Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine davalı borçlunun yasal süresinde itiraz etmemesi üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş,karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı vekili, dava dilekçesinde,davalının kiracı olduğu taşınmazı 22.12.2011 tarihinde satın aldığını ,davalıya kira bedellerinin kendisine ödenmesine ilişkin 4.12.2012 tarihinde ihbar gönderildiğini, kira bedellerinin ödenmemesi üzerine ... İcra Müdürlüğünün 2015/9024 esas sayılı icra dosyasında takip başlatıldığını,davalı borçlunun ödeme emrine itiraz etmediği gibi ödeme yapmadığını belirterek İİK'nun 269/a maddesi gereğince kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir....

    Dava konusu icra takip dosyasının incelenmesinde; davacının faturaya dayalı ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya 30.06.2009'da tebliğ edildiği, davalının süresi içinde, 06.07.2009'da ödeme emrine itiraz ettiği, ancak masraf verilmediğinden borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ edilmediği, icra müdürlüğü tarafından takibin durdurulması yönünde bir karar da verilmediği, 31.12.2009 da dosyanın takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırıldığı, alacaklı vekilinin 27.09.2011'de yenileme talebinde bulunduğu, aynı tarihte yenileme dilekçesinin borçluya tebliğine ve borcun 7 gün içinde ödenmesi ihtarını içeren yenileme emrinin borçluya tebliğine karar verildiği, yenileme emrinin 02.12.2011'de tebliğ edildiği, borçlunun süresi içinde, 09.12.2011'de yenileme emrine ve borca itirazda bulunduğu anlaşılmaktadır....

      ın Düşüncesi: Ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davalarda, Mahkemelerce, öncelikle, ödeme emriyle takip edilebilecek aşamaya gelmiş, kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğinden; para cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde, ödeme emrine konu para cezasına karşı, Gümrük Kanununda öngörülen usullere uygun olarak itiraz edilip edilmediği; itiraz edilmiş ise, vaki itirazın reddine dair kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlayan bir aylık ödeme süresinin dolup dolmadığı; itirazın reddi kararına karşı dava açılıp açılmadığı hususlarının araştırılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, olayda; ödeme emrine konu para cezasına ilişkin ceza kararının, 19.8.2003 tarihinde, davacı Şirkete tebliği üzerine başlayan idari ve yargısal süreç ve aşamaları araştırılmaksızın, aynı olay nedeniyle yapılan gümrük ve katma değer vergisi ek tahakkuklarına vaki itirazın reddine dair işleme karşı açılan davada verilen karara atıfta bulunularak...

        Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/03/2021 tarih ve 2017/(6)8- 2340 Esas - 2021/261 Karar sayılı ilamında belirtiği üzere "Borçlu kiracı, ödeme emrine süresi içinde itiraz ederek icra dairesine bildirmesi gereken itiraz sebebini, yani kira borcunu ödeme emrinin tebliğinden (veya takipten) önce ödemiş olduğunu, icra mahkemesinde ileri süremez ve icra mahkemesi böyle bir itirazı inceleyemez. Bu hâlde, icra mahkemesinin inceleme yetkisi, İİK’nın 269/a madde hükmünde açıkça belirtildiği gibi, borçlu kiracının ihtar (ödeme) süresi içinde kira borcunu ödeyip ödemediği konusu ile sınırlıdır. İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde (İİK m. 269/c) inceleyebilir....

        - K A R A R - Davacı vekili, davalı aleyhine kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takip yaptıklarını, davalıya ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen her hangibir ödeme yapmadığı gibi ödeme emrine itiraz da etmediğini ileri sürerek, davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalının ödeme emrine itiraz etmemesi üzerine işbu davanın açıldığı, davada alınan bilirkişi raporuna ve verilen depo emrine davalı tarafından itiraz edilmediği gibi depo emrinin de yerine getirilmediği gerekçesiyle, davalının iflasına karar verilmiştir. Kararı davalı temyiz etmiştir. Dava dilekeçesi her ne kadar davalı asıla tebliğ edilmiş ise de bilahare davalı vekil ile temsil olunmuş ancak sonrasında vekilin istifası üzerine istifa dilekçesi ve ön inceleme duruşması günü davalı asıla gönderilmiş fakat tebligatın bila tebliğ iade edildiği görülmüştür....

          Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- 6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiş olup, “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının...

            davacı borçlu vekili tarafından 02/01/2023 tarihli yetkiye, borca ve ferilerine itiraz dilekçesinde ödeme emri ile birlikte takibe dayanak belgelerin eklenmemiş olduğu yönünde de itirazda bulunulduğu, bu şekilde şikayete konu usulsüzlüğün 02/01/2023 tarihinde öğrenildiği anlaşıldığından, ilk ödeme emrine yönelik şikayetin bu tarihten itibaren 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılması gerektiği halde 7 günlük süre geçtikten sonra şikayetin 11/01/2023 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından ilk ödeme emrine yönelik şikayetin süreden reddine karar verilmesi gerektiği halde şikayetin esastan reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır....

            Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....

              İcra mahkemesinin, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmemiş olan borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce kira borcunu ödeyip ödemediğini inceleme yetkisi yoktur. İcra mahkemesi, bu hususu ancak borçlu kiracının süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek kira borcunu ödemiş olduğunu (icra dairesine) bildirmiş olması hâlinde (İİK m. 269/c) inceleyebilir. Aksinin kabulü borçlu kiracının (kira borcu bakımından) ödeme emrine itiraz etmemiş olması ile itiraz etmiş olması arasında hiçbir fark bulunmadığına müncer olmaktadır ki, bu husus iki ihtimali ayrı ayrı düzenlemiş olan kanunun sistemine (İİK m. 269/a ve 269/c) aykırı düşer (Kuru, s. 835)." Davalı kiracının ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde takibe itiraz etmemesi ve dahi davalı kiracı tarafından gecikmiş itiraz yoluna da gidilmemesi nedeni ile takip konusu borç kesinleşmiş olduğundan, ödeme emri tebliğinden itibaren artık 30 günlük yasal süre içerisinde ödeme yapılması zorunludur....

              İtirazın iptali davasının önkoşulu usulüne uygun biçimde yapılmış bir icra takibinde gönderilen ödeme emrine itiraz edilmiş olmasıdır. Takip dosyasının incelenmesinde ödeme emrinin davalıya 15.01.2008 günü tebliğ edildiği görülmüş; bu tarihten sonra verilmiş bir itiraz dilekçesine ise rastlanamamıştır. Davacı vekiline hitaben bankaca düzenlenmiş cevabi yazının, takipten önce 04.01.2008 günü verildiği anlaşılmıştır. Bu yazının icra takibine itiraz olarak kabulü de mümkün değildir. Mahkemece icra dairesine itirazın mevcudiyeti hakkında yazılan yazı ise doyurucu olmaktan uzaktır. Bu durumda, davalının ödeme emrine ne suretle itiraz ettiği hususu araştırılmak ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 04.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu