Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Parsel kain inşaatın A,B,C blokların Otopark 1'in Otopark 2'nin ve sosyal tesisin tüm alçı işlerinin anahtar teslimi yapılmasına dair sözleşme, 02/04/2020 tarihli ek sözleşme ve 03/04/2020 tarihli ek sözleşmeden kaynaklandığını, ödeme emrinin gönderilmesini müteakip davalının 15/11/2021 tarihinde ödeme emrine karşı itiraz ettiğini, icra takibini haksız ve kötü niyetli olarak durdurduğunu, davalının ödeme emrine itiraz dilekçesinde müvekkil şirketin alacaklıya borcu bulunmadığından ödeme emrine konu borca itiraz edildiğini, talep edilen faize itiraz edildiğini, davalının ödeme emrine itiraz dilekçesinde sadece borcun miktarına ve ferilerine itiraz ettiğini, müvekkili ile aralarındaki borç ilişkisine kesinlikle itiraz etmediğini, davalı ile müvekkili arasında 23/05/2019, 26/06/2019, 02/04/2020 ve 03/04/2020 tarihli sözleşmelerinin olduğunu, bu sözleşmenin altında borçlunun imzasının bulunduğu ve bu imzasını ikrar ettiğinin açık olduğunu, müvekkil ile davalı arasındaki borç ilişkisi hakkında...

    Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre davalı aleyhinde öncelikle ilamsız icra takibi yapıldığı, bunun itirazsız kesinleştiği, dava sonra davacı yanca takip yolunun değiştirilerek davalıya iflas ödeme emri tebliğ edildiği, davalının bu ödeme emrine itiraz ettiği ancak çıkartılan depo emrine uygun biçimde ödeme yapılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının iflasına karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 24.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Davada, davalının işlettiği otele ait elektrik-su ve vergi borcunun davacı tarafından ödendiği, ödenen bu bedelin tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiği ileri sürülerek itirazın iptali istenilmiş; mahkemece, sunulan belge ve bilgilere göre istemin kabulüne karar verilmiştir. İİK'nın 67. maddesine göre; takip talebine (süresi içinde) itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde itirazın iptali istemiyle dava açabilir. Borçlu (ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün; İİK m. 62) süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmemiş veya süresi geçtikten sonra itiraz etmiş ve bu nedenle ilamsız icra takibi kesinleşmiş ise, alacaklının itirazın iptali davası açması mümkün değildir. Nitekim alacaklı bu durumda, kesinleşen takip gereği alacağını tahsil imkanına kavuştuğundan ayrıca itirazın iptali davası açarak ilam elde etmesinde hukuki bir yararı bulunmamaktadır. Davanın ön şartı ise, dava açmakta hukuki yararın bulunmasıdır....

        İcra takip dosyasında borçlunun ....08.2009 tarihinde icra dairesine sunduğu ödeme emrine itiraz dilekçesi alacaklı/davacıya tebliğ edilmediği gibi borçlunun icra hukuk mahkemesinde ödeme emrine itirazının süresinde olduğuna ve ödeme emrinin kendisine tebliğinin usulsüz olduğuna dair şikayeti üzerine ödeme emrine itirazın süresinde olduğuna ve ....08.2009 tarihinde yapılan borca itirazın geçerli olduğuna dair .../... İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararı da 28.01.2010 tarihinde verilmiş ve 09.02.2010 tarihinde kesinleşmiştir. İcra Hukuk Mahkemesi'nin itirazın süresinde olup olup olmadığına dair vereceği karar alacaklının açacağı itirazın iptali davasının esasını teşkil edecek, itirazın süresinde olmadığı İcra Hukuk Mahkemesince kabul edildiği takdirde ortada süresinde yapılmış bir borca itiraz olmayacağından itirazın iptali davası açmanın da gereği olmayacaktır....

          İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, duruşmalı yapılan inceleme ile: İİK 264/2,5 maddeleri uyarınca ödeme emrine itirazdan sonra 7 günlük süre içerisinde itirazın iptali davası öncesinde arabuluculuğa başvurulmamış olduğu bu süre geçtikten sonra arabuluculuğa başvurulduğu her ne kadar alacaklı vekilince ödeme emri tebliğ edilmeden borçlunun ödeme emrine itiraz ettiği bu sebeple 7 günlük sürenin başlamayacağı savunulmuşsa da ödeme emrinden haberdar olan borçlunun ödeme emrine itiraz edebileceği, bu itiraz dilekçesinin geçerli bir itiraz olduğu takip alacaklasını da tebliğ edilmiş olduğu tebliğ tarihinin 03/12/2022 tarihi olup 7 günlük sürenin sonunun araya hafta sonu girmesi nedeniyle 12/12/2022 mesai bitimine kadar olduğu arabuluculuğa ise 13/12/2022 tarihinde başvurulduğu 264/5 maddesindeki sürenin geçirilmiş olması nedeniyle ihtiyati haciz kararı hükümsüz kalmış olmakla 18/11/2022 tarih, 2022/935 karar sayılı değişik iş ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir...

            Davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlu tarafından süresi içerisinde itiraz edilmeyerek takibin kesinleşmesi üzerine davacı alacaklı vekili icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Davacı alacaklı tahliye istemli olarak davalı borçlu aleyhine başlattığı icra takibi ile kira alacağının tahsilini istemiştir. Ödeme emri borçlunun mernis adresine 19.12.2012 tarihinde tebliğ olunmuş, borçlu 13.03.2013 tarihinde ödeme emrine itiraz etmiştir. İcra müdürlüğünce itirazın, yasal süreden sonra yapılması nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine, davalı borçlu tebligatın usulsüz olduğundan bahisle şikayet yoluyla tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 11.03.2013 olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir....

              Davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlığını taşıyan 55. maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı belirtildikten sonra “Ödeme emrine itiraz” başlıklı 58. maddenin ilk fıkrasında, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itirazda bulunabileceği açıklanmış olmakla anlaşılacağı üzere, menfi tespit niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının söz konusu hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmekte olup uyuşmazlık konusu ödeme emirlerinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde davanın açılmadığı belirgin bulunmasına karşın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....

                  Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; "Yerleşik uygulamada da bu sebeple ödeme emrine itiraz Tebligat Kanunu’nun düzenlediği şekilde alacaklı veya vekiline tebliğ edilmemişse, sair suretlerle itirazdan haberdar olunduğu ileri sürülse dahi hak düşürücü sürenin başlamayacağı kabul edilmektedir (Hukuk Genel Kurulunun 21.10.2015 tarihli, 2013/19-2415 E., 2015/2335 K. sayılı kararı). Ne var ki, bu yönde tebligat kendisine yapılmamış olsa bile alacaklının ödeme emrine itirazın hükümden düşürülmesi için öngörülen kanuni yollara başvurabilir ve bu hâlde salt ödeme emrine itiraz alacaklıya henüz tebliğ edilmediği gerekçesiyle erken dava açıldığından bahsedilemeyeceği açıktır....

                    Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlunun yasal süresinde itiraz etmemesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece tahliye isteminin kabulüne karar verilmiş,karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı, İstanbul 28.İcra Müdürlüğünün 2014/37015 esas sayılı icra dosyası ile davalı borçlu aleyhine 17/12/2014 tarihinde başlattığı icra takibinde 2014 yılının Eylül, Ekim ve Kasım ayları kira parası olan 990 TL'nin tahsilini istemiştir.Davalı 19/12/2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine itiraz etmemiş, davacı alacaklı tarafından İcra Mahkemesinde tahliye istemiyle açılan davanın reddini savunmuştur....

                      UYAP Entegrasyonu