Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ta vefat ettiğinin tespitine ve nüfus kaydındaki "sağ" ibaresi yerine ölüm tarihinin tesciline karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 33. maddesi uyarınca ölen kişinin nüfus kütüğünden düşürülmesi işlemi idari bir işlem olduğundan, mahkemece, sadece ölümün ve ölüm tarihinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken; "sağ" ibaresi yerine ölüm tarihinin tesciline karar verilmesi, doğru görülmemiştir. SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA, ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 24.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni" Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.06.1983 tarihi olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....

      nın ölü olduğunun tespitini ve nüfus kaydına ölüm şerhlerinin verilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; Ölüm tarihinin tespiti istenenlerden ...'nın dosyada mevcut nüfus kayıt örneğine göre 15.01.1966 tarihinde doğup 08.10.1973 günü nüfusa tescil edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bu kişinin 1965 yılı içerisinde öldüğünün tespitine karar verilmiştir....

        O halde, nüfus idaresi hasım gönderilmek suretiyle açılan ölümün tespiti davasının dinlenmesine artık yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak, bu şekilde ölümün tespiti davaları açıldığında sadece ölümün tespitine karar vermek yeterli olmamakta; ölüm tarihi mirasçılık haklarını etkileyeceği ve sicilde de ölüm tarihinin belirtilmesi gerektiğinden, ölüm tarihinin de mümkünse gün/ay/yıl, en azından yıl olarak da tespiti gerekmektedir. Diğer yandan; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-a maddesi; nüfus kayıt düzeltim dava-larının Cumhuriyet savcısı ve nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru katılımıyla görüleceği ve karara bağlanacağını hükme bağlamıştır. Bunun sonucu olarak; nüfus kaydında düzeltme sağlamayı da amaçlayan ölümün tespiti davaları açıklandığı gibi, nüfus kayıt düzeltim davalarının bir türü olarak, Cumhuriyet savcısı ve nüfus memuru katılımıyla görülüp sonuçlandırılmalıdır....

          T19 vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın yetkisizlik, görevsizlik, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini, davacıların aktif husumet ehliyetlerinin olup olmadığının denetlenmesi gerektiğini, davanın ölüm tarihinin düzeltilmesi istemine yönelik olduğunu, ölüm tarihinin düzeltilmesine ilişkin davaların miras hakkı ile ilgili olduğunu ve mirasçılar tarafından açılabileceğini, davacı tarafından ölüm tarihinin düzeltilmesi istenen Hanife Kan'ın, davacının mirasçısı ya da mirasbırakanı konumunda olmadığını, aralarında miras ilişkisi bulunmadığından davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının iddiasını ispat etmekle mükellef olduğunu, davacının Hanife Kan'ın gerçek ölüm tarihini ispat etmesi gerektiğini, nüfus kayıt örneğinde müteveffanın ölüm tarihinin jandarma komutanlığının 15/08/2008 günlü ifade tutanağına dayanılarak tanzim edildiğini, tanzim edilen tutanakta ise Hanife Kan'ın ölüm tarihinin 15/04/1970 olarak göründüğünü belirterek, davacı tarafından...

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Ölüm Tarihinin Tespiti istemine ilişkindir. Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile ilgilidir. Bu bakımdan hakim resen araştırma ilkesinin sonucu olarak kendiliğinden delil toplama yetkisine sahiptir. Bu durumda, davacıdan iddiasını ispat için kanıt göstermesinin istenmesi, gerekmesi halinde re'sen delil toplanması, davacının iddiasındaki vakıları bilebilecek tanıkların kolluk aracılığı ile tespiti ve dinlenmesi sonucu ilgilinin ölü veya sağ olduğunun tespiti ve ölü ise ölüm tarihinin belirlenmesine karar verilmesi gerekir. (Bknz. Yargıtay 8....

          Mahkemece, 12.4.1955 doğumlu olan davacının, tespiti istenen tarihte 18 yaşını ikmal etmediği gerekçesiyle 12.4.1973 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak tespitine,yurtdışı borçlanmasının 5510 Sayılı Yasanın 4/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesine ilişkin talebinin ise reddine karar verilmiştir. 5510 sayılı Kanun'un 38.maddesine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya 5510 sayılı Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır. Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir....

            ın doğum tarihinin gerçeği yansıtmadığı bildirilerek doğum tarihinin değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı ... Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada ...'ın sağ olduğunun tespiti ile nüfus kütüğündeki ölüm kaydının iptali, ayrıca adı geçen kişinin kayden 8.8.1965 olan doğum tarihinin 8.8.1957 olarak düzeltilmesi istenilmiştir. 1-...'ın sağ olduğunun tespiti ile ölüm kaydının iptali istemi ile ilgili olarak; dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz itirazlarının reddi ile bu konuyla ilgili usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, 2-...'...

              Mahallesi, 13 hanede nüfusa kayıtlı olan davacılar murisinin 15.03.1945 tarihinde öldüğü, 17.03.1952 tarihinde düzenlenen ölüm kağıdında da ölüm tarihinin nüfus kaydındaki gibi 15.03.1945 olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı gibi, dava konusu taşınmaz murisin ölüm tarihinden çok sonra 08.01.1957 tarihinde tapuda bizzat yapılan işlemle alıcı adına tescil edilmiştir. Ölü kişinin tapuda işlem yapamayacağı açıktır. O halde, davacılar vekilinin 30.05.2012 tarihli dilekçesinde, mirasbırakan ...'ın ölüm tarihinin nüfus kaydında yanlış yazıldığını ileri sürdüğü gözetilerek, davacı tarafa nüfus kaydındaki ölüm tarihinin düzeltilmesi için dava açmak üzere olanak tanınması, açıldığı takdirde eldeki dava yönünden bekletici sorun sayılması ve ölüm tarihinin düzeltilmesi davasında belirlenecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir....

                ın aynı kişi olduğunun tespiti, ...'ın 01.05.1950 olan ölüm tarihinin 10.07.1953 olarak düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece ölüm tarihinin düzeltilmesi isteminin reddine, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 16.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu