İİK.67/2. maddesi hükmü uyarınca itirazın iptali davalarında alacağın belli ve bilinebilir (likit) olması durumunda istek halinde yerleşmiş Yargıtay kararları doğrultusunda icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmekte ise de, icra takibine konu alacağın haksız fiilden kaynaklanması ve alacağın gerçek miktarının ancak mahkeme hükmü ile belirleneceği, likit olmadığı dikkate alındığında davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, davacı yararına inkar tazminatına hükmedilmesi ve hükmedilen tazminatın miktarının da gösterilmeyerek infazda kuşku yaratacak biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıların asıl alacağın %30'u oranında icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmiş, hüküm davalılarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Dava taahhüt sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. Borcun kaynağı davalıların vefat eden babaları tarafından imzalanan taahhütname olup, davalıların miras hukuku hükümlerince sorumluluğunun bulunduğu aşikardır. Bununla birlikte, İcra İflas Kanununun 67/3. maddesi gereğince itirazın iptali davası aleyhine sonuçlanan ve kötüniyetleri iddia ve ispat olunamayan mirasçılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilemez. Mahkemece bu hususun göz ardı edilmesi suretiyle yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırıdır....
Mahkemece, davanın kabulü ile icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin kaldığı yerden devamına karar verilmiş, ancak alacak yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davacı Kurumun icra inkar tazminatı istemi ret olunmuştur. Temyize konu icra takibindeki alacak, 01/07/2009-16/11/2010 döneminde yersiz ödenen ölüm aylıklarının iadesi ile birikmiş faiz alacağının tahsiline ilişkin olup, borçlunun asıl alacağın (yersiz ödenen ölüm aylıklarının) gerçek miktarını bilebilecek ve tayin edebilecek durumda olduğunun belli bulunmasına göre, itirazın iptali nedeniyle davacı Kurum yararına asıl alacak miktarı üzerinden İ.İ.K.’nun 67/2 maddesi gereğince icra inkar tazminatına karar verilmek gerekirken yanılgı değerlendirme ile bu istemin tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
İcra Müdürlüğünün 2013/5465 sayılı dosyasında icra takibi yapıldığı, davalıya ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğinin ardından, davalının süresinde verdiği itiraz dilekçesinde yöntemine uygun biçimde Manisa İcra Dairesi’nin yetkisine ve borca itirazda bulunduğu anlaşılmıştır. İlamsız icra takibinde takip borçlusunun yetkiye ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması ve takip alacaklısının takibin devamını sağlamak üzere İcra İflas Kanununun 68 ve 69’uncu maddelerine göre icra hukuk mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek yerine, aynı Kanunun 67’nci maddesi gereğince mahkemeye başvurarak itirazın iptalini istemesi durumunda, mahkemenin öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı İcra hukuk mahkemesinin yerine geçerek İcra İflas Kanunu 50’nci maddesi hükmü çevresinde inceleyerek sonuçlandırması gerekmektedir....
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Mahkemenin yapılan yargılama sonunda icra dairesinin yetkili olmaması nedeniyle İcra İflas Kanununun 50/2’nci maddesi hükmü kapsamında icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığından itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra takibinde İcra Dairelerinin yetkili olduğunun tespitine, davacı tarafın itirazın iptali hususunda açtığı davada bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....
Davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Yasanın 26. maddesi ile İcra İflas Kanununun 67. maddesi olup, dava; iş kazası sonucu yaralanan sigortalı sürücüye Kurumca yapılan tedavi gideri ve geçici işgöremezlik ödeneğinden oluşan sosyal sigorta yardımlarının ferileriyle birlikte tahsili için borçlular aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve borçluların %40 icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, mahkemece, itirazın iptaline ilişkin istemin kısmen kabulüne, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına yönelik talebin reddine karar verilmiştir....
Somut olayda davacı, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve ayrıca icra inkar tazminatı taleplerinde bulunmuştur. İcra takibi 18/01/2011 tarihinde başlatılmıştır. Yerel mahkeme davacı lehine % 40 oranında icra inkar tazminatına hükmetmiştir. Hükmü temyiz eden davalı vekili, % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken % 40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu savunmuştur....
İcra Müdürlüğünün 2011/5478 Esas sayılı takip dosyası ile başlatılan takibe itirazın iptali ile %10 icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Davada, ortak gider alacağı için yürütülen takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istenilmiş olup, İcra İflas Yasası'nın 67. maddesinin ikinci fıkrası hükmünde, icra takibine yapılan itirazın iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinde hükmolunan meblağın (asıl alacağın) %40'ından aşağı olmamak üzere tazminata hükmedileceği öngörülmektedir....
Hukuk Dairesince isabetsizlik bulunmayan hükmün esasının onanmasına karar verilmesi üzerine; davalı vekili süresinde kararın düzeltilmesini istemiştir. 1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre, yerinde olmayan ve HUMKnun 440.maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan davalı vekilinin sair karar düzeltme isteminin reddine, 2-Davalı vekilinin icra inkar tazminatına ilişkin karar düzeltme isteğine gelince; itirazın iptaline konu icra takibi 28.11.2008 tarihinde başlatılmış, itirazın iptali kararı ise 02.12.2014 tarihinde verilmiştir. Takip tarihi itibari ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 67.maddenin ikinci fıkrası gereği icra inkar tazminatı yüzde kırk iken itirazın iptali kararından önce 02/07/2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “yüzde kırkından” ibaresi “yüzde yirmisinden” şeklinde değiştirilmiştir....
ortak gider alacağı için yürütülen takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istenilmiş olup, İcra İflas Yasası'nın 67. maddesinin ikinci fıkrası hükmünde, icra takibine yapılan itirazın iptali davasında borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinde hükmolunan meblağın (asıl alacağın) %40'ından aşağı olmamak üzere tazminata hükmedileceği öngörülmektedir....