un sigortalı olarak çalışmakta iken 30.03.2018 tarihinde vefat ettiğini, bekar olan müteveffanın ölüm tarihinde anne ve babasıyla birlikte yaşadığını, davacının davalı Kuruma başvurarak vefat eden oğlundan, annesi olarak kendisine ölüm aylığı bağlanması talebinde bulunduğunu, davalı Kurumun Zonguldak Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü 18.07.2018 tarih ve 54242146/205.02.01/8194705 sayılı yazısı ile “aylık gelirinin asgari ücretten fazla olduğundan bahisle ölüm aylığı bağlanamayacağı” gerekçesiyle reddedildiğini belirtilerek Kurum işleminin iptali ile ... sigortalı ...'un vefatı nedeniyle, müteveffanın annesi olan davacının ölüm aylığına hak kazandığının ve davacıya (hak kazandığı tarihten itibaren) ölüm aylığı bağlanarak ödenmesi gerektiğinin tespiti ile davacının ölüm aylığına hak kazandığı tarihten itibaren ödenmemiş ve birikmiş ölüm aylıklarının işletilecek yasal faizleriyle birlikte ödenmesi gerektiğinin tespitini talep etmiştir. II....
den dolayı 5510 sayılı Kanun uyarınca 01/02/2017 tarihinden itibaren ölüm aylığı kazandıklarının tespitine, karar verilmiştir. B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI: Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ: Davalı kurum vekilleri verilen kararın hatalı olduğunu belirtip, kararın bozulmasını istemiştir. V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME: 5510 sayılı yasanın 32. maddesine göre; Ölüm sigortasından sağlanan haklar şunlardır: a) Ölüm aylığı bağlanması. b) Ölüm toptan ödemesi yapılması. c) Aylık almakta olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi. d) Cenaze ödeneği verilmesi....
İş Mahkemesinin 2010/677 E. -2013/51 K. sayılı kararı ile davacılara ölüm aylığı bağlanması gerektiğinden bahsedilmiş ise de, dava iş kazası tespiti istemi ile birlikte açıldığına ve iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde hak sahiplerine 506 sayılı Yasa'nın 23.maddesine göre ölüm geliri bağlanacağı düzenlemesi bulunduğuna göre aslında anılan mahkeme kararı ile bağlanması gerektiği tespit edilenin iş kazası ölüm geliri olduğu anlaşılmaktadır. Yapılacak iş, ... ... 4. İş Mahkemesinin 2010/677 E. -2013/51 K. sayılı kararı hak sahiplerine bağlanmasına karar verilenin ölüm geliri olduğu göz önüne alınıp davacıdan talebini açıklattırmak, davacının talebinin ölüm aylığı olduğunun anlaşılması halinde 05/09/2008 tarihi itibariyle ölüm aylığı şartlarının bulunup bulunmadığını araştırmak, talebin ölüm geliri olduğunun anlaşılması halinde davalı Kurumdan ... ... 4....
dan dolayı ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, aksine kurum işleminin iptaline, "şeklinde karar verilmiştir. B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI Yerel mahkeme kararı yerinde bulunarak istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ: Davalı vekili, kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek, söz konusu kararının bozulmasını talep etmiştir. V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME: Dosya kapsamı incelendiğinde, 04.03.2014 tarihinde yaşamını yitiren sigortalı eşi üzerinden 1479 sayılı Kanun hükümleri gereğince kendisine ölüm aylığı bağlanan davacının, 08.09.1988 günü ölen 506 sayılı Kanuna tabi sigortalı babası üzerinden de ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemli işbu davayı açtığı anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, 01.09.2009 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, konusuz kalan davada karar vermeye yer olmadığına karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R Dava, davacıya 01.09.2009 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması istemine istemine ilişkindir. Mahkemece, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve dava açılmasında Kurumun Kusuru bulunmadığı gerekçesi ile davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir....
S O N U Ç: Hüküm fıkrasının birinci bendindeki “ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine” ibaresinden önce gelme üzere “01.10.2006 tarihinden itibaren” ibaresinin eklenmesine ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 23.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. ..........
DAVA Davacı vekili, müvekkilinin, muris eşinin Türkiye'de bulunan toplam 1126 gün sigortalılık süresinin bulunduğunu, bu hizmetleri 1800 güne tamamlayacak kadar 674 gün yurtdışı çalışmalarını 3201 sayılı kanun kapsamında borçlanabileceğinin tespiti ile 05.08.2011 tarihli ölüm aylığı tahsis talebi nedeniyle eşin vefat tarihi olan 27.07.2011 tarihi itibariyle ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı Kurum vekili, davacının eşinin 01.07.2005 tarihi itibariyle Türkiye-Fransa hizmetlerine göre sözleşme aylığı alırken vefatı üzerine, davacıya kısmi sözleşme dul aylığı ödenmesine devam edildiğini, davacıya talebi gibi 1800 gün üzerinden değil, vefat eden eşe kısmi sözleşme aylığı bağlandığı tarih itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli prim ödeme gün sayısı kadar borçlanma yaptığı takdirde tam ölüm aylığı bağlanabileceğini, davacının talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, müteveffa eşinden 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a sigorta koluna tabi olarak almakta olduğu ölüm aylığı yanında aynı anda babasından da 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-a sigorta kolundan tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanması ve her iki aylığı aynı anda alması gerektiğinin tespitine, babasından bağlanması gereken ölüm aylığına her bir aylığın ödenmesi gerektiği tarihlerden itibaren tahakkuk edecek yasal faiz haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....
Maddesinin son fıkrası gereği ölüm aylığı tahsisi için bir tam yıl prim ödeme şartı mevcut iken 4956 sayılı Yasanın 54. Maddesi ile anılan Yasaya eklenen Ek 3. Madde yollaması ile 1479 sayılı Yasanın 41. Maddesinin son fıkrası hükmü gereği iş kazası sonucu ölen sigortalıların hak sahiplerine ölüm aylığı tahsisi için prim ödeme şartı kaldırılmıştır. 1479 sayılı Yasanın 78. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre ise, “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından herhangi bir döneme ilişkin aylığını beş yıl içinde almıyanların bu döneme ilişkin aylıkları ödenmez.”. Bu yasal düzenleme çerçevesinde, hakkı doğuran sigortalı eşin ölüm tarihi gözetildiğinde, davacının ölüm aylığı başlangıç tarihinin tahsis talebinin de bulunmaması nedeni ile dava tarihini takip eden 01.06.2011 tarihi olduğunda bir tereddüt bulunmamaktadır....
Ancak davacı, aynı kişiden hak sahibi sıfatıyla farklı kurumlardan farklı tarihler arasında farklı ölüm aylıklarının bağlanmasını talep edemez. Bu nedenle Mahkemece 506 sayılı Kanun'dan ölüm aylığı bağlanması halinde, 5434 sayılı Kanun kapsamında Emekli Sandığı'ndan bağlanan ölüm aylığı iptal edilebileceği hatırlatılarak hangi aylığı tercih ettiği sorulmak suretiyle sonucuna göre tek bir aylık alabileceği gözetilerek hüküm kurmak gerekirken hak sahibine iki ayrı sigorta kolundan aylık bağlanamayacağı gözardı edilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir." gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince verilen karar bozulmuştur. D....