Diğer taraftan; ödeme emrinin 09/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından 01/10/2020 tarihinde yapılan borca itiraz İİK.nun 62/1. Maddesine göre süresinde değildir. Bu nedenlerle , davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Ancak, borca itiraz talebi hakkındaki şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken bu hususta hüküm oluşturulmaması isabetsizdir. Açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesinin kararının HMK.nun 355/1, 353/1- b-2 maddeleri gereğince kaldırılmasına, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine, borca itiraz talebine ilişkin şikayetin reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM: gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1- Mersin 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/504 E. 2021/13 K....
Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; Ankara 25.İcra Müdürlüğünün 2019/16253 Esas sayılı dosyasında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçluya gönderilen ödeme emrinin bila tebliğ iade döndüğünü, borçlu tarafın ödeme emrinin tebliğinden önce borca itiraz ettiğini, İİK'nın 62.maddesi uyarınca borca itiraz süresinin ödeme emrinin tebliğinden başladığını, borçlu tarafça sunulan itiraz dilekçesinin hukuki sonuç doğurmayacağını, 03/12/2020 tarihinde 7 örnek ödeme emrinin hem asile hem vekile tebliğ edilmesinin istenildiğini, bu istem üzerine tebligat yapıldığını ve usulüne uygun tebligatlarla itiraz süresinin başladığını, ödeme emrinin tebliğinden sonra süresi içinde itiraz edilmemesi üzerine 21/12/2020 tarihinde takibin kesinleştirilmesi talebinde bulunulduğunu, icra müdürlüğünün aynı tarihte verdiği karar ile borçlunun itirazı nedeniyle takibin durması gerektiğinden bahisle talebin reddine karar verildiğini, bu karara karşı şikayet yoluna gidildiğini, Ankara...
İlk derece mahkemesi kararında özetle: Alacaklı davalı tarafından davacı borçlu aleyhine girişilen kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte ödeme emrinin davacıya 01/07/2021 tarihinde tebliğ üzerine borçlunun mahkemeye başvurarak borca itiraz niteliğindeki iddialarını ileri sürdüğü anlaşıldığı, İİK'nun 168/5. maddesi hükmü gereği kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde borçlunun yetkiye, imzaya ve borca itirazlarını beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerektiği, bu sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olup mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği, borçluya gönderilen ödeme emrinin 01/07/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 09/07/2021 tarihinde mahkemeye başvurarak borca itiraz niteliğindeki iddialarını ileri sürdüğü ve açıkça ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürmediği, bu itibarla davanın ödeme emrinin tebliğinden itibaren işleyen yasal 5 günlük süresinde ileri sürülmediği anlaşıldığından süre aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır...
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; borçlunun, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde ödeme emrinin kendisine tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde takibi yapan icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine dilekçe ile başvurarak imzaya veya borca itiraz hakkını kullanabileceğini, davacıya ödeme emrinin 10/11/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, itirazın ise yasal süreden sonra 25/11/2020 tarihinde yapıldığını, davacının borcun ve imzanın murise ait olmadığını iddia ettiğini, davacının yersiz iddialarını kabul edilemeyeceğini, kambiyo senetleri illeten mücerret olduğunu, herhangi bir sebebe bağlı olması gerekmediğini, ayrıca bu senedin şahitler huzurunda 15/03/1999 tarihli imzalanan evrak için verildiğini, senet üzerindeki parmak izinin davacının murisine ait olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Bu hâlde borçlu, ilk çıkan ödeme emri tebliğinden itibaren süresinde itiraz hakkını kullanamaz ise ikinci kez çıkartılan ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içinde borca itiraz etme imkânına kavuşur. Bu husus Özel Daire ile mahkeme arasında uyuşmazlık konusu değildir. Borçlunun borca itiraz hakkını yeniden elde edebilmesi için alacaklının talebi üzerine borçluya ikinci kez ödeme emri çıkartılması yeterli olup, ilk ödeme emrinin tebliğinin usule uygun olup olmadığının önemi yoktur. Ancak borçlunun yeni ödeme emri tebliğinden itibaren süresi içinde icra mahkemesinde borca itiraz hakkını kullanabilmesi ilk çıkan ödeme emrine karşı icra mahkemesinde borca itiraz etmemiş olmasına bağlıdır. Aksi hâlde derdestlik itirazı söz konusu olur. Aynı ödeme emrinin farklı tarihlerde tebliğ edilmiş olması ödeme emirlerinin birbirinden farklı olduğu anlamına gelmez....
Davalı borçlu vekili icra takibi sırasında ödeme emrinin tebliğinden sonra süresi içerisinde vermiş olduğu itiraz dilekçesinde; müvekkil şirketin borcunun bulunmadığını, borca, faize ve ferilerine itiraz ettiğini belirtmiştir. Davalı borçlunun, icra takibi sırasında, icra dairesinin yetkisine itirazı bulunmadığından icra dairesinin yetkisi kesinleşmiştir. Mahkemece, icra dairesinin yetkisinin kesinleştiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 02.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğünün 2020/7023 (2012/766) esas sayılı dosyasından müvekkiline yenileme emri gönderildiğini, müvekkiline gönderilen ödeme emrinin 24.01.2012 tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkilinin 25/01/2012 tarihinde takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, itiraz dilekçesinin davalı alacaklıya 01/02/2012 tarihinde tebliğ edildiğini, alacaklının yasal süresinde itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası açmadığını, bu nedenle müvekkiline borcun ödenmesi ihtarını içeren yenileme emri gönderilemeyeceğini belirterek 18.08.2020 tarihli yenileme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirket borca itiraz dilekçesinde borca, faize ve diğer ferilerine itiraz ettiğini, ancak davalı tarafından yapılan bu itiraz haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkil ile davalı yanın taraf olduğu ... 21. Asliye Ticaret Mahkemesi ... E sayılı tarafları aynı ve bağlantılı dosya bulunması dolayısıyla huzurdaki davanın ... 21. Asliye Ticaret Mahkemesi ...E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalının cari hesap bakiye alacağından doğan borcun tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. ... 7. İcra Müdürlüğünün ......
İcra Müdürlüğü 2018/9493 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı tarafından borçlular aleyhine 7 örnek ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davacı/borçluya 09/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, yasal sürede itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiği görülmüştür. Mirasçı borçlu vekili, borçlunun Kayseri 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/2240 Esas, 2016/2113 Karar sayılı ilamı ile mirası reddettiklerini ileri sürerek ödeme emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı- borçlu mirası redden dolayı borçlu olmadığını ileri sürdüğüne göre, başvurusu borca itiraz niteliğindedir. Borçlu borca itirazını, takibin niteliği gereği ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmesi gerekir. Somut olayda; davacı- borçluya ödeme emrinin 09/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, yasal süre içerisinde icra dairesine itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiği görülmüştür....
Seçilen takip şekline göre davacının her türlü borca itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal süresinde icra dairesine bildirmesi gerekir. Nitekim davacı borçlunun eldeki şikayet dilekçesindeki sebeplerle borca itirazda bulduğu ve icra dairesince takibin durdurulduğu görülmektedir. İcra Dairesi yerine icra mahkemesine yapılan itiraz hukuki sonuç doğurmayacağı gibi borca itiraza konu olabilecek itiraz sebepleri şikayet yoluyla ileri sürülerek takibin iptali de istenemez. Sonuç olarak; takibin durdurulmuş olması ve eldeki davada da icra müdürlüğüne yapılmış olan itirazların tekrarlanmış olması karşısında davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu durumda davanın bu gerekçe ile reddi yerine imza incelemesi yapılarak davanın esastan reddi isabetsiz bulunmuştur....