Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.11.1997 gün 1996/105-1997/775 sayılı ilam ile 301 ada 2 parselin tapu kaydının iptaline 1/2 payın ... mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verildiği gerekçesiyle ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiş, temyiz edilmeksizin 28.02.2002 tarihinde kesinleşmiştir. ... mirasçıları 12.12.1995 tarihli dilekçe ile Haziran 1957 tarih 179 sıra nolu tapu kaydına tutunarak 301 ada 2 parselin tapu kaydının iptal edilerek 1/2 payın ... mirasçıları adlarına tapuya tescili istemiyle dava açmışlardır. ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 10.11.1997 gün 1996/105-1997/775 sayılı ilam ile 301 ada 2 parselin kesinleşen orman tahdit haritası dışında kaldığı, dayanak tapu kaydının ise kapsamı içinde kaldığı gerekçesiyle Hazine adına olan tapu kaydının iptal edilerek ½ payın ... mirasçıları adlarına tapuya tesciline, 1/2 payın Hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay 7....
II. ve III etap uygulamaların dava konusu parseli kapsamadığı, 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi ve 2981 Sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarınca yapılan imar şuyulandırma işlemlerinin idari yargı yerinde iptal edilmedikçe imarla alınan tapu kayıtlarının yolsuz tescil niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği gibi bu konuda açılan tapu iptali ve tescil davalarının dinlenme imkanı bulunmadığı, her ne kadar .. Büyükşehir Belediyesinin yaptığı imar uygulaması idari yargıda iptal edilmişse de . Belediyesinin çekişme konusu taşınmazla ilgili yaptığı imar işleminin iptal edilmediği ve halen ayakta olduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve uygulamanın hükme yeterli ve elverişli olduğu söylenemeyeceği gibi, yapılan değerlendirme ve irdeleme de isabetsizdir. Bilindiği üzere; imar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır....
Yönetimi, çekişmeli taşınmazın kesinleşen tahdit içinde kaldığından tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili ve davalının elatmasının önlenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kesinleşen tahdit içinde kalan taşınmazların tapu kayıtlarının iptal, tescil ve el atmanın önlenmesi niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1945 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1950 yılında 5653 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan makiye ayırma, 1957 yılında arazi kadastrosu, 3302 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan ve 23.08.1991 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır....
) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile İPTAL edilmiş, yine Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 gün ve 2009/31-27(yürürlüğü durdurma) sayılı kararı ile (bu madde ve ibarenin uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç ve olanaksız durum ve zararın önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmi Gazetede yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASINA) karar verilmiştir....
) hükmü, Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile İPTAL edilmiş, yine Anayasa Mahkemesinin 12/05/2011 gün ve 2009/31-27(yürürlüğü durdurma) sayılı kararı ile (bu madde ve ibarenin uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç ve olanaksız durum ve zararın önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmi Gazetede yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASINA) karar verilmiştir....
Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ve 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınır dışına çıkartılan yerlerden olduğu iddia edilen taşınmazın, tapu kaydının iptali ve tescili istemine ilişkindir....
Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği dolu pafta sistemi genel ilkesi ile bağdaşmaz. Ne var ki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. Öte yandan, HMK'nın 26. Maddesinde "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır" hükmüne yer verilmiştir....
ın inşaatı tamamlamadığını, davacının sunmuş olduğu harici satış sözleşmesinin de geçerli olmadığını iddia ederek temyiz etmiş ise de, inşaatta iskanın alınmış olduğu, davacı tarafça tapu iptal ve tescili istenen bağımsız bölümün bedelinin ödenmiş olduğu ve dava konusu bağımsız bölümde ikamet ediyor olması gerekçeleriyle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesi kararına ilişkin davalı ... vekilinin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edenden alınmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 16/04/2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi....
DAVA: Maraş mutasarrıfı Abdullah Paşa Vakfı adına tapu iptal ve tescili istemine ilişkindir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacı tarafça dava konusu İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, Hekimbaşı mahallesi, 138 ada, 6 parsel sayılı taşınmazın Maraş Mutasarrıfı Abdullah Paşa Vakfı adına kayıtlı tapu senedi kapsamında kaldığını, kadastro tespiti sırasında davalı adına tespit gördüğünü, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Maraş Mutasarrıfı Abdullah Paşa Vakfı adına tapuya tesciline karar verilmesi talep olunmuştur. Dosya kapsamına göre Maraş Mutasarrıfı Abdullah Paşa Vakfı mazbut vakıflardan olup, 5737 sayılı Yasanın 6. Maddesine göre T5 tarafından temsil ve idare edilmektedir. Davacı her ne kadar vakfın galle fazlasından istifade etmeye müstahak vakıf evladı ise de; bu vakfa ait taşınmazlar üzerinde temlik ve tasarruf hakkı, dolayısıyla dava ehliyeti bulunmamaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.05.2001 tarihinde kesinleşen 1995/278 - 1999/612 sayılı kararı ile tapu kaydının iptaline karar verilmesi üzerine, davacı tarafından tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. 4721 sayılı TMK'nun 1007. maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup, burada Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve aynî hakların yanlış tescili sonucu, değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalması temeline dayanır. Çünkü; sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımayıp, sadece Devletin memuruna rücuu sırasındaki iç ilişkide önemlidir....