GEREKÇE : Dava; davacının, dava dışı Turhan Turhan ile oluşturdukları adi ortaklık hakkında davalı Kurum tarafından 2003/1 ve 2003/6- 2004/1- 2. aylar arasına ilişkin olarak oluşturulan prim ve işsizlik sigortası primi borçlarından davacının sorumlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 06.11.2012 Tarih ve 2012/20255 E, 2012/20462 K sayılı kararında; " İnceleme konusu olayda; iş bu davanın açılmasına dayanak olan ve davalı Kurum tarafından gönderilen 2010/13939 takip numaralı ödeme emrinin tebliğ tarihi araştırıldığında, S.S.Garanti Konut Yapı Kooperatifinin, 6111 sayılı yasaya tabi yapılandırma talebi bulunduğundan, davacı tarafa ödeme emri tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır....
No:… " ikametgah adresinin 213 sayılı Kanun'un 101. maddesinde sayılan bilinen adreslerden olması nedeniyle şirket adına düzenlenen ödeme emrinin kanuni temsilcinin ikametgah adresinde tebliği yolu denenmeksizin ilanen tebliği yasaya uygun bulunmadığından, şirketten tahsili olanaksız hale gelmiş bir vergi borcundan sözedilemeyeceği gerekçesiyle … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali yolunda karar verilmiş ise de; 213 sayılı Kanun'un 101. maddesinin olay tarihindeki yürürlükteki şekliyle, ikametgah adresi bilinen adresler arasında sayılmamış olup, bu kapsamda bahsi geçen ödeme emri içeriği vergi ve cezalar ile gecikme faizlerinin tahsili amacıyla davacının ortak sıfatıyla takibine geçilebilmesi için asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin araştırılarak ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esasının değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerektiğinden, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle verilen iptale ilişkin hüküm fıkrasında...
vergi tekniği raporunda davacı şirketin tecil-terkin ve iade taleplerinin yerinde olmadığının belirtilmesine rağmen, rapordan sonra davacı şirket adına 2003 yılına ilişkin olarak herhangi bir ödeme emrinin tebliğ edilmediği, raporla birlikte tebliğ olunan ödeme emrinin 2004/Şubat dönemine ilişkin mahsup talebinin kabul edilmemesi üzerine düzenlendiği ve bu ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davanın da Vergi Mahkemesince kabul edildiği tespit edildiğinden, usulüne uygun olarak ödeme emri tebliğ edilmeden ve amme alacağı kesinleştirilmeden yapılan haciz işleminde ve bu işlemi tasdik eden Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir....
Dosyanın incelenmesinden; asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve …sayılı ödeme emrinin ilanen tebliğine ilişkin dosyaya sunulan belgelere göre bu ödeme emri içeriği ihbarnamelerin ilanen tebliğinden önce 02/11/2009 tarihli şirketin bilinen adresinde mahalle muhtarı ve bu adreste faaliyet gösteren … adlı mükellef nezdinde düzenlenen adres tespit tutanağına göre "ödevli kurumun ilgili adresten yıllar önce ayrıldığı, başka adresinin bilinmediği" hususunun tespiti üzerine bu ihbarnamelerin ilanen tebliğ edildiği, sonrasında başka bilinen adresi bulunmayan şirket adına ...sayılı ödeme emrinin ilanen tebliğ edildiği bu şekilde tebliğ edilen ve asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen alacaklar için dava konusu ödeme emirlerinin ortak sıfatıyla davacıya tebliğ edildiği görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklının borçlular hakkında genel haciz yolu ile başlattığı icra takibine karşı borçluların icra mahkemesine başvurarak; öncelikle tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesini, kabul edilmediği takdirde, ödeme emri tebliğ tarihine göre itirazlarının süresinde olduğunun tespitini istedikleri, mahkemece istemin süreden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlulara ödeme emrinin 08/11/2013 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ evrakının üzerindeki dağıtıcı imzasının bulunduğu bölümden anlaşılmaktadıır....
borçluya hasılat kiralarına ilişkin 60 günlük ihtar süreli ödeme emrinin gönderilmesini istediği, icra müdürlüğünün 18.5.2015 tarihli kararı ile, icra mahkemesince ödeme emrinin iptaline ilişkin verilmiş bir karar olmadığı gerekçesiyle talebin reddedildiği anlaşılmaktadır....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/4964 Esas sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibi ve araç haczinin hukuka uygun olduğunu, davacının iddiasının hiçbir yasal ve hukuki gerekçesi bulunmadığını, tebliğ memurunun kapı zilinden site görevlisini öğrendiği ve buna göre tebliğ edildiği hususunun hayal ürünü olduğunu, tebliğ memurunun, Suzan Yardımcı'nın gösterilen adreste geçici ve kısa süreli bulunmama sebebini komşusundan soruşturarak, "muhatabın çarşıda" olduğu yönündeki beyanını tebliğ belgesine yazarak, Serdar Sunar'ın imzadan çekinmesi nedeniyle bu ciheti de şerh ve imzası ile tasdik edildikten sonra; ödeme emrinin muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması işlemlerinin tamamlandığını. böylece, Tebligat Tüzüğü'nün 28.maddesinin birinci fıkrası hükmü aynen yerine getirilmekle; ödeme emrinin borçlu Suzan Yardımcı'ya tebliğ işlemi gerçekleştiğini, ödeme emrinin 27.08.2020 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının müvekkili şirkete borcunun bulunduğunu, davacının broçların kendisine ait...
GEREKÇE : Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. 6183 sayılı Yasanın 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde (7061 sayılı Kanun ile değişik, 01.01.2018 tarihinden geçerli olmak üzere 15 gün içinde) itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....
sayılı ödeme emri bakımından, içeriği borçların tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen … sayılı ödeme emrinin 27/08/2014 tarihinde posta yoluyla tebliğ edilerek kesinleştiği, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin ise 01/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği dikkate alındığında ödeme emrinin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, şirket adına düzenlenen … ve … sayılı ödeme emirlerinin … tarihinde, … sayılı ödeme emrinin … tarihinde, … sayılı ödeme emrinin de 02/04/2015 tarihinde şirket tüzel kişiği sona erdikten sonra tebliğ edildiği ve bu haliyle yok hükmünde olduğu, şirketin tasfiye edilerek tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeniyle kamu alacağının tahsilinin mümkün olmadığının anlaşıldığı, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin ise zamanaşımı süresi içinde, 01/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği dikkate alındığında, söz konusu ödeme emrinin bu kısımlarında hukuka aykırılık bulunmadığı, şirket hakkında düzenlenen … ve … sayılı ödeme emirleri ile ilgili...
Dava dışı kamu boçlusu şirketin ...’deki şubesinde çalıştığı Mahkeme kararı ile tespit edilen sigortalı nedeniyle, davalı Kurumca tahakkuk ettirilmiş olan idari para cezaları konulu ödeme emirlerinin davacıya tebliğ edilmesi ile eldeki davanın açıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakta ise de, verilen kararın eksik araştırma ve yanılgılı değerlenedirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır. 1-6183 sayılı Kanunun “Ödeme Emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme Emrine İtiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir....