DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Bilindiği üzere nüfus kayıtlarının düzeltilmesi ve nüfus kayıtlarına yönelik tespit davaları kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakim istemle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği sonuçlara göre karar vermek zorundadır. Somut olaya gelince, davacı vekili muris T7 13.10.2020 tarihinde vefat ettiğini murisin asıl adı "Hasi" iken ölümünden sonra nüfus idaresi tarafından adının "Harsi" olarak düzeltildiğini ölü kişinin adının talep de olmadan bu şekilde değiştirilmesinin mümkün olmadığını beyan etmiştir. Nüfus müdürlüğünce konu hakkında yapılan araştırmada şahsın ilk kayıtlarında Harsi olarak kayıtlı bulunduğu, 20.01.2022 tarihli yazı cevabına göre şahsın evlendirme memuruna adını "Hasi" olarak beyan ettiğinden bu hatanın oluştuğu düzeltmenin kaydın aslına uygun hale getirilerek yapıldığı belirtilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi talep edilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, kardeşleri ... ve ...'nin "..." olan anne adlarının "..." olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece nüfus kaydında anne olarak yazılan “Hanım” ile davalıların gerçek annesi olduğu iddia edilen “...’nın” mezarları bulunamadığından DNA incelemesi yapılmadan davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davalıların nüfus kaydında anneleri görünen ... ile anneleri olduğu iddia olunan ...’nın ölü oldukları ve gerçek annenin tespiti yönünde DNA testi yapılmadığı anlaşılmaktadır....
Bu durumda davacının annesi olan Teslime'nin anne, baba ve kardeşlerini gösteren nüfus kayıtları getirtilerek dava konusu taşınmazların tapulama tutanaklarında bulunan "tasarruf sebebi" bölümündeki intikaller ile karşılaştırılmalı ve paralellik sağlanmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 21.12.2009 gününde verilen dilekçe ile tapuda kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, 581 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt malikleri “...'nin” "... ...", "...'in" "...", "...'nin" "... ...", "...'in" "... oğlu ..." olarak düzeltilmesi istemine ilişkindir. Davalı idare vekili, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece "..." isminin düzeltilmesine ilişkin davanın reddine, diğer maliklerin isminin düzeltilmesine ilişkin davanın ise kabulüne karar verilmiştir....
Bu nedenle mahkemece, öncelikle kaydının düzeltilmesi istenen kişinin yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gereğince doğum ve ölüm kaydının nüfus kütüğüne işlenmesi hususunda davacıya önel verilerek, tapu ve nüfus kaydı arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandıktan sonra, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu nüfus kaydı bulunmayan murisin isminin düzeltilmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm açıklanan nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı velinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 09.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Ancak; Tapu kaydında malik olarak yer alan Veli oğlu ...’nun nüfus kaydında adı “...” olup nüfus kaydına göre isminin düzeltilmesi için açılan dava olup olmadığı taraflardan sorulup, var ise tapuda isim tashihine ilişkin kararın kesinleşme şerhli tasdikli bir örneği dosya arasına konulduktan yoksa adı geçen ölü tapu malikinin nüfus kaydına göre isminin düzeltilmesi için tapuda isim tashihi davası açmak üzere davacı tarafa süre verilmesi gerektiği gözetilmeden ve davalılar ile tapu maliki arasındaki hukuki ilişki tespit edilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine,30/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 19.03.2014 tarihli dilekçe ile; cinsiyet değişikliğine izin verilmesi, nüfus kaydındaki "kadın" olan cinsiyetinin "erkek", "..." olan isminin "...", "..." olan soyadının "..." olarak düzeltilmesi istemleriyle asliye hukuk mahkemesinde dava açmıştır. ... Asliye Hukuk Mahkemesince, " ...cinsiyet değişikliğine izin ve nüfus kayıtlarındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davalarının çekişmesiz yargı işlerinden olduğu, HMK'nın 382 ve 383. maddeleri uyarınca davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait bulunduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ......
nın yanlış yazılan isminin "..." olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Ayrıca davacı ...Köyünde 24, 35, 45, 143, 139, 140, 141 ve 142 sayılı parsellerde murisin adının düzeltilmesi yanında, baba adının da yazılı olmaması nedeniyle baba adının eklenmesi talep edilmiş olmasına rağmen bu parseller ... Köyünde tapu maliki murisin isminin düzeltilmesi istenen parseller arasında sayılıp sırf isim düzeltilmesine karar verilmiştir. Dosyada mevcut dava konusu parsellerin doğru olan kadastro tutanaklarının incelenmesinde; taşınmazların çoğunun zaviyeli oğullarından ... oğlu ...'e ait iken vefatıyla karısı ... ve evlatları ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ...'a terk ettiği anlaşılmaktadır. ... oğlu ...'in verasete esas nüfus aile kayıt tablosunun incelenmesinde de tutanakta belirtilen çocukları ile nüfus kaydının örtüştüğü, ancak "..." isminde kızı olmayıp "..." isminde kızı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan araştırmalar ve tanık beyanları da bu durumu doğrulamaktadır....
Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının, gerçek babası üzerine kayıt istemi ise anne ve baba arasında evlilik ilişkisi olmadığından, baba yönünden soybağının düzeltilmesi davasıdır. Bilindiği üzere, çocukla ana arasındaki soybağı doğumla; baba arasındaki soybağı ise ana ile evlilik, tanıma ve hakim hükmü ile kurulur. Esasen soybağına ilişkin uyuşmazlıklarda, kişisel durum ile ilgili nüfus kaydında yer alan bilgi "doğru" olarak doğmuş ve kütüğe tescil edilmiştir....
Ancak 03.01.2013 tarihli Nüfus Müdürlüğünün cevabi yazısından ; D.. ilçesi k.. Köyü 42 cilt 13 sayfa no,10 (14) 'de V.. adlı kişinin kaydına rastlanmadığı V.. kızı A.. Ç.. kayıtlarına ulaşılmış olduğu ve altsoy mirasçılarına ilişkin kayıtlarını gönderildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; tapu kayıt düzeltim davalarında, tapu kayıt bilgilerinin nüfus kayıtlarına uygunluğu amaçlanmakta olup, nüfusa kayıtlı olmayan kişiler bakımından tapu kaydında düzeltme yapılamaz. Ancak çoğun içinde az da vardır kuralı doğrultusunda, tespit hükmü kurulabileceği açıktır. Somut olayda da adının düzeltilmesi istenen Vasfiye nüfusa kayıtlı değildir. Bu durumda dosya içeriği ve toplanan deliller ile 213 ve 135 parsel sayılı taşınmazların davacıların murisi vasfiye'ye ait olduğu saptanmış olup S.....