Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, davalı tarafından verilen 4 adet çek bedelinin ödenmediğini ve çeklere istinaden yapılan takiplerden bir kısmının icranın geri bırakılması kararı alınması nedeni ile sonuçsuz kaldığını, diğer takiplerden de sonuç alınamadığını ileri sürerek alacağının ilama bağlanması için işbu davayı açmıştır. Takibin kesinleşmiş olmasına rağmen davacı/alacaklının alacağını ilama bağlatmada hukuki yararı mevcuttur. Bu itibarla davacının alacağını ilama bağlatmada hukuki yararı olduğu nazara alınarak uyuşmazlığın esasına girilmek gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2011/126 E. sayılı dosyası ile icranın geri bırakılması için davası açıldığını ve mahkemece bono için geçerli olan 3 yıllık zamanaşımı dolduğundan bahisle icranın geri bırakılması kararı verildiğini, verilen bu kararında davalı tarafından temyiz edilmeden kesinleştiğini ve bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 18.000,00 TL maddi tazminatın işlemiş yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalı arasındaki ilişki vekalet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Vekil, özen yükümlülüğüne riayet ederek elindeki işi takip etmek zorundadır. Davalı avukatın, davacı tarafından masrafın yatırılmadığını yasal delillerle ispat etmesi gerekir. Bu hususta dosyada yazılı bir delil bulunmamaktadır....

      O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, istemin kabulü ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Nitekim somut olayda gözlendiği gibi, devletin cebri icra gücü vasıtasıyla, devlet güvencesinde yapılan ihalede mahcuzu satın alan üçüncü kişinin, takibin iptali, icranın geri bırakılması veya ihaleden sonra borcun ödenmesi nedenleriyle doğrudan hiçbir ilişkisi olamaz. Bu nedenle mahkemece, ihaleden ve ihalenin feshine ilişkin bu dava açıldıktan sonra, takibin mahkeme hükmü ile ortadan kalktığından bahisle borçlunun ihalenin feshi talebinin reddi doğru değildir. Mahkemece, borçlunun ihalenin feshi talepli şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü ihalenin feshi nedenlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 28/09/2015 tarih ve 2014/639-2015/716 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı hakkında iki ayrı çeke dayanarak icra takibi yaptığını, davalı tarafından icranın geri bırakılması davası açıldığını ve icranın geri bırakılması kararı verildiğini, ancak çekten dolayı alacağının ödenmediğini ileri sürerek 15.10.2002 ve 01.11.2002 tarihli 10.000,00'er TL çek bedellerinin keşide tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....

            Mahkemece, takip dayanağı ilamın icraya konulması için kesinleşmesinin beklenmesi gerekmediği, borçlu tarafından ödemeye ilişkin belge sunulmadığı, ilamın zamanaşımına uğramadığı, icranın geri bırakılması şartları oluşmadığı gerekçesiyle icranın geri bırakılması talebinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-)Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre borçlu vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-) Borçlu vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Türk Borçlar Kanunu'nun 156/2. maddesine göre, borç bir mahkeme kararına bağlanmış ise zamanaşımı süresi 10 yıldır....

              sayılı ilamındaki icranın geri bırakılması kararı da buna ilişkin değildir. İcra Hukuk Mahkemesi bonolara ilişkin 3 yıllık zamanaşımının geçmesi nedeniyle takibin icrasının geri bırakılmasına karar vermiştir. Eğer davacı temel ilişkide zamanaşımının geçmediğini düşünüyorsa alacağı ile ilgili ilamsız icra takibi yapabilir veya ayrıca dava açıp alacağını isteyebilir. Yargıtay 11. HD.'nin 2018/3026 E. 2019/4884 K. Sayılı ilamı da bu yöndedir. Hal böyle olunca, zamanaşımının on yıl olduğunun ve zamanaşımı süresinin dolmadığının tespiti ile ... Hukuk Mahkemesin ... E. sayılı ilamı ile verilen icranın geri bırakılması kararının kaldırılması talebiyle ilgili davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından HMK'nin 114/1-h ve 115/2. maddeleri maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir....

                İcra Müdürlüğü'nün 2018/1855 sayılı dosyasındaki alacağın zamanaşımına uğraması nedeniyle, icra mahkemesince icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, ayrıca cetvelde yazılı alacak miktarı 104.523,20 TL olarak yazılı olduğu halde, sonuç kısmında 137.521,29 TL ödenmesine karar verildiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini istemiş; mahkemece icranın geri bırakılmasına dair icra mahkemesi kararının kesinleşmesi üzerine Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü'nün 2018/1855 sayılı dosyasındaki alacağın sıra cetveline giremeyeceği gerekçesiyle sıra cetvelinin iptaline karar verilmiştir. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 30/03/2010 tarih ve 2009/25456 E., 2010/7455 K; 18/12/2014 tarih ve2014/23064 E., 2014/30824 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; İİK'nın 33/a-2. maddesi uyarınca; "Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir....

                Davacıların zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep etmesi hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemez. Bu nedenlerle mahkemece davanın kabulü ile zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

                Somut olayda dosyada uyuşmazlıkla ilgili verilen nihai karar temyiz edilmeyerek icra dosyasına icranın geri bırakılması kararı için yatırılan teminatın iadesi talebinin reddine dair verilen ek karar temyiz edilmiştir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu 36/5. maddesi uyarınca teminatın iadesine dair mahkeme tarafından verilen karar kesin karar mahiyetinde olup, kanun yoluna müracaat edilemeyeceği gibi HUMK 427. maddedeki düzenleme karşısında da verilen ek karar temyiz edilebilen nihai kararlardan olmadığından temyiz isteminin reddi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının ek karara yönelik temyiz isteminin REDDİNE, ödediği temyiz peşin ve Yargıtay başvurma harçlarının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 20.12.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu