Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İtiraz edilmediği takdirde borç kesinleşmiş olur. Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

    İİK'nın 155. maddesi; "Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde dilekçe ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur" hükmünü, aynı Yasa'nın 156/1 maddesi; "Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir." hükmünü düzenlemektedir. Yukarıda yapılan açıklamalar göstermektedir ki, adi iflas yoluyla takipte, icra dairesi iflas ödeme emrinin düzenlenmesinde ve bunun borçluya tebliğe gönderilmesinde kanuna aykırı bir işlemde bulunmuşsa, bu halde, borçlunun başvuracağı yol (itiraz değil) ödeme emrine karşı icra mahkemesine şikayet yoludur (İİK. m.16)....

    Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir....

      İcra Müdürlüğünün 2019/... sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın gönderilen ödeme emrine itiraz ederek icra takibini durduğunu, davalının 28.01.2019 tarihi itibariyle cari hesap borç bakiyesinin 92.326,77TL olduğunu, bu borç miktarı, itiraz edilen ödeme emrindeki borç miktarı olduğunu, ödeme emrine yapılan itiraz haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek Bursa 18.İcra Müdürlüğünün 2019/... Esas sayılı dosyasındaki ödeme emrine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle % 20'den aşağı olmamak kaydı ile davalının icra inkâr tazminatına mâhkum edilmesine ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalının, usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi ibraz etmediği görülmüştür. Taraflar arasında görülen dava dosyasının 25/06/2020 tarihli oturumunda, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir....

        Takip yolunun değişmesi halinde, yeni takip yolunda borçluya yeniden ödeme emri gönderilir. Önceki takipte ödeme emrinin kesinleşmiş olması yeterli değildir. Kanunda ifade edildiği gibi takibe “yeni baştan” müracaat edilerek yeni bir takip başlatılır, borçluya iflas ödeme emri tebliğ edilir ve borçlu kendisine yeniden gönderilen ödeme emrine süresi içinde itiraz edebilir. Genel haciz yolu ile takipte takip kesinleştikten sonra takip yolu hacizden iflasa çevrildiğinde borçluya gönderilen ödeme emrine karşı borçlunun ileri süreceği itirazlar “önceki takibin kesinleştiği” göz önüne alınmadan incelenir. Anılan maddede alacaklıya tanınan imkan, yeni bir takip başvurusu yapmasına gerek olmaksızın önceki takip dosyası üzerinden yapacağı taleple harç ödemeksizin usul ekonomisine uygun olarak takip yolunu değiştirebilmesinden ibarettir. Alacaklı önceki alacak miktarını değiştirmiş veya artırmışsa elbette gerekli olan ilave harcı karşılaması gerekir....

          Müdürlüğü'nün 2012/1341 sayılı dosyası ile yapılan iflas takibinde gönderilen ödeme emrine itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini ileri sürerek, çıkartılacak depo kararına rağmen borcun ödenmemesi halinde davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının ödeme güçlüğü çektiğini, borcu ödeme çabası içinde olduğunu savunarak, süre verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının ... ....... Müdürlüğü'nün 2012/1341 sayılı dosya üzerinden başlatılan iflas takibinde çıkartılan ödeme emrine itiraz etmediği, usulüne uygun depo kararına rağmen borcunu ödemediği gerekçesiyle, davanın kabulüne ve davalı şirketin iflasına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

            - K A R A R - Dairemizin 18/11/2015 gün ve 2015/5391 esas , 2015/15114 karar numaralı kararı ile ...18.İcra Müdürlüğü'nün 2013/20270 esas numaralı icra dosyasının aslının eklenerek birlikte gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş, mahkemece anılan icra dosyası eklenerek dosya temyiz incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, dosya kapsamında ödeme emrine itiraz dilekçesine rastlanılmamıştır. Ödeme emrine itiraz dilekçesinin aslının ya da okunaklı ve onaylı suretinin eklenerek birlikte gönderilmesi, herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermemek için geri çevirme kararımızın gereklerinin titizlikle yerine getirilmesi için, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 06/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Mahkemece, itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle usulüne uygun yapılmış, geçerli, ayakta bulunan bir icra takibinin varlığı ve borçlu tarafça süresinde yapılan itiraz üzerine takibin durmasının şart olduğu, davacı alacaklı tarafça, borçlu davalı yönünden öncelikle İstanbul 14.İcra Müdürlüğü'nde takibe başlandığı, davalı tarafça yapılan yetki itirazı sonucu dosyanın Şile İcra Müdürlüğü'ne gönderildiği, borçlunun ilk ödeme emrine karşı hem yetki hem de esas bakımından itiraz etmiş olsa bile yetkili icra müdürlüğünce tebliğ edilen yeni ödeme emrine karşı esas bakımından yeniden itiraz etmesi gerektiği, borçlunun ilk ödeme emrine karşı esas bakımından yapmış olduğu itirazın, bu yeni ödeme emrine karşı yapılmış sayılamayacağı gözetilerek, icra dosyası incelendiğinde, davalı borçlunun Şile İcra Müdürlüğü'nce gönderilen yeni ödeme emrine süresinde itiraz etmediği dolayısıyla takibin durmadığı ve devam ettiği anlaşılmakla, davanın usulden reddine karar verilmiştir....

              Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacıya ödeme emri tebliğ edildiği ve bu ödeme emrine yasal sürede itiraz edilmediğini, takibin kesinleşmesi üzerine haciz işlemi gerçekleştikten sonra borçlunun kötü niyetle mirası reddettiğini, ödeme emrine karşı yasal sürede itiraz etmeyen borçlu şikayet kurumunu kötüye kullandığını, borçlunun ödeme emrine süresinde itiraz etmemesi nedeniyle şikayetin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık, Bursa 15.İcra Müdürlüğünün 2020/8405 esas sayılı dosyasındaki takibin iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 53. maddesine göre terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı, mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır. TMK'nun 606/1. maddesine göre ise, mirası ret süresi üç aydır....

              Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 16/03/2021 tarih ve 2017/ (6)8- 2340 Esas, 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK’nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde ( İİK m. 269/c) inceleyebilir....

              UYAP Entegrasyonu