Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğü'nün 2011/7975 Esas sayılı takip dosyası üzerinden yapılan takibe itirazın iptaline, icra-inkar tazminatı, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmiştir. Alacaklı bu ilamda yazılı olan edayı içeren icra inkar tazminatı, avukatlık ücreti ve yargılama gideri için İzmir 19. İcra Müdürlüğü'nün 2013/5743 Esas sayılı dosyasında ayrı bir takip başlatmıştır....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2015/4965 takip sayılı dosyasında, takibin İzmir icra dairesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine, 13.810,10 TL fatura alacağına dayalı olarak ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının süresinde yetkiye borca ve ferilerine itiraz ettiği, yetki itirazının kabulü ile dosyanın Bodrum İcra dairesine gönderildiği yukarıdaki esas numarasını aldığı, görülmüştür. Mahkemece gerekçeli kararda " davacı tarafça 13.810,10 TL fatura alacağına dayalı olarak Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2015/4965 takip sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibe davalı tarafça takibe itiraz edildiği anlaşılmıştır." denilmiş ise de dosya içerisinde yetkili icra dairesince çıkarılmış ödeme emri, ödeme emri tebliğ tebellüğ belgesi ve itiraz dilekçesi bulunmadığı görülmüştür. İtirazın iptali davası müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu bir eda davasıdır....

Ödeme emrine itiraz, borçlunun borçlu olmadığını veya alacaklının takip yapma yetkisini haiz bulunmadığını icra dairesine bildirmesidir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 62. maddesine göre “İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.” Borçlunun süresinde itirazı üzerine takip kendiliğinden durur (m.66/1). Kanun koyucu ödeme emrine itiraz içeriği konusunda borçluyu sınırlayıcı herhangi bir düzenlemeye yer vermemiştir. Borçlunun borca itiraz ederken itiraz sebeplerini ayrıca ve açıkça bildirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Borçlunun yalnız “itiraz ediyorum” demesi dahi yeterlidir ve borca itiraz olarak kabul edilir. Ancak iki hâl yönünden itiraz iradesinin açıkça belirtilmesi zorunlu görülmüştür. Bunlardan ilki “Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkca göstermesi lazımdır....

İİK'nın 269/a maddesinin açık hükmüne göre ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu icra mahkemesinde sadece ihtar süresi içinde ödeme yaptığını ileri sürebilir. Takibin kesinleşmesinden önce ödeme yaptığı iddiasını ileri süremez. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/03/2021 tarih ve 2017/(6)8- 2340 Esas - 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK’nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur....

- K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında kule vinç kiralama sözleşmesine istinaden doğan müvekkili alacağının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine ilamsız icra takibi yaptıklarını, davalının takibe itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiğini ve takip yolunu iflas yoluna çevirdiklerini, davalının yine ödeme emrine itiraz etmediğini ve borcu da ödemediğini ileri sürerek, İİK'nın 158. maddesine göre davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı temsilcisi yargılamaya katılmamış, davaya cevap vermemiştir....

    Ödeme emrine itiraz edebilme ehliyetine sahip olan kimse takip talebi ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterilmiş ve kendisine bu sıfatla ödeme emri tebliğ edilmiş olan borçludur (m.62/1.) Takip ehliyetine sahip olan borçlu ...'in kendisi ödeme emrine itiraz edebilir. Takip ehliyeti bulunmayan kişilerin yapmış oldukları icra takiplerine kanuni temsilcileri icazet verebilir. Takip ehliyeti bulunan kişi dilerse kendisine bir temsilci (vekil, avukat) ile temsil ettirebilir. Fakat borçlu icra dairesinde kendisini vekil ile temsil ettirmek isterse yalnız bir avukatı vekil olarak atayabilir. (Avukatlık K. m.35) İcra dairesi avukat olmayan bir kişinin vekil sıfatıyla yaptığı talepleri yerine getiremez. Getirirse böyle bir kişinin talebine dayanarak yapılan işlemler şikayet yolu ile iptal edilir (m.16.) İcra daireleri ve mahkemelerde avukatlık sıfatı bulunmayan kimselerin vekaleten iş takip etme yetkisi yoktur. Davalı ...'...

      İİK'nın 269/a maddesinin açık hükmüne göre ödeme emrine itiraz etmeyen borçlu icra mahkemesinde sadece ihtar süresi içinde ödeme yaptığını ileri sürebilir. Takibin kesinleşmesinden önce ödeme yaptığı iddiasını ileri süremez. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/03/2021 tarih ve 2017/(6)8- 2340 Esas - 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK’nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur....

      Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre takip konusu faturanın tanzim tarihinin 20.06.2006 olup, davalı firmaya 21.06.2006 tarihinde tebliğ edildiği, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı borçlu aleyhine icra takibine girişildiği, 16.04.2007 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine 24.04.2007 tarihinde itiraz edildiği ve daha sonra takip konusu asıl alacak tutarının 25.04.2007 tarihinde ödendiği, davalının avukatlık ücretine ve icra masrafına yönelik takibe itirazında haksız olduğu gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile davalının icra takip dosyasına avukatlık ücreti ve icra masrafı yönünden yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davacının %40 icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak, İİK 67/2.maddesi uyarınca; icra inkar tazminatına hükmedilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının dava ederek haklı çıkması zorunludur. Borçlunun kötü niyetle itiraz etmiş olması yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Ayrıca alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, alacağın likit ve belli olması gerekir. Borçlu, yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve belli olduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, alacağın mutlaka bir belgeye bağlı olması da şart değildir....

          İcra Müdürlüğünün 2020/14360 esas ile icra dairesinde usulüne uygun ve eksiksiz bir şekilde icra takibi başlatıldığını, tebligat masrafı karşılanarak takibe konu sözleşme, ödeme emri, takip talebi ve vekaletin takip ile ilgilenen icra dairesi katibine bizzat elden teslim edildiğini, sözleşmenin icra takip dosyasında mevcut olduğunu, taraflarına yüklenebilecek bir sorumluluk bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, borçlunun icra takibine borcu olmadığı yönünde itiraz sunmuş olması nedeniyle icra takibinin durduğunu, ödeme emrine itiraz ederek icra takibini durduran borçlunun aynı ödeme emrinin iptalini istemesinde hiçbir hukuki yarar bulunmadığını, borcu olmadığını iddia eden taraf bunu ispat ettiğinde o takibe devam olunamayacağından usul ekonomisine aykırı bir şekilde ek olarak bir ödeme emrinin iptali davası açmasının borçlunun iyi niyetli olmadığını gösterdiğini bu nedenlerle davacının ödeme emrinin iptali istemli davasının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa...

          UYAP Entegrasyonu