Sayılı ilamı ile açılıp okunduğunun ve yasal mirasçılar tarafından itiraza uğradığının tespitine karar verildiği görülmüştür. Vasiyetnameye konu İstanbul ili, Avcılar ilçesi, Avcılar Mahallesi, 15988 parsel sayılı, 1. bodrum kat, 2 nolu bağımsız bölüm tam hisse ile Mehmet Mumcu adına kayıtlıdır. TMK.nun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptal sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir. TMK.nun 557. maddesinde sayılan sebeplerin bulunması halinde vasiyetnamenin iptali gerekir. Bu sebepler dışında kalan durumlara dayanılarak ölüme bağlı tasarrufun iptali istenilemez. Davacı yan bu sayılanlardan ehliyetsizlik, yanılma, aldatma ve zorlama sebeplerine dayanmaktadır....
Aynı davacılar tarafından açılan ve tefrik edilen 2005/12 Esas sayılı dava, mirasbırakanın sağlararası tasarruflarının tenkisine ilişkin olup, bununla ilgili verilen tefrik kararı temyizin şümulu dışındadır. 2004/321 Esas sayılı davadaki ölüme bağlı tasarrufun tenkisiyle ilgili toplanan deliller çerçevesinde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, bu hususta hiçbir hüküm kurulmaması doğru bulunmamıştır....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570.maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının tescil davasının hukuki dayanağının bulunmadığını, veraset ilamı uyarınca tescil isteyen davacının bunu dava konusu yapmadan gerçekleştirebilirken bu kondu dava açmasının bir anlam taşımadığını, tenkis davasında ise; mirasbırakının, saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlararası karşılıksız kazandırmalarının yasal sınıra çekilmesini amaçlayan yenilik doğucu bir hak olduğunu, bu davanın dinlenebilmesinin için öncelikli koşulun mirasbırakanın ölüme bağlı ve sağlararası kazandırma yapması ve bu tasarrufun saklı payı zedelemesi gerektiğini, dava konusu olayda vasiyatname yapan Sıtkıye YÜKSEK KARAER'in davacının miras bırakanı olmadığını dolayısıyla onun sağlararası ve ölüme bağlı tasarruf ile davacının saklı payının zedelenmesinin söz konusu olamayacağını, diğer yandan vasiyetçinin 2014 tarihinde vefat ettiği, söz konusu vasiyetnameyi İstanbul 14....
Asliye Hukuk Mahkemesi' nin 12/03/2020 tarih 2016/316 Esas 2020/303 Karar sayılı ilamı ile; "Davacının Adana, Kuşadası ve Bursa'da ki taşınmazlara ilişkin tapu iptali ve tescil davasının ve vasiyetnamenin iptali davasının reddine" karar verilmiştir....
Tenkise tâbi tasarruflar, sağlararası ve ölüme bağlı tasarruflar olarak ikiye ayrılmaktadır. Belirtmek gerekir ki bu ayrımın yapılması tenkis davası bakımından oldukça önemlidir. Zira miras bırakanın tasarruf nisabını aşan tüm ölüme bağlı tasarrufları tenkise tâbi iken, sağlararası tasarrufları ise sadece 4721 sayılı Kanun'un 565 inci maddesinde sayılan gruplardan birine ait olması durumunda tenkise tâbi tutulur. Ayrıca 565 inci maddenin son bendi kapsamında bir sağlararası tasarrufun tenkis edilebilmesi için tasarrufun saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacıyla yapıldığının açık olması gerekmektedir. 3. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, tenkis davasında davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı yoktur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2021 tarihli ve 2017/1-1827 Esas, 2021/625 Karar; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 29.05.2006 tarihli ve 2006/1992 Esas, 2006/8412 Karar vd.) 4....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2011/10 ESAS 2018/599 KARAR DAVA KONUSU : TAPU İPTALİ VE TESCİL VE TENKİS KARAR : Bergama 2....
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali ve terdiden tenkis davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, tenkis talebinin kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin babası ...’ün 06/03/2013 tarihinde öldüğünü, tek yasal mirasçısının davacı olduğunu, murisin Rize 1....
Hâl böyle olunca; Mahkemece yapılacak iş, saklı pay sahibi birden fazla mirasçıya aynı ölüme bağlı tasarrufla teberruda bulunulduğu gözetilerek herbirinin, saklı paylarından fazla aldıkları miktarların orantılı olarak tenkise tabi tutulması ve sabit tenkis oranının bu esasa göre belirlenmesi ve usulü kazanılmış haklarda gözetilerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözetilmemesi doğru olmadığı gibi sanki davalının babası ...'in terekesine kazandırma varmış gibi onun terekesi üzerinden hesaplanan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi ve Şenol davada hasım olmadığı halde aleyhinde hüküm kurulması da isabetsizdir. Şenol ve Yasemin vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....