Davalı T3 vekili cevap dilekçesinde özetle; Bakanlık kayıtlarına göre Birleşik Metal-İş Sendikası T7 Şirketi'nde yetkili olunduğunun tespiti için 17/04/2019 tarihinde başvuru yapıldığını, Bakanlık yetki tespiti sistemi üzerinden SGK’dan alınan verilere göre başvuru tarihi itibariyle davacı işyerinde 313 işçinim çalıştığı ve 160 işçinin Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olduğunun tespit edildiğini, buna ilişkin 22/04/2019 tarihli yetki tespiti yazısının taraflara tebliğ edildiğini, Bakanlık kayıtlarına göre 0065761.041 SGK kayıtlı işyerinin metal işkolunda faaliyet gösterdiğinin tespit edildiğini, bu konu hakkındaki iddianın geçerli olması durumunda dahi bu durumun mevcut yetki tespiti yazısını etkilemeyeceğini, sonraki toplu iş sözleşmesi döneminde geçerli olacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
KARŞI OY YAZISI Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini düşündüğümüzden çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. 22/02/2016...
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vakfa ait senedin vakıf senedi değişikliği başlığını taşıyan Dördüncü Bölüm (T) maddesinde, vakıf senedi değişikliklerine genel kurul üyelerinin üçte iki çoğunluk oyu ile karar verileceği hükme bağlandığı halde; dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile özellikle davacı vakıfça sunulan hazırun listesinden, vakıf senet değişikliğine ilişkin olarak yapılan 18.10.2012 tarihli toplantıda vakıf senedinin ilgili maddesi uyarınca yeterli çoğunluk ile kabul edilmediği anlaşıldığından; mahkemece, davanın bu gerekçeyle reddi yerine yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçe değiştirilerek ONANMASINA, 03.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sayın çoğunluk, bu halde davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı görüşünde ise de, çoğunluk görüşünü destekleyen hiçbir yasal düzenleme mevcut değildir. TMK 879 ve TTK 1456 maddesi, sınırlı ayni hak sahibinin muvafakatının bulunmamasını, sigorta tazminatının sigortalıya sadece ödenmesine engel görmüştür ki bu durumda mahkemece yine sigorta tazminatının sigortalıya ödenmesine karar verilmeli, hüküm fıkrasında ayrıca ödeme esnasında sınırlı ayni hak sahibinin muvafakatının sağlanması hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmekle birlikte TMK 879 ve TTK 1456 maddesi hükümleri gözardı edildiğinden hüküm fıkrasına "ödeme esnasında sınırlı ayni hak sahibinin muvafakatının sağlanması" ibaresinin eklenmek suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile yerel mahkeme kararının bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım....
Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; davalı Bakanlığın çoğunluk tespiti için verdiği 17.01.2019 tarihli cevabi yazısı ekinde sunduğu işyeri listesi dökümünde yer alan 1032056.066 SGK sicil numaralı işyerinde davacı Şirket bünyesinde çalışan 55 işçiden 35’inin Sendika üyesi olduğunun davalı Bakanlık tarafından tasdik edildiğini, çoğunluk tespitinde dikkate alınacak işyerlerinin aynı işkolunda olması gerektiğini, üyelik ve tespitlerin davalı Bakanlık tarafından elektronik ortamda yapıldığını, ne işverenin ne Sendikanın ne de Bakanlık görevlilerinin bir işçinin üyeliğine müdahale etmesinin veya geçersiz kılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. III....
İdari Dava Dairesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz....
Dosyaya sunulan genel kurul tutanağında çoğunluk pay sahiplerinin oylarıyla yasağın kaldırılmasını haklı kılan bir neden ortaya konulmamış olup bu nedenin varlığı ancak yargılama sırasında bildirilecek deliller sonucunda anlaşılabilir. Dolayısıyla yasağın kaldırılmasını haklı kılacak nedenin bulunup bulunmadığı yargılamaya muhtaç bir konu olup bu aşamada çoğunluk hissesine sahip paydaşlar dışındaki paydaşların ve şirketin geri dönülemez zararlarının oluşmaması bakımından 27/10/2020 tarihli genel kurulun 2 nolu gündem maddesiyle alınan kararın yürütmesinin durdurulması bakımından ihtiyati tedbir talebinin kabulünün gerektiği kanaatine varılmıştır. Davalı şirketin 18/08/2020 tarihli genel kurulunda yönetim kurulu üyeliğine kendilerinin çoğunluk oylarıyla ... ve ... seçilmiş aynı genel kurulda şirket yöneticilerine huzur hakkı verilmemesine oy birliğiyle karar verilmiştir....
Ayrışık Oy: …, … ve …'nın ruhsatsız veya ruhsat eklerine aykırı olarak yapıldıkları tespit edilen bazı bina sahiplerinden, söz konusu yerlere belediye encümenince para cezası uygulama kararı alınmadan, bina sahiplerince belediye'ye bu cezaların yatırılmasını ve bazı binaların tespiti yapıldıktan sonra da encümende geç görüşülmesini sağladıkları, dolayısıyla adı geçen görevlilerin bilgileri dahilinde binaların usulsüz olarak yapıldığı anlaşıldığından, itirazlarının reddi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz....
KARŞI OY Davacı, 12.03.2012 tarihinde açmış olduğu dava ile maluliyet oranının tespitini ve aylık bağlanmasını talep etmiş olup, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde davacının maluliyet başlangıç tarihi 12.11.2013 tarihi olarak belirlenmiş ve 5510 sayılı Yasa’nın 25. ve 26. maddesindeki aylık koşullarının 26.02.2015 tarihinde sağladığı anlaşılmakla 01.03.2015 tarihi itibariyle aylık bağlanmasına karar verilmiş ise de her dava açıldığı tarihte var olan koşullara göre değerlendirilip hüküm kurulması gerekmekte olup, dava tarihinden sonra koşullar gerçekleşmiş olduğundan hükmün bozulması gerektiğinden onama yönündeki çoğunluk görüşüne katılamamaktayım....
Bu nedenle, hükmün bozulması gerektiği gerekçesi ile Sayın çoğunluk görüşüne karşı olduğumdan karara katılamıyorum....