Aynı maddenin 3. fıkrasında ise; “Bölge adliye mahkemesi, birinci fıkra kapsamına girdiği hâlde reddine karar verilmemiş başvuruyu geri çevirmeyip doğrudan kesin karara bağlar” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, temyizen incelenmesi istenen karar, İİK’nun 36. maddesinde düzenlenen icranın geri bırakılmasına (icranın geri bırakılması için sunulan nakit teminatın nemalandırılması talebinin reddine dair 04.11.2021 tarihli icra memur işlemini şikayet) ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmamaktadır. Buna göre, Dairemizce incelenmesi istenen Bölge Adliye Mahkemesi kararı, İİK’nun 365/1-son maddesinde belirtildiği üzere KESİN nitelikte olduğundan, 5311 sayılı Kanunla değişik İİK'nun 364. maddesi ve 6100 sayılı HMK'nın 366.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352.maddesi uyarınca temyiz başvuru talebinin (REDDİNE), 24/10/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan örnek 4-5 ilamlı icra takibinde; borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; takip dayanağı ilamın taşınmazın aynından kaynaklandığını, söz konusu ilamın temyiz edildiğini, icranın geri bırakılması kararı getirmek üzere icra müdürlüğünden süre talep ettiklerini, yatırılan teminat üzerine mehil vesikası verildiğini, Yargıtay 1....
Davalı vekili, müvekkilinin davacıdan aldığı çekin karşılıksız çıkması üzerine davacı hakkında takibe geçtiğini, daha sonra davacının borcunu müşteri çekleri vermek sureti ile ödediğini ve taraflar arasında ibraname düzenlendiğini, davacının tahsil veya feragat harcını ödeyip icra dosyasını işlemden kaldırmak yerine hiçbir işleme girişilmeyen ve zamanaşımına uğrayan icra dosyası hakkında icranın geri bırakılması kararı alıp, icra tehdidinden kurtulduğunu, davacının dava açmakta hukuki menfaati bulunmadığını öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
Diğer davalı ... vekili, müvekkili hakkında rücu belgesi alınan takip hakkında (2003/4872 Esas sayılı dosya) icra mahkemesi tarafından icranın geri bırakılması kararı verildiğini, bu nedenle müvekkilinin bu takipten dolayı sorumlu tutulamayacağı belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının Ankara 23.İcra Müdürlüğünün 2003/4872 esas sayılı dosyasında takibe konulan çek hakkında TTK.nun 726/2.maddesindeki altı aylık zamanaşımı süresi geçmesine rağmen 20.04.2007 tarihinde çek bedelini ödeyip, İİK.nun 33/a maddesindeki icranın geri bırakılması yasal hakkını kullanmadığı, ayrıca temel ilişkiye yani TTK.nun 644.maddesine dayanmaksızın rücu belgesi ve çeke dayanarak çek keşidecisi ve lehtardan istemde bulunması olanağının olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalılardan ... Koop.vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı vekili tarafından başlatılan çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlunun, takibin işlemsiz bırakılması nedeniyle zamanaşımı oluştuğunu belirterek icranın geri bırakılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, itirazın kabul edilerek İİK.nun 71/2. maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. TTK.nun 708/1.maddesine göre, bir çek, keşide edildiği yerde ödenecekse on gün; keşide edildiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2011/126 E. sayılı dosyası ile icranın geri bırakılması için davası açıldığını ve mahkemece bono için geçerli olan 3 yıllık zamanaşımı dolduğundan bahisle icranın geri bırakılması kararı verildiğini, verilen bu kararında davalı tarafından temyiz edilmeden kesinleştiğini ve bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 18.000,00 TL maddi tazminatın işlemiş yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalı arasındaki ilişki vekalet sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Vekil, özen yükümlülüğüne riayet ederek elindeki işi takip etmek zorundadır. Davalı avukatın, davacı tarafından masrafın yatırılmadığını yasal delillerle ispat etmesi gerekir. Bu hususta dosyada yazılı bir delil bulunmamaktadır....
Nitekim somut olayda gözlendiği gibi, devletin cebri icra gücü vasıtasıyla, devlet güvencesinde yapılan ihalede mahcuzu satın alan üçüncü kişinin, takibin iptali, icranın geri bırakılması veya ihaleden sonra borcun ödenmesi nedenleriyle doğrudan hiçbir ilişkisi olamaz. Bu nedenle mahkemece, ihaleden ve ihalenin feshine ilişkin bu dava açıldıktan sonra, takibin mahkeme hükmü ile ortadan kalktığından bahisle borçlunun ihalenin feshi talebinin reddi doğru değildir. Mahkemece, borçlunun ihalenin feshi talepli şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü ihalenin feshi nedenlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 28/09/2015 tarih ve 2014/639-2015/716 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı hakkında iki ayrı çeke dayanarak icra takibi yaptığını, davalı tarafından icranın geri bırakılması davası açıldığını ve icranın geri bırakılması kararı verildiğini, ancak çekten dolayı alacağının ödenmediğini ileri sürerek 15.10.2002 ve 01.11.2002 tarihli 10.000,00'er TL çek bedellerinin keşide tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
O halde mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, istemin kabulü ile icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı, davalı tarafından verilen 4 adet çek bedelinin ödenmediğini ve çeklere istinaden yapılan takiplerden bir kısmının icranın geri bırakılması kararı alınması nedeni ile sonuçsuz kaldığını, diğer takiplerden de sonuç alınamadığını ileri sürerek alacağının ilama bağlanması için işbu davayı açmıştır. Takibin kesinleşmiş olmasına rağmen davacı/alacaklının alacağını ilama bağlatmada hukuki yararı mevcuttur. Bu itibarla davacının alacağını ilama bağlatmada hukuki yararı olduğu nazara alınarak uyuşmazlığın esasına girilmek gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 03.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....