiası bulunmadığından şikayetin kısmen kabulüne, İstanbul 4. İcra Müdürlüğü'nün 2020/25240 Esas sayılı dosyasında icra müdürlüğünün 03.03.2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA" dair karar verildiği görülmüştür....
de mevcut alacağın kendilerine temlik edildiği belirtilerek haczin kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece istemin istihkak iddiası olduğu gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Şikayete konu 1. haciz ihbarnamesinin gönderildiği takip dosyasında taraf olmayan şikayetçinin, haczi talep edilen menkul niteliğindeki alacağın temlik alınmak suretiyle kendisine ait olduğunu ileri sürmesi istihkak iddiası niteliğinde olup, dilekçede şikayetten söz edilmesi, HMK'nun 33. maddesinde yer alan “hukuki tavsifin hakime ait olduğu” kuralını değiştirmez. Kaldı ki, mahkeme hakimince talebin şikayet değil istihkak iddiası olduğuna ilişkin hukuki değerlendirme yapılmış, ancak hukuki değerlendirmenin sonucuna göre istihkak davası prosedürüne göre inceleme yapılmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı Hazine, 13.03.2007 günlü dilekçesinde Balıfakı Köyü 146 ada 43 ve 45 parsel sayılı taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu iddiası ile tapusunun iptalini, orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 43 parselin A=61 m2 ve 45 parselin A=161 m2 yüzölçümündeki bölümlerin tapusunun iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Dava, salt orman iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı temsilcisi tarafından, davalı aleyhine 29.6.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.10.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın yayla yeri olduğu iddiası ile açılmış, mahkemece istek kabul edilerek dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının iptaline yayla niteliği ile özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir. Orman Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve krokide dava konusu taşınmazın 1951 yılında kesinleşen orman tahdit sınırları içinde bulunduğu bildirilmiştir. Davacı Hazine'nin orman iddiası ile açtığı bir davası yoktur....
Davacı Hazine'nin orman iddiası ile açtığı bir davası yoktur. Dava yayla iddiası ile açılmış ve taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu belirlenmiş olduğuna göre, bu nedenle davanın reddi gerekirken bu yön gözden kaçırılarak tapunun iptaline yayla niteliği ile özel siciline yazılmasına karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; HUMK.nun 388. maddesi uyarınca tarafların kanuni vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin karar yerinde yazılmamış olması, diğer yandan davalı taraftan tahsiline karar verilen harç ve vekalet ücretinin hesabında yöreyi ve taşınmazın durumunu bilen yerel bilirkişilerin bildirdiği metrekaresi 15 YTL'den hesaplanan taşınmaz değeri yerine bu konuda uzman olmayan fen memurunun bildirdiği 5.500 YTL.nin esas alınması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 7.6.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacı Hazine'nin orman iddiası ile açtığı bir davası yoktur. Dava yayla iddiası ile açılmış ve taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu belirlenmiş olduğuna göre, bu nedenle davanın reddi gerekirken bu yön gözden kaçırılarak tapunun iptaline yayla niteliği ile özel siciline yazılmasına karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; HUMK.nun 388. maddesi uyarınca tarafların kanuni vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerinin karar yerinde yazılmamış olması, diğer yandan davalı taraftan tahsiline karar verilen harç ve vekalet ücretinin hesabında yöreyi ve taşınmazın durumunu bilen yerel bilirkişilerin bildirdiği metrekaresi 15 YTL'den hesaplanan taşınmaz değeri yerine bu konuda uzman olmayan fen memurunun bildirdiği 5.500 YTL.nin esas alınması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 7.6.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.6.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.10.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın yayla yeri olduğu iddiası ile açılmış, mahkemece istek kabul edilerek dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının iptaline yayla niteliği ile özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir. Orman Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve krokide dava konusu taşınmazın 1951 yılında kesinleşen orman tahdit sınırları içinde bulunduğu bildirilmiştir. Davacı Hazine'nin orman iddiası ile açtığı bir davası yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.6.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 31.10.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Hazine tarafından çekişmeli taşınmazın yayla yeri olduğu iddiası ile açılmış, mahkemece istek kabul edilerek dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının iptaline yayla niteliği ile özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir. Orman Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve krokide dava konusu taşınmazın 1951 yılında kesinleşen orman tahdit sınırları içinde bulunduğu bildirilmiştir. Davacı Hazine'nin orman iddiası ile açtığı bir davası yoktur....
Davacı Hazinenin orman iddiası ile açtığı bir davası yoktur. Dava, yayla iddiası ile açıldığından ve yayla olduğu saptanan yer krokide (A) harfi ile gösterildiğinden kadastro bilirkişisinden bu kısmın miktarını gösterir infaza elverişli rapor ve kroki alınarak, davanın taşınmazın (A) harfli bölümüne hasren kabulü gerekir. Mahkemece bu olgu gözden kaçırılarak kesinleşmiş tahdit içindeki orman olan (B) harfli bölümün de yayla niteliği ile özel siciline yazılması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.numaralı bentte yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 21.2.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacı Hazine'nin orman iddiası ile açtığı bir davası yoktur. Dava yayla iddiası ile açılmış ve taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu belirlenmiş olduğuna göre, bu nedenle davanın reddi gerekirken bu yön gözden kaçırılarak tapunun iptaline yayla niteliği ile özel siciline yazılmasına karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; davalıdan tahsiline karar verilen harç ve vekalet ücretinin hesabında yöreyi ve taşınmazın durumunu bilen yerel bilirkişilerin bildirdiği metrekaresi 15 YTL den hesaplanan taşınmaz değeri yerine bu konuda uzman olmayan fen memurunun bildirdiği 5500 YTL.nin esas alınması, yargılama giderlerinin davalı yerine davalı vekilinden tahsiline ve gerekçeli kararın hüküm kısmına 245 ada 17 parsel numaralı taşınmazın ada numarasının 145 olarak yazılması da doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda yazılan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 21.2.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi....