Hukuk Dairesinin görevlerini belirleyen 5.Maddesinde " Mülkiyet hakkına dayalı olup, mülkiyeti uyuşmazlık konusu olmayan tapuda yazılı şerhin ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," 10.Maddesinde "Tarafların sıfatına bakılmaksızın, kira ilişkisinden kaynaklanan davalar (kira tespiti ve uyarlama dâhil) sonucu verilen hüküm ve kararlar," hükmü uyarınca istinaf inceleme görevi Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu anlaşılmakla; dosyanın anılan daireye gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davanın niteliğine göre istinaf inceleme görevi Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'ne ait olduğundan dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2- Dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'ne GÖNDERİLMESİNE, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oybirliği ile karar verildi....
Davalı vekili, ihtiyaç iddiasının gerçek, samimi ve zorunlu olmadığını, ihtiyaçlının halen öğrenci olduğunu, davacının kira parasını artırmak istediğini, kira bedelinin tespiti için dava açtığını belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında davacının aynı binada boş olan bölümler için kiralık ilanı verdiğini belirtmiştir. Mahkemece ihtiyaçlının yargılama sırasında mezun olduğu, ancak yüksek lisans öğrenimine başladığı, ayrıca kiralananla ilgili kira bedelinin tespitine yönelik dava açıldığı bu sebeple ihtiyaç iddiasının samimi olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir....
Sulh Hukuk Mahkemesince ise, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığı, uyuşmazlığın mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin olduğu gerekçesi ile karşı görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Somut olayda, davacıların Kale köyü 172 ada 8 ve 9 numaralı parselleri 1993 yılında davalıya kiraya verdiklerini, davalı tarafından bir yıl kira bedeli ödendiğini fakat daha sonra davalının kira bedelini ödemediği gibi araziyi sahiplendiğini ve işgal ettiğini beyanla ödenmeyen kira alacağını ve davalının taşınmazdan çıkartılmasını talep ettiği, davalının aralarında bir kira sözleşmesi bulunmadığını, taşınmazların babalarından kaldığı ve herhangi bir paylaşım da yapılmadığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır....
Dava hakkına ilişkin olan bu hususların mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir. Kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceği TBK.’nun 350. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Sözü edilen madde hükmüne göre kiraya veren veya kiraya veren durumunda olmayan malik ancak kendisinin, eşinin alt soyu ve üst soyunun veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut (veya işyeri) ihtiyacı için dava açabilir. İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez....
Davalı, taraflar arasında sözlü bir kira sözleşmesinin olduğunu, davacının kira sözleşmesine ilişkin faturalar düzenleyip kendisine tebliğ ettiğini, faturaların ticari defterlere kaydedildiğini, davacının ecrimisil isteminde bulunamayacağını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmaza davalının elatmasının önlenmesine, hesaplanan 14.220,07 TL ecrimisilin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir....
Maddesine göre kira ilişkisinin süre sonunda son bulduğunun kabulü gerektiği, kira sözleşmelerinin uzatılmasına dair yapılan yeni kira sözleşmelerinin, dava konusu kiralanan 2886 sayılı Yasa hükümleri gereğince kiraya verilmiş olması nedeniyle önceki sözleşmelerin devamı niteliğinde olduğu, 2886 sayılı Kanunun 75. maddesi gereğince kira sözleşmelerinin süre bitiminde sona ereceği ve kiracının fuzuli şagil durumuna düşeceği, taraflar arasında yenilenen kira sözleşmesine göre kira süresinin 15/02/2020 tarihinde sona ereceği ve davacının ancak bu tarihte fuzuli şagil durumuna düşeceği anlaşılmakla dava tarihi itibarı ile davacının kiracı olduğunun tespitine yönelik verilen kararda yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır....
işbu sözleşmeyi feshederek bayiyi işten çıkarma ve işletmesini başka bir bayiye verme hakkına sahiptir. Böyle bir durumda bayinin ... ’dan herhangi bir hak yada alacak talebi olmayacaktır." kararlaştırılmıştır. Tarafların Özgür iradesi ile kararlaştırılan bu şart geçerli olup tarafları bağlar. Davacı, takip talebinde 01.10.2014 ve 01.11.2014 tarihli 38.624,80 TL lik faturalara dayalı 77.249,60 TL ve 2.219,08 TL lik işlemiş faiz talebinde bulunmuştur. Davalı tarafça kira sözleşmesine göre kira bedelinin %40'ından sorumlu olduğunu savunmuş, davacı ise davalının sözleşme şartlarına aykırı davranması nedeniyle kira bedelinin tamamından sorumlu olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece, davalının sözleşme şartlarını yerine getirip getirmediği üzerinde durulmadan davanın kabulüne karar verilmiştir....
ye bıraktığını, taşınmazı kullanım hakkına sahip bulunan .... ile müvekkili arasında düzenlenen 01/01/2012 tarihli sözleşme ile dava konusu taşınmazın müvekkiline kiralandığını, müvekkilinin taşınmazın tamamında kiracı olduğu gibi mevcut kira sözleşmelerinin de alt kiraya veren sıfatı ile tarafı olduğunu, ayrıca 01/01/2012 tarihli kira sözleşmeleri devir protokolü ile alışveriş merkezinde bulunan tüm mağazaların kira sözleşmelerinin müvekkiline devredildiğini, bu durumun davalı kiracıya ihbar edildiğini ancak davalının kira sözleşmesinin devrine muvafakat etmediğini beyan ettiğini belirterek öncelikle kira bedelinin üçüncü şahıslara ödenmesinin engellenmesi için ödeme yeri belirlenmesi, davalı ile .... arasındaki kira ilişkisinin 28/12/2011 tarihi itibariyle taşınmazın satışı esnasında sona erdiğinin tespitine, kira sözleşmesinin tarafları ve kira bedelinin kime ödenmesi gerektiği konusundaki münazaanın giderilmesine, doğmuş ve doğacak tüm kira bedellerinin müvekkiline ödenmesi gerektiğinin...
içeren bir eksik ve kusur olmadığı takdirde inşaatın bitmiş sayılacağı), inşaatın süresinde tamamlanamaması halinde yüklenici arsa sahibine isabet edebilecek bağımsız bölümlerin her biri için geciken her ay emsal kira rayiç değeri üzerinden kira bedelini cezai şart olarak ödeyeceği, arsa sahipleri tarafından onay verilmiş olmadıkça veya mücbir sebebe dayalı gecikmeler dışında ---- teslim süresinin geciktirilmesi halinde yüklenici her bir bağımsız bölüm için çevre rayiç kira bedeli üzerinden tespit edilen kira bedellerini gecikme cezası olarak ödemeyi yüklenicinin kabul ve taahhüt ettiği, bu cezai şart süresinin inşaatın bitim süresinden itibaren --- geçemeyeceği, yüklenici davacının arsa sahibine aylık ----kira bedelini --- boyunca ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, ----ayı kirasının naklen ve tamamen ödendiği" şeklinde düzenlendiği, teknik şartnamenin de; ---- kişilik ------- yapılacağı, arsa sahibine ait dairelerin..." şeklinde düzenlendiği, Davacı ile davalı şirket arasında düzenlenen...
CEVAP: Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında hiçbir zaman üst hakkına bağlı irtifak bedeli şeklinde bir borç doğmadığını, borcun başından beri kira borcu olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin kira ilişkisi olduğunu ve ödemelerin kira ödemesi şeklinde yapıldığını, taraflarından açılan kira uyarlama davasının derdest olduğunu, taraflar arasındaki borç alacak tutarının bu dava sonucunda belirleneceğini, davacının iddia ettiği gibi üst hakkı sözleşmesinde yazan irtifak bedeli borcunun mevcut olmadığını, tüm dönemlere ilişkin ödemenin eksiksiz yapıldığına ilişkin yazının davacı tarafa iletildiğini, davacının irtifak hakkı bedellerinin tahsiline ilişkin açtığı davalarda taraflar arasındaki ilişkinin kira ilişkisi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiğini, üst hakkına bağlı irtifak alacağı bulunmadığı için buna ilişkin olarak ipotek tescili istenmesinin de mümkün olmadığını, davacı şirketin yönetim kurulu kararlarında da ödemelerin kira ödemesi...