Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

“Taleple bağlılık” olarak da ifade edilen bu ilke uyarınca, hâkimin tarafların talep sonucu ile bağlı olduğu açık olup, somut olay bakımından, alacaklı borçlu aleyhine icra takibi başlatmış borçlu ödeme emrine süresinde itiraz etmiştir. İtiraz üzerine İcra Hukuk Mahkemesine açılan davada davacı-alacaklı vekili dava dilekçesi ile sadece itirazın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemenin borca itirazın kaldırılması istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, borçlunun bir talebi bulunmadığı gibi re'sen ödeme emrinin iptalini gerektiren bir hususun bulunmadığı halde usul ve yasaya uygun olan ödeme emrinin iptaline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

    İİK’nun 269. maddesinde, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun itiraz sebeplerini icra dairesine bildirmesi üzerine, yasal ödeme süreleri geçtikten sonra alacaklının merciden tahliye isteyebileceği ayrıca borçlunun itiraz sebeplerini icra dairesine bildirmesi üzerine yasal ödeme süreleri geçtikten sonra alacaklının merciden tahliye isteyebileceği öngörülmüştür. Borçlu kiracıya ödeme emri tebliğ işlemi yapılmadığından, anılan maddedeki süreler işlemez. Borçlunun haricen takibi öğrenip, icra dairesine itiraz etmesi, yasanın emredici hükümleri karşısında sonuca etkili değildir. Bu durumda, davacı alacaklının itirazın kaldırılması ve tahliye talebinde bulunması anılan yasal düzenlemeye aykırı olup istemin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir....

      İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/1057 esas, 2015/944 karar sayılı ilamı ile de 02.06.2015 tarihindeki ödeme emri tebliğatının usulsüzlüğünün tespiti ile ödeme emrinin davalı borçluya 01.10.2015 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmasına karar verildiği anlaşılmış, ayrıca icra takip dosyasının incelenmesinde de, davalı borçlunun yeni belirlenen ödeme emrinin tebliğ tarihinden sonra yasal itiraz süresi içerisinde 06.10.2015 tarihinde icra takibine itiraz ettiği görülmüştür. Bu durumda davaya dayanak icra takibindeki ödeme emrinin, 01.10.2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiği subuta erdiğinden, takibe de süresinde itiraz edilmiş olduğundan, 06.07.2015 tarihinde süresinden önce açılan dava ile tahliye isteminde bulunulamaz. Bu sebeplerle mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile tahliyeye karar verilmesi doğru olmayacağından kararın bozulması gerekmiştir....

        Ödeme emri davalı borçluya 23.1.2015 de tebliğ edilmiş ödeme emrine itiraz edilmemiştir. Bu durumda icra takibi kesinleşmiştir. Buna göre, taraflar arasında sözlü kira akdi bulunduğu,davalının kiracı olduğu ve kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Davacı kiralayanın, kiracı hakkında başlatılan icra takibine itiraz edilmeyerek kesinleşmesi nedeniyle İİK’nun 269/a maddesi gereğince tahliye davası açmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bundan sonra davalı kiracı yasal süre içinde takip konusu kira borcunu ödediğini İİK’nun 269/c maddesinde yazılı belgelerle kanıtlamakla yükümlüdür. Dava,yasal 30 günlük süreden sonra açıldığına 30 günlük ödeme süresi içinde takip konusu borç ödenmediğine göre kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir....

          DAVA Davacı borçlu vekili; ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, tebliğ tarihinin ıttıla tarihi olan 18.06.2020 olarak tespit edilmesi gerektiğini, yetkili temsilcinin vefat ettiğini, şirketin usulüne uygun şekilde temsil edilemediğini, şirket adına açılan icra takiplerinden haberdar olunamadığı için itiraz edilmediğini, ayrı bir temsil ve yönetim kayyımı atandığını, şirket müdürü ...’un şirket unvanı altında atacağı münferit imzası ile şirketi her hususta temsil ve ilzam etmesine” karar verildiğini, müvekkili şirket temsil eksikliğinin giderilerek böylece, bahse konu icra takibinden ve icra takibinden gönderilen ödeme emrine karşı itiraz başvurusunda bulunması imkânı doğduğunu, ödeme emrinde belirtildiği şekilde bir borcu bulunmadığından, yetkiye, ödeme emrine, borca, faizine ve diğer tüm fer’ileri ile takibe itiraz edilmesi zorunluluğu da hâsıl olduğunu, zaman aşımı definde bulunduklarını, alacaklı tarafça icra takibine dayanak yapılan belgelerin müvekillerine tebliğ edilmediğini...

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Yapılan yargılama, incelenen belgeler ve tüm dosya kapsamından kurum tarafından, davacıya prim borcu nedeniyle 2005/016194, 2005/1933, 2016/17375, 2005/01695 takip numaralı ödeme emirlerinin gönderildiği, 2005/01694, 2005/1933, 2016/17375 ödeme emirlerinin davacıya 08/01/2018 tarihinde, 2005/01695 takip numaralı ödeme emrinin 29/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacının, 2005/01694, 2005/1933, 2016/17375 ödeme emirlerinin iptali için 16/01/2018 tarihinde, 2005/01695 takip numaralı ödeme emri için 11/01/2018 tarihinde kuruma müracaat ettiği, kurum yazısının davacıya 24/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 25/01/2018 tarihinde açıldığı, 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci...

            İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir. Bu düzenlemeler karşısında idari para cezalarının itiraz edilmeksizin kesinleşmesinden sonra tahsili için davalı Kurumca 6183 sayılı Yasa gereğince çıkarılan ödeme emrinin iptali için açılacak davaların İş Mahkemesinde görüleceğinin kabulü gerekir....

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun süredir rahatsızlığından dolayı Ankara İli'nde tedavi görmesi nedeniyle tedavide olduğu 2019 yılı Ağustos ayında Amasra İcra Müdürlüğü'nün 2019/38 esas sayılı dosyasından, borca itiraz nedeniyle durdurulan takip dosyasından ödeme emri gönderildiğini, müvekkilinin Ankara İli'nde olması nedeniyle ödeme emrinin Kum Mahallesi Muhtarlığına bırakıldığını, müvekkilinin Ankara İli'nden Amasra İlçesi'ne geldiğinde ödeme emrinden 25/09/2019 tarihinde haberi olduğunu, İstanbul 18....

              Anılan yasal düzenleme uyarınca, itiraz süresi ödeme emrinin tebliği ile başlar. Ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmaz (Yargıtay 12. HD 2015/31874 E-2016/1451 K). Borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun itiraz hakkı doğmayacağından haricen icra takibini öğrenip icra dairesine itiraz etmesi yasanın emredici hükümleri karşısında hukuki sonuç doğurmaz ise de bu durum borçluya hiç tebligat çıkartılmaması ya da tebliğ edilememesi hali için geçerlidir (Yargıtay 12. HD 2015/31874 E-2016/1451 K 2020/1200 E- 2020/2827 K). İcra dosyasının incelemesinde, borçluya ödeme emrinin 28/09/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 24/09/2021 tarihinde yetkiye ve borca itiraz ettiği, icra müdürlüğünün 27/09/2021 tarihli kararı ile takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklının takibin devamı yönünde husumetini sürdürdüğü anlaşılmakla; borçlu tarafından 24/09/2021 tarihinde yapılan itirazın geçerli olduğunun kabulü gerekir....

              - K A R A R - Davacı vekili, davalıya mal bedeli nedeniyle müvekkilinin 37.696 YTL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili amacıyla önce 2.9.2004 tarihinde İstanbul 9.İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatıldığını, takibe yetki itirazında bulunulması üzerine yetkili Üsküdar İcra Dairesinden yeniden ödeme emri tebliğ olunduğunu, bu arada 2.9.2004 tarihli ödeme emrine hem yetki hem borca itiraz eden davalının 17.9.2004, 24.9.2004 ve 18.10.2004 tarihlerinde banka havalesi yolu ile ödemede bulunmasına rağmen yetkili yerde yapılan takibede itiraz ettiğini iddia ederek takibin 20.296 YTL tutarlı kısmı üzerinden itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında, davacıya olan borcun ödeme yolu ile kapatıldığını beyan ederek davanın reddini istemiştir....

                UYAP Entegrasyonu