Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı açılır. Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetnamenin tenfizi ve buna bağlı olarak tapu iptal ile tescil davası vasiyetnamenin açılıp okunduğu, itiraza uğramadan veya itiraz edilmiş ise itirazların reddedilmesi sonucunda kesinleştiğine dair bir tespit davasıdır....
Kabule göre de; asıl davada kadastral parselin ihyası isteğinde bulunulmayıp, tapu iptali talep edildiği halde istek aşılmak suretiyle ihyaya hükmedilmesi ve bu durumda dahi 973 sayılı parselin imar uygulamaları ile sınırları üzerinde oluşturulan imar parsellerinin tapu kayıtları getirtilerek taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığının denetlenmemesi ve de yapılan şuyulandırmalar sonucunda çekişmeli 4966 ada 11 ve 14 sayılı imar parsellerinin 973 sayılı ihdas parselinin sınırları üzerinde kalmadıkları halde ihdas parseli yüzölçümü kadar tapu kayıtlarının iptali ve Hazine adına ihya yönünde hüküm kurulması; öte yandan taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki istek kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydının düzeltilmesine ilişkin bulunduğuna göre, hüküm altına alınması gereken karar ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerektiğinin düşünülmemesi de isabetsizdir....
Mahkemece, vasiyetnamenin iptal şartlarının bulunmadığından iptal yönünden davanın reddine, tenkis yönünden ise davanın kabulü ile tercih hakkına göre 69.004,78 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, vasiyetnameye konu taşınmazların muris adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davalı ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı tarafça iptal yönünden, davalı tarafça tenkis yönünden temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özelliklede delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın iptale yönelik temyiz itirazlarının reddi ile iptal yönünden kurulan hükmün ONANMASINA, Tenkis istemine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Bilindiği gibi; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (teberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır....
saklı payı ihlal ettiğini, davacının saklı payı üzerinde tasarruf ettiğini, iptal (tenkis) def'i, TMK.559/2 maddesinde düzenlendiğini ve hukuki niteliği itibariyle ölüme bağlı tasarrufun hükümsüzlüğünü sağlamaya yönelik olup, kendisinden ölüme bağlı tasarruf nedeniyle hak talep eden kişiye karşı ileri sürülebilen karşı bir hak olduğunu, ölüme bağlı tasarrufların geçersizliğini ileri sürme defi'ini TMK.nın 558 maddesinde belirtilen kişiler yani mirasçılar, vasiyet alacaklıları ile bu tasarrufların iptalinde hukuki yararı olanlar ileri sürebileceklerini, iptal def'i, iptali gereken nedenleri bulunan bir vasiyetin vasiyet edileni tarafından, vasiyet edilen malı mirasçılardan dava yolu ile istemesi veya vasiyetin tenfizini istemesi halinde söz konusu olduğunu, iptal davası için zamanaşımı süreleri geçmiş olsa bile, iptal davası açmaya hakkı olan kimsenin, bir süre sınırlaması olmadan iptal def'inde bulunabileceğini, bir başka hususun ise, yerel mahkemenin gerekçeli kararının 2....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, tapu iptal ve tescil ile araç kaydının iptali ve tescili, olmadığı takdirde bedel isteklerine ilişkindir. Davacılar, davacı ...' ın muhasebe müdürlüğü yaptığı şirket sahibi davalı ... tarafından şikayet edilmesi üzerine hırsızlık, nitelikli dolandırıcılık vs suçlarından eşi diğer davacı ... ile birlikte gözaltına alındığını, çeşitli vaatler ve tehditler sonucu tüm suçlamaları kabul ettiklerini, polis nezaretinde Tapu Müdürlüğüne götürülerek 1035 ve 1021 ada 8, 1111 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını davalıya satış yolu ile devrettiklerini, aynı tarihte yine polis nezaretinde ......
Davanın konusunun, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi dolayısıyla ve sözleşmeden kaynaklı yüklenicinin sözleşme gereği alması gerekli taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescili talebini içerir tapu iptal ve tescil davası, birleşen davanın konusunun da eser sözleşmesinden kaynaklı inşaat ipoteği tesisi, birleşen diğer davanın konusunun da eser sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin iptali, sözleşmenin iptali dolayısıyla tapu iptal ve tescil, bu talep kabul görmediği takdirde tazminat istemine ilişkin alacak davası olup, her ne kadar mahkemece alacağa hükmedilmiş ise de temelde davanın tapu iptal ve tescile ilişkin olduğu, taşınmazın aynına ilişkin olması nedeni ile kesinleşmeden takibe konulmasının da mümkün olmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesince takibin iptaline yönelik verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan, davalının istinaf talebinin HMK 353(1)-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, Dairemizce oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Belediyesince yapılan 37 nolu imar düzenlemesinin ve gerekse aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiklerini ve böylece oluşturulan imar parselinin tapu kaydının yolsuz tescil durumuna düştüğünü ileri sürerek; 5592 ada 8 sayılı imar parselinin, düzenleme öncesi kadastral ve kök parsele geri dönüşümünü teminen tapu iptali ve Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı mirasçıları tarafından, davanın tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacının, yargılama sırasında 27.03.2015 tarihinde öldüğü anlaşıldığınından dava konusuz kalmıştır. Davacı mirasçılarının davaya devam etme hakları vardır. "Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybederler. Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması halinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır" (TMK m. 181)....
Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK'nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde, özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken, TMK'nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak, önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 79.520,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline, 363 ada 2 parsel sayılı taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Bilindiği üzere; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. O halde; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır....