Maddesinde "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden istiyebilir." düzenlemesi yer almakta olup, görüldüğü üzere çekin icra dairesi tarafından borçluya teslim edilmesinin icranın geri bırakılması veya takibin iptali nedeni olduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Takip alacaklısı çekin meşru hamili olup, ödeme emrinin davacı borçluya tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takip alacaklısı açısından yok hükmünde olan bir karar nedeniyle çek aslının icra dairesince zuhulen takip borçlusuna teslim edilmesi de yine takip alacaklısı yönünden hüküm ve sonuç doğurmaz....
İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır." hükmü düzenlenmiştir. İlama dayalı takipte borcun ödendiği iddiası, İİK'nun 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmelidir. İstanbul 18. İcra Müdürlüğü'nün 2019/36981 esas sayılı dosyası üzerinden borçlu aleyhine 09/10/2019 tarihinde toplam 130.637,75 TL alacağa tahsili amacıyla ilamlı takip başlatıldığı, icra emrinin 15/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, takip dayanağı ilamın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 29/05/2019 tarih, 2018/2053 Esas 2019/915 Karar sayılı ilamı olduğu görülmektedir. Takip dayanağı olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin ilamının, Küçükçekmece 5....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava ve ıslah dilekçelerinde, ipoteğe ilişkin ilamlı takip şartlarının oluşmadığını, müvekkiline ve diğer borçlulara usulüne uygun ihtarname gönderilmediğine dair iddialarının bulunduğunu, bu başvuruların süreye bağlı olmadığını, ayrıca, ipoteğe konu banka kredisinin tüketici kredisi olduğunu, bu yönü ile borca, faize ve tüm ferilere itiraz edildiğini, ipoteğin üst sınır ipoteği olup, ana para ipoteği olmadığını, faize ilişkin şikayetlerinin de süresiz nitelikte olduğunu, bu nedenlerle kararın hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; Uyuşmazlık, ilamlı ipotek takibinde, itfa nedeniyle icranın geri bırakılması ve takibin iptali istemlerine ilişkindir. İİK'nun 16/2.maddesi gereğince, Kat ihtarı tebliği usulsüz ise süreli şikayete, hiç yapılmamış ise süresiz şikayete tabidir....
Mahkemece toplanan delillere göre:“ davacı ve borçlu şirketler arasında organik bağ bulunduğu, sunulan faturaların istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli kabul edilemeyeceği“ gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafında temyiz edilmiştir. 1.Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. Davacı üçüncü kişinin temyiz aşamasında sunduğu İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 26.10.2011 gün, 2011/972-2011/1190 sayılı kararına göre, icra takibinden sonra gerçekleşen zamanaşımı nedeni ile TTK’nun 726., İİK’nun 71/2., 33/a maddeleri gereğince verilmiş icranın geri bırakılması kararının bulunduğu anlaşılmaktadır. İİK’nun 33/a maddesinde: İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının maaş kesintisinin düzenli olarak takip dosyasına ödenmesi nedeni ile zaman aşımının gerçekleşmeyeceğini, takip dosyasına yatan paranın kabulünün icra işlemi olarak nitelendirilmesi gerektiği borçlunun aradan uzun bir zaman geçmesinden sonra zaman aşımı itirazında bulunmasının zaman aşımı itirazından feragat olarak nitelendirilmesi gerektiğini, davanın dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddine, alacağın %20 inden az olmamak üzere tazminatın tahsiline ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI;12.09.2013- 26.09.2016 tarihleri arasında bonoya ilişkin 3 yıllık zaman aşımı süresini kesen işlem yapılmadığı, maaş haczi kesintilerinin icra takip işlemi olmaması nedeni ile zaman aşımını kesmeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne, zaman aşımı nedeni ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesinin 01.08.2016 Tarih ve 2016/805 E. 2016/1016 K. sayılı ilamına dayalı ilamlı icra takibi yapılmış, davacı borçlu vekiline icra emri 25.08.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, 01.09.2021 tarihinde açılan dava ile itfa itirazı nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi istenmiş, mahkemece ödemeye ilişkin belgeler toplanarak dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne 166.505,03 TL yönünden icranın geri bırakılmasına fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Borçlunun ilam konusu borcun ödendiğine yönelik başvurusu İİK'nun 33/1. maddesine dayalı olarak yapılmış itfa itirazı niteliğindedir. İİK'nun 33. maddesinde; ''İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir....
O halde, mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, takibe devam etme imkanı olmadığı gözetilmeksizin icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kanun koyucu ilam niteliğindeki belgeleri sadece icra edilebilirlik açısından ilamlarla aynı hukuki rejime tabi tutmuştur (Süha Tanrıver, İlamlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi s.83). İlamların ilke olarak maddi anlamda kesin hüküm gücüne sahip olmasına karşılık, ilam niteliğindeki belgeler bu özellikten yoksundur. İlamlı icra takibinde İİK'nun 33/4 fıkrasında borçlunun sadece istirdat davası açabileceği belirtilmiştir. Bu hükümden ilamlı icrada menfi tespit davası açılamayacağı sonucuna varılamaz. İİK'nun 41.maddesinin yollaması ile İİK'nun 72.maddesi ilamlı icra takiplerinde de uygulama alanı bulur. Ancak, ilama dayalı ilamlı icra takiplerinde borçlu, ilamın verildiği tarihten önceki dönemde borcun itfa edilmiş veya zamanaşımına uğramış olduğunu ileri sürerek istirdat veya menfi tespit davası açamaz. Aksi halin kabulü HUMK'nun 237.maddesinde belirtilen maddi anlamda kesin hükme aykırı düşer (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı s.817 ve 818)....
Mahkemece; Davacının davasının kabulü ile, Sarıkaya İcra Müdürlüğünün 2021/261(eski 2016/493) esas sayılı takip dosyasında davacı hakkında yapılan takibin zamanaşımı nedeni ile geri bırakılmasına, yönelik karar verildiği anlaşılmıştır. Karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunarak, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın TMK 2....
ile icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir....